GeriAydını Keşfet Keşke Antik Dönem Yemeklerini Araştırabilsem
MENÜ
  • Yazdır
  • A
    Yazı Tipi
  • Hürriyet Twitter
    • Yazdır
    • A
      Yazı Tipi
Keşke Antik Dönem Yemeklerini Araştırabilsem

Keşke Antik Dönem Yemeklerini Araştırabilsem

Sahrap Soysal

 

Aylar önce Hürriyet’ten arayıp hadi hazırlan Antakya’yı keşfetmeye gidiyoruz dediklerinde çok sevinmiştim. Tam da Antakya’yı iyice özlediğim bir zamandı. Benim gibi tutkulu bir yemek yazarı için eşi benzeri olmayan bir mutfak keşfine doyamadığım bir lezzetler diyarıydı.

Geçen hafta da Aydın’ı keşfet turu düzenlendi. Programdaki incir hasadı etkinliği çok cazipti. Ancak Aydın’ın keşfedilecek pek bir lezzeti olmadığını biliyordum. Yine de ortaklarda çöp şiş yeriz, Çine’ye gidersek köfte tadarız belki de bir evde bize çok sevdiğim paşa böreğini yapan bir marifetli kadın bulabilirim diye ümitlendim. Çok sıcak bir ağustos gününde vardığımız Aydın’da ilk gezimiz Antik kent NYSA oldu. Kazı çalışmaları devam eden kentte dolaşırken sürekli bir ev görmeye çalıştım. Acaba ocağı içerde mi, dışarıda mı, ne kadar büyüklükte olabilir diye düşünüp durdum. Romalılar, Antik Yunan Medeniyetleri ne yer ne içerlerdi diye merak içinde kaldım. O dönem üzüm, incir ve zeytinyağı olduğunu biliyordum. Balık tuzlama ve saklama yöntemlerinden, fıçılarda fermente etme tekniklerinden haberim vardı. Ama acaba ne tür sebze yemekleri pişirirlerdi. Ahh bir vakit bulabilsem de Antik dönem yemeklerini araştırabilsem diye geçirdim içimden. Öğle yemeğinde her kente lazım dediğim topuklu efe lakaplı Aydın Büyükşehir Belediye Başkanı sevgili Özlem Çercioğlu bizi Zincirli Hana götürdü. Orda yediğim ağartılmış börülce, gelin turşusu, kırlı kızartma, sebzeli mücver, yuvarlama, kulak çorbası ve tahinli kabak tatlısı tam bir Aydın yemekleri şöleniydi. Sonrasında Şef Metin Demir’le öylesine derin bir yemek sohbetlerine daldık ki Arkeoloji Müzesine bile gidemedim. Ganlı kavurmadan dalgan söndürmesine oradan da ekmek dolmasına doğru bir yemek turu yapıp en son düğünlerin baş tacı keşkekle sohbeti bitirdik. Hani derler ya kısa kes Aydın havası olsun ama ne mümkün. Sokaklarda gördüğüm pidecilerin Nazilli mi yoksa Yenipazarlı mı olduğunu sormadan edemedim.

Ertesi sabahki incir hasadında Herodot’un gökyüzünün altındaki en güzel yeryüzü sözünün ne anlama geldiğini çözdüm. Gece gündüz hiç değişmeden sıcaklıkla bir bal topuna dönüşen, tüm kutsal kitaplarının bahsettiği incir, Tanrı’nın bu topraklara bahşettiği en güzel armağandı.

Arkeolojik ve tarihsel zenginliğinin yanı sıra tarım alanında da eşsiz bir zenginliği vardı Aydın’ın. İncir ağacı, zeytin ağacı, portakal, şeftali, üzüm, pamuk, tütün ve aklınıza gelecek her tür sebze ve meyve Menderes Nehri’nin hayat verdiği bereketli ovalarda dallanıp, budaklanıyordu. Bir dahaki gidişimde daha çok harmandalı oynayıp mutlaka Kirazlıdere’ye kahvaltıya gideceğim.

Bizi hiç solmayan güler yüzüyle hep kucaklayan Aydın’a tekrar selam olsun.

 

False