Son Güncelleme:
Kuzeyin Venedik'i Amsterdam
Kanallar şehri Amsterdam, ‘‘Kuzeyin Venedik’’i diye anılır. Kopenhag'ın kız kardeşidir. Ayrıca dünyanın on pahalı şehrinden biri olarak bilinir. Neresinden bakarsanız bakın, yüzlerce köprü, binlerce kanal ve yüzbinlerce bisiklet göreceksiniz.Ona Kuzeyin Venedik'i demelerine bakmayın, tüm güzel şehirler gibi sadece kendine benzer. Onda bulabileceğiniz çok şey var: Mesela romantizm, erotizm, yetmezse şehvet... Ya da sakin, huzurlu emeklilik günleri... Sanatsal faaliyetlerle dolu, sportif ve ayrıca doğayla dost bir hayat... Eğlence, her türlü çılgınlık, mesela light drug partileri... Amsterdam'ı, uzun yıllardır Amsterdam'da yaşayan, Muska (1996), Amsterdam'ın Gülü (1997), Öte Yer (1997) ve geçen yıl Everest Yayınevi'nden çıkan Çözücü adlı kitaplarından tanıdığımız Sadık Yemni kaleme aldı...On ikinci yüzyılda Amsterdam, Amstel nehrine çekilmiş bir set, dam üzerine kurulmuş bir balıkçı limanını andırmaktaydı. Adını buradan almıştır. Amsteldam'dan Amsterdam'a evrilmiştir. 1358 yılında Hanse birliğine giren Amsterdam'ın, 15. yüzyıldan bu yana ticari önemi giderek artmıştır. 19. yüzyıl başında, I. Napolyon zamanında Hollanda Krallığı'nın başkenti olur. Para üzerine iş görenler için çekici ve liberal bir yer olmayı bugün de sürdürüyor.MÜZELER KENTİAmsterdam bir müzeler kentidir. Şehir merkezindeki Rijks müzesi en başta geliyor. Yeterince tavaf edebilmek için sekiz saat az geliyor. Muazzam bir kültür yoğunluğu barındırmaktadır bünyesinde. Tadilat sırasında gitmezseniz Rembrandt'ın ünlü resimlerini de görebilirsiniz.Van Gogh müzesi hemen yakınlarında. Modern sanat eserlerinin sergilendiği Stedelijk müzesi de öyle. Film düşkünüyseniz size şehir merkezindeki iki sinemayı salık verebilirim. Bunlardan biri Pathe Munt'tür. Adından anlaşılacağı üzere Munt meydanındadır. Bu küçük meydanda eskiden darphane vardı. Munt metal para anlamına geliyor. Tarihi darphane binasının çapraz karşısındadır.Tarihi bir sinema da hemen yanıbaşınızda. Munt meydanıyla Rembrant meydanını birleştiren Regulier sokağındaki Tuschinsky sinemasına mutlaka bir girin. Birinci salonda bir film izleyin. Yüksek tavanlar, özgün iç mimari size nostaljik anlar yaşatacak.Eğer alternatif filmler izlemek istiyorsanız Rialto ve Kriterion sinemalarını öneririm. Bunların yerini her yerde bulunan basit bir sinema broşüründen kolaylıkla saptayabilirsiniz. Amsterdam Londra, Paris gibi insanı ezip bitiren dev bir şehir değil. Küçük ve derli toplu bir şehir. Bu sinemalar yürüme menzilinizde kalacaklar hep. Son on yıldır Rex sineması mevcut değil. 1980 başlarında kapanmasına yakın karate ve vurdulu kırdılı filmler oynatmaktaydı. Bunların içinde bütün Kara Murat'lar da vardı. Cüneyt Arkın'ı, George Arkın adıyla afişlerde görmek tarifsiz bir zevkti. KAFA İLAÇLARI CENNETİAmsterdam'da legal esrar satışından yılda bir milyar Euro gelir elde edildiği rivayet edilmektedir. Esrar, marihuana turizmi diye bir kavram vardır. Fransa, Almanya ve İskandinav ülkelerinden genç turistler akın akın Amsterdam'a gelirler. Sırf bu amaçla işletilen kafeler yaz kış dolup taşmaktadırlar.Hollanda'nın ithalatının yanı sıra küçük şahsi seralarda ürettiği marihuana'ya nederwiet deniyor. Tohumların ıslahı ve kullanılan özel gübreler sayesinde nederwiet normal marihuana'ya göre