Kastilya’nın dünya mirası
Segovia, Madrid’e karayoluyla 112 kilometre uzaklıktaki bir ortaçağ kenti. İyi korunan tarihi dokusu sayesinde UNESCO Dünya Mirası Listesi’nde. Okurumuz Zahide Bilsay gitti, izlenimlerini yazdı.
Kibirli ve belki de biraz zalim görüntüsüne rağmen insanı avucunun içine alan bir cazibesi var. Bu, her ne kadar sahip olduğu görkemli gotik yapılardan, iyi korunmuş ortaçağ dokusundan kaynaklansa da halk azametli görüntüsünü Herkül tarafından kurulduğunu anlatan efsaneye bağlamaktan hoşlanıyor.
Madrid’den sadece 1 saat uzaklıkta. Bu yüzden günü birlik gitmek, görmek mümkün. Tarihe meraklıysanız kente hak ettiği zamanı ayırmanızı öneririm. Kastilya ve Leon Özerk Bölgesi’ne ait şehirlerden biri Segovia. Tarihi boyunca İberliler, Keltler, Romalılar ve Araplar gibi birçok medeniyetin hâkimiyetinde yaşamış. Farklı dinlere ve kültürlere ait dokunuşları bir arada barındıran, ancak ağırlıklı olarak bir Katolik şehri görüntüsü veren Segovia, 1985’te UNESCO’nun Dünya Mirası Listesi’ne eklenmiş. Ellerindekinin kıymetini bilip koruma altına alan halk kente motorlu araçların girmesini de yasaklamış. Ne diyelim, darısı başımıza.
İSMİ ŞEYTAN KALMIŞ
Mutlaka görülmesi gerekenlerin başında gelen, şehrin sembollerinden Su Kemeri, Azoguejo Meydanı’nda. İspanya’daki en önemli Roma eseri, günümüze bu sağlamlıkta ulaşan dünyadaki birkaç Roma kemerinden biri.
Yaklaşık 800 metrelik kemer 1’inci yüzyıl sonlarına tarihleniyor. Halk kemere ‘şeytan’ adını vermiş. Nedeni ruhunu şeytana satan, sonra pişman olan kız efsanesi. 1974’te kemerin 2 bininci yaş gününü kutlamışlar.
Kemeri takip ederek Cervantes Caddesi’nde yukarı doğru yürüyün. Corpus Christi Kilisesi bir zamanlar şehrin ana sinagoguymuş. Yahudiler 1412 fermanıyla Hıristiyanlardan ayrı yaşamaya zorlanmış, 1492’de ülkeden atılmış. Daracık sokakları, dik merdivenleri ve çocuk çizimlerini andıran evleriyle özgün havasını hiç kaybetmeyen Yahudi Mahallesi şehrin en çok ilgi gören bölgelerinden. Bazı pencerelerin örülü olması sizi şaşırtmasın. Kraliyet iki din arasındaki iletişimi kesmek için kendince her türlü tedbiri almış.
Yahudi Mahallesi’nden Segovia Katedrali’ne doğru uzanın. Meryem Ana’ya adanan ve halkın ‘Katedrallerin Hanımefendisi’ ismini uygun gördüğü eser bir başyapıt. İspanya’da inşa edilen son gotik katedral 12’nci yüzyıla ait. 15’inci yüzyıla kadar yapılan eklemelerle genişlemiş. 1520’deki ayaklanma binaya büyük zarar vermiş. Bugün gördüğünüz azametli yapı 16’ıncı yüzyılda tamamlanmış. Devasa kulesi ve gotik tarzın hakkını ziyadesiyle veren detaylarıyla baş döndüren güzellikte. Dış görüntüsü içeride karşılaşacağınız görkemin de habercisi. Boyu 100 metreyi aşan nefi, altın varak süslemeleri, paha biçilmez tabloları ve görkemli şapelleri ile adeta bir güç timsali. Katedraldeki küçük müzeyi gezmeden ayrılmayın.
