Paylaş
Erzurum’da kış sadece bir mevsim değil, aynı zamanda bir yaşam tarzıdır. Çatılardan sarkan buzlar, karla örtülmüş sokaklar ve dağlardan gelen o serin rüzgar...
2011 yılında düzenlenen Dünya Üniversitelerarası Kış Oyunları Erzurum için tam bir dönüm noktası oldu. O dönemde yapılan spor tesisleri, pistler ve oteller, şehri sadece Türkiye’nin değil, dünyanın önemli kış sporları merkezlerinden biri haline getirdi. Erzurum artık Palandöken Kayak Merkezi’yle profesyonel sporcuların da favorisi. Burada yapılan snowboard ve kayak yarışmaları, şehrin spor kimliğini her geçen gün güçlendiriyor.
Ama Erzurum’un spor potansiyeli sadece kışla sınırlı değil. Yazın serin yaylalarında trekking de yapabilirsiniz. Atletizmden bisiklete, futbol kamplarından okçuluğa kadar pek çok spor dalı için Erzurum eşsiz bir yer.
Palandöken’in zirvesine doğru çıktığınızda bir büyünün içine çekiliyorsunuz. Kayak yapmayı sevenler için ise Palandöken, uzun pistleriyle tam bir cennet. Özellikle gece kayağı için aydınlatılmış pistler, buraya gelen herkesin favorisi.
Dünyanın pek çok ünlü kayak merkezine gitme şansı bulmuş biri olarak şunu rahatlıkla söyleyebilirim:
“Palandöken, Avrupa’daki rakipleriyle kıyaslandığında hem ekonomik, hem de ulaşım açısından ciddi bir avantaja sahip.”
Kent sporla olan bu güçlü bağını daha da ileriye taşımak için gençlerine yatırım yapıyor.
Erzurumlu gençler artık profesyonel bir sporcu olmak için uzaklara gitmek zorunda değil; ihtiyaç duydukları her şey şehirlerinde var.
Bu şehri özel kılan şey, sporun sadece bir faaliyet değil, bir yaşam biçimi haline gelmesi. Hangi yaşta olursanız olun, Erzurum’un size sunacağı bir spor dalı mutlaka var.
Bence Erzurum’dan milli takıma çok sporcu çıkacak.
Futbolcular için doğal
bir kondisyon merkezi
FUTBOL hayatımızın en önemli parçalarından biri.
Son yıllarda Türkiye’nin dört bir yanından, hatta yurtdışından futbol takımları Erzurum’u kamp merkezi olarak tercih ediyor.
Peki, neden?
Erzurum’un en büyük artısı yüksek irtifası. Yaklaşık bin 900 metre rakımıyla, bu şehir futbolcular için adeta doğal bir kondisyon merkezi. Yüksek irtifada yapılan antrenmanların dayanıklılığı ve performansı artırdığı artık bilimsel bir gerçek. Erzurum, bu özelliğiyle sporcuların fiziksel kapasitelerini zorlamalarını ve maç kondisyonlarını artırmalarını sağlıyor.
Dünyanın önemli futbol ülkelerine baktığınızda, takımların sezon öncesi yüksek irtifa kamplarını tercih ettiğini görürsünüz. İsviçre Alpleri, Avusturya’nın dağ kasabaları... İşte Erzurum, bu merkezlere güçlü bir alternatif...
Erzurum’un futbol takımlarını kendine çeken diğer bir avantajı, modern spor tesisleri. Yüksek İrtifa Kamp Merkezi, UEFA standartlarına uygun sahaları, kondisyon merkezleri ve konaklama imkanlarıyla dikkat çekiyor.
Yabancı takımlar da Erzurum’u radarına almaya başladı. Bu sayının ilerleyen yıllarda giderek artması da bekleniyor.
Erzurum, her zaman bir kış sporları merkezi olarak anıldı. Ama şimdi bu hikayeye futbol da ekleniyor.
Soğuğun içinde
sıcacık bir keşif
İZMİRLİ, Egeli biri olarak eksili soğuklara çok alışık değiliz. Aslında İzmir’in soğuğu da fena değildir. Nemle birlikte soğuğun etkisi artar ve insanın içine işleyen bir soğuk olur. Kışın gelen arkadaşlarımı; “İzmir’in soğuğu insanı hasta eder” diye hep uyarırım...
İzmir’de hep yaz varmış gibi davrananlar hasta olup giderler.
Hafta sonu Erzurum’da Polat Palandöken’deydim.
Food and Travel Dergisi’nin klasikleşmiş Gastro Weekend’ine katıldım.
Erzurum’da da hatırı sayılır bir soğuk vardı.
Polat Palondöken’in Genel Müdürü Nuh Seçer, Polat Otelleri’nin Kurumsal İletişim Direktörü Hande Aktürk bugüne kadar sayısız etkinlik yapmışlardı.
Ama onları bile şaşırtan bir soğuk vardı; eksi 18’i gördük.
Karlarda yürümek biz İzmirlilerin hep özlem duyduğu bir şey ama 15 dakikadan fazla kalmak bile zordu.
Erzurum’un soğuğu, İzmir’in nemli ayazına hiç benzemiyor. Burada karın beyazıyla kaplanmış dağlar, havada asılı duran buz kristalleri ve insanın yüzünü hafifçe yakan bir soğuk var.
Gastro Weekend, soğuğun içinde sıcacık bir keşifti.
Erzurum mutfağının zenginliği, tam da bu sert iklime uygun lezzetlerle donatılmış. Cağ kebabı, kadayıf dolması, Erzurum ketesi... Her biri, soğuk havada insanın içini ısıtan ayrı bir şölen. Hele kadayıf dolması! Ben çok uzun zamandır; ekmek, hamur işi ve tatlı yemiyorum. Çok uzun aralıklarla kendimi ödüllendiriyorum. O da tadımlık, bir kaşık, bir çataldan ibaret... O hakkımı da kadayıf dolmasında kullandım.
Erzurum’un neyi meşhur?
ÇİFTE minareli medresesi, Erzurum Kalesi, Üç Kümbetler, Palandöken Dağı, Tortum Şelalesi, cağ kebabı, kadayıf dolması, Erzurum ketesi, Oltu taşı...
İlave edeyim.
Giderseniz; tarihi paçacı Sülfettin Usta’da çorba içmeden de dönmeyin.
Hürriyet yazarı Ebru Erke’nin tavsiyesine uyduk ve beraber gittik. Harika çorbalar içtik.
Ebru Erke; orada da çok popüler...
Onun yazılarını okuyan Sülfettin Usta ekibi; birlikte çektikleri fotoğrafı duvara asmışlar.
Sonradan fark ettik ki ‘Hürriyet’in En İyi 10 Listesi’nde benim de jüri üyesi olduğum fotoğraflar da asılmış.
Kendi fotoğrafı mı da görmek büyük sürpriz oldu.
Paylaş