iki misli kafa yapıcı güce erişmiş durumdadır. Bu nedenle bütün dünyada namı vardır. Esrar bira, şarap, çorba ve keklerin yapısına eklenerek de satılmaktadır. Esrarlı kekin adı space cake, space brownie'dir. Esrarın yanı sıra gene legal beyin parlatıcı dükkánlarda (Head Shops) sihirli mantarlar, magic mushroom, naturel ekstasi, oksijen, San Pedro kaktüsü ve daha bilumum malzemeler bulunmaktadır. Şehir merkezinde LSD, kokain, speed vb. satıcıları kol gezmektedirler. Bunlarla muhatap olunmaması önemle tavsiye edilir.KIRMIZI IŞIKLAROkul, yuva, kilise, işyerleri, normal oturulan evler, canlı şovlar, seks dükkánları, kafeler, restoranlar ve camekánların ardında etini teşhir eden her ırktan kadın. Avrupa'nın, belki de dünyanın en ünlü kerhanesi böylesine yaşamla içiçedir. Duvarlarla soyutlanmamıştır. Şehir merkezinde doğal bir evrilmeyle bu benzerine az rastlanır kıvama ulaşmıştır. Müşterilerden çok turistlerin istilasına uğramış bir yerdir. Bazı canlı şovlar gerçekten eğlendirici erotikliğe sahiptirler. Bunlardan biri Molen Rouge'dur. Kapıcıyla pazarlık edilmesi tavsiye edilir. Kırmızı ışıklardaki ilginç noktalarından biri de belki dünyanın en dar sokağına sahip olmasıdır. Neredeyse bir omuz genişliğindeki bu sokakta çalışan hayat kadınlarının nefesini ensenizde hissederek, karşıdan gelenlerle sürtünerek bir geçin. Dünya anlayışınıza küçük bir fırça darbesi vuracak bir deneyim olacaktır. Türklerin sempatisine mazhar olmuş bir semttir. Sık sık Türkçe kelimeler duyacağınıza garanti verebilirim.ÜÇÜNCÜ DİL TÜRKÇEAmsterdam'da yaşayan Türkler, işyerleri, restoranları, seyahat büroları, kendilerine has mini süpermarketleri, diskotekleri, tiyatroları, mafyası, camileri, vakıfları, dernekleri vb. ile fena halde mevcutlar. Bir taksiye binerseniz şoförün Türkçe bilmesi ihtimali yüzde on kadar büyüktür. Türkçe Hollanda'da İngilizce'den sonra ikinci en canlı dildir. Amsterdam'ın her köşesinde her an lakırdı ya da şarkı sözü şeklinde icra edilmektedir.HOLLANDACA'DA KULLANILAN TÜRKÇE KELİMELERYoğurt, Bergamot ve Duane (Gümrük. Divan kelimesinden türeme)BUNLARI YAPMADAN DÖNMEYİN13. Yüzyıl'da küçük bir balıkçı köyü olarak kurulan Amsterdam, 90'a yakın adadan oluşuyor. Adalar birbirine kanallar ve 600 civarında köprüyle bağlı. Amstel ırmağı kenti ikiye bölüyor. Bugün sadece merkezinde 1200 kadar irili ufaklı kanal var. Her saat başı kanal turları düzenleniyor. Birine katılın.Sudan hoşlanmıyorsanız, bir bisiklet kiralayıp, su yollarını karadan keşfedin.Geniş caddelere, iki yanından sıra sıra otomobillerin aktığı bulvarlara sahip değil Amsterdam. Unutmayın, Amsterdam'da en çok kullanılan ve otomobilden de tramvaydan da daha tehlikeli olan tek araç var: Bisiklet. Dünyanın en fazla bisiklet kazası Amsterdam'da meydana geliyor. Bisikletlilerden uzak durun.Amsterdam bisiklet hırsızlığında dünyada bir numara. Yankesicilerimiz de fena değildir. Aman sakın sırt çantalarına pasaport, para mara koyup kalabalık yerlere gitmeyin. BİRA CENNETİAmsterdam bira severler için bir cennet. Porselen kapaklı grolsch birası özellikle tavsiye edilir. Sıhhat düşkünleri için yapısında kimyasal barındırmayan Leeuw birası vardır. Özellikle Rembrant meydanının Utrechtse sokağına açılan köşesindeki birahaneyi salık verebilirim. Bira çeşitleri iki yüzün üstündedir. Fiyatlar makuldür.