MASAL SARAYI ALCAZAR
Bir sonraki durağınız iki nehrin arasında yükselen tepenin üzerine yapılmış Segovia Kalesi (Alcazar) olsun. Şehrin korunması için inşa edilen basit kule, zaman içinde şehrin siluetine damgasını vuran muhteşem bir saraya dönüşmüş. 12’nci yüzyılda Arapların yaptığı ama her dönemde kraliyet ikametgâhı olarak kullanılan saray, çocukluğumuza ait masalları yeniden hatırlamamızı sağlayacak. İç dekorasyonda kullanılan gotik-mudejar tarzı ahşap oymalar, birer tablo edasındaki vitray pencereler, altın varaklar, mağribi detaylar el ele verip 1001 Gece Masalları’nı anımsatan atmosfer oluşturmuş.
Küçük bir şehir olan Segovia’ya daha fazla zaman ayırıyorsanız ve üstelik de mimari düşkünüyseniz size bir müjdem var. Burası sadece dini yapılar yönünden değil, saraylar, bahçeler ve müzeler açısından da çok zengin. Sokaklarında yürümek, meydanlarında soluklanmak bile insanın ruhunu okşuyor. 12’nci yüzyıla ait, şehrin en eski kiliselerinden San Millan bir zamanların Mağribi Mahallesi’nde. Mozarabik kulesi İspanyol Romanesk dini mimarisi için en güzel örneklerden biri olarak gösteriliyor. Süslemesinde mağribi detaylara da rastlayacağınız kilisenin vitrayları ve tabloları görülmeye değer. San Martin Kilisesi bulunduğu meydana adını vermiş. Yunan haçı planı, mudejar kulesi, Romanesk tarzı ile şehirde öne çıkan yapılar arasına adını yazdırmış. Vera Cruz Kilisesi Tapınak Şövalyeleri tarafından 1208’de yaptırılmış. Kulesinde harika bir manzara sizi bekliyor.
Daha fazla İspanyol sanatı görmek isteyenler Segovia Müzesi, Esteban Vicente Modern Sanat Müzesi ve Daniel Zuloaga Müzesi’ni listelerine alsın.
Etler, çikolata ve tatlılar
Meydanlardaki kafeler soluklanmak için ideal. Bu ufak dükkânlarda cesametlerinden beklenmeyen lezzetler satılıyor. Geleneksel tatlıları ponche ve yemasın dışında çikolatalarını da deneyin, birçoğu ev yapımı. Segovia mutfağı denince ilk akla gelenler kuzu ve domuz eti. Farklı kılan ne diye sorduğunuzda ise hayvanların yetiştirilme koşullarından başlayıp sıralıyorlar: Et kalitesi, baharatlar ve odun fırını. Tapasları da denemeyi unutmayın. Tatlı olarak kek benzeri Ponche’yi ya da Yemas’ı öneririm. Tarifler rahibelere ait ve kuşaktan kuşağa aktarılarak günümüze ulaşmışlar.
Kışkırtıcı inci, altın takılar, cazip seramikler
Segovia küçük ama görülecek yeri o kadar çok ki insan haliyle yoruluyor. İlginizi çekecek dükkânları bulabileceğiniz Real (Calle Real) şehrin en ünlü ve en kalabalık caddesi. Mayor Meydanı’nda, Katedrale ve Alcazar’a giden yolların üzerinde sayısız hediyelik eşya seçeneğiniz var. Kabul, turistikler ama ilginç şeyler bulma imkânınız da yok değil. Kadın gezginlerin geleneksel Segovia giysilerinin vazgeçilmezi altın ve inci takılardan ayrılması hayli zor oluyor. Seramik eşyalar da turistlerin geri dönerken yanlarında götürdükleri hediyelikler arasında. Segovia nereye giderse gitsin tanıdık markalar ya da büyük AVM’ler arayanlara da cevap verebiliyor. Akşam saat 08.00’e kadar açık olan dükkânlar pazar günü kapalı.