Karadeniz’in sessiz güzeli
Yayla turizmi ya da Karadeniz denince akla ilk gelen adresler genellikle aynıdır. Özellikle Artvin ve Rize, hayranlık uyandıran doğasıyla öne çıkar. Ama o kadar uzağa gitmek istemezseniz, barındırdığı onca güzelliğe rağmen turizmde sessiz ve derinden ilerlemeyi tercih eden Ordu’ya çevirebilirsiniz rotanızı. Tarihe meraklıysanız mutlaka kaya mezarlarını görür kent müzesini ziyaret ederseniz; bir doğa tutkunuysanız Ulugöl ve Çambaşı’nda sadece bedeniniz değil ruhunuz da dinlenir. Boztepe’ye çıkıp şehri selamlayabilirsiniz...
Ordu’nun en meşhuru
Kenti kuşbakışı selamlayan ve genellikle demli bir bardak çayın eşlik ettiği fotoğraflar gördüğünüzde bilin ki Boztepe’de çekilmiştir. Orduluların da turistlerin de şehirde en sevdiği nokta. Teleferikle 450 metre yukarıya çıkıyorsunuz; karşınızda göz alabildiğince uzanan şehir manzarası ve Karadeniz var. “Sadece Boztepe için bile Ordu’ya gelinir” diyenler var. Gündüzü ayrı güzel ama bence mutlaka gün batımına yakın çıkılmalı ve gece manzarası seyredilmeli.
Kent Müzesi'nde tarihin izleri
1896’da yapılan ve taş işçiliği açısından dikkate değer bir emeğin ürünü Paşaoğlu Konağı, kent müzesi olarak ziyarete açık. Müzenin barındırdığı eser varlığı kadar evin mimarisi de görülmeyi hak ediyor. Günümüzde kaybolmaya yüz tutan bir mimari üslubun izlerini taşıyor. Üst katta ise Osmanlı’nın son dönemlerinde varlıklı ailelerin nasıl yaşadığını gösteren odalar yer alıyor.
Taş işçiliği
Ordu sokaklarında zarif taş yapılar çıkıyor karşınıza; bazıları restore edilerek tekrar yaşayan mekânlar haline getirilmiş. Onlardan biri 1800’li yılların ikinci yarısında şehirde yaşayan Ermeniler tarafından yapılan ve günümüzde ilköğretim okulu olarak kullanılan yapı. Bir diğeri de Askerlik Şubesi’nin binası; dikkat etmeden geçip gitmeyin. 1842’de dönemin Ordu Valisi tarafından yaptırılan Osman Paşa Şadırvanı ise ülkemizdeki en yüksek sütunlu şadırvan.
Kiliseden üniversiteye
Şehrin batı kısmındaki girişte devasa kubbesi olan bir kilise var. 19. yüzyıldan kalma bu yapı bir dönem kültür merkezi olarak kullanılmış, şimdilerde ise Ordu Üniversitesi’ne ait. Şehirde gezinirken geçmişe ait fotoğraflar gördüğünüzde bu kilisenin olduğu yere özellikle dikkat edin. Çünkü deniz doldurulmamış ve sahil yolu yapılmamış olduğundan kilisenin kıyıdaki kayalık zemin üzerinde durduğunu göreceksiniz. Hatta bu kayaya ulaşan tüneller açılarak suyun tepeden denize güvenli şekilde akması sağlanmış.
Kayalara oyulan geçmiş
Ordu, kaya mezarlar konusunda hazine değerinde. Her çeşit kaya mezarını görmek mümkün. Sırma (Kadavat) Kaya Mezarları, Helenistik döneme ait ve diğerlerine göre anıtsal büyüklüğe sahip. Mesudiye ise en fazla kaya mezarına sahip ilçe; buradaki mezarlar sütun süslemeleriyle de dikkat çekiyor. Fresklerle süslenmiş Kaleköy kaya mezarları da oldukça etkileyici. MÖ 6. ve 7. yüzyıllarda yaşayan uygarlıkların devasa kayaları oyarak kendilerine açtıkları dehlizlere hayret ediyorsunuz.
UNESCO listesindeki kaleler
Ordu’da UNESCO tarafından Dünya Antik Eserler Listesi’ne alınmış iki kale var; Çubuklu Kalesi ve Gölköy Kalesi. Her ikisi de listeye 1997’de girdi. Çubuklu Kalesi kaya mezarlarıyla da ünlü. Gölköy Kalesi ise tüm araziye hakim burç ve gözetleme kuleleri ile dikkat çekiyor. İkisinin de manzarası harika. Meraklıysanız Mesudiye yakınlarındaki Meletios (Yastura) Kalesi’ni de görmelisiniz. Bölgedeki en eski yerleşim yerlerinden biri. 2.500 yaşındaki kaleye ulaşmak için kayaya oyulmuş merdivenleri tırmanmayı göze almanız gerek.
Tarihi camiler
Gittiği şehirdeki dini yapılara meraklı olanlar için iki önemli cami var Ordu’da. Bunlardan biri Atik İbrahim Paşa Cami; Orta Cami olarak da anılıyor. 18. yüzyılda deniz kıyısında yapılmış ama Karadeniz’in deli dalgaları zarar vermeye başlayınca bugünkü yerine taşınmış. Barok tarzında süslenmiş çok güzel bir mihrabı var. Aziziye ya da diğer adıyla Yalı Camii ise Sultan Abdülaziz döneminde ilk olarak ahşap malzeme kullanılarak inşa edilmiş ama zaman acımasızlığını göstermeye başlayınca 19. yüzyıl sonlarında kesme taş kullanılarak yeniden yapılmış.
Yayla merkezi Çambaşı
1850 metre rakıma sahip Çambaşı, Türkiye’nin en geniş yayalarından biri. 1991’de ‘yayla merkezi’ ilan edilmiş. Bulunan mezar ve kitabeler ise yaylanın en az 2.000 senedir kullanıldığını gösteriyor. Yeşilin her tonuna doyacağınız, tertemiz havasını hücrelerinizde hissedeceğiniz bir yer. Diğer Karadeniz yaylalarına göre henüz çok meşhur olmasa da yayla turizminin geliştirilmesi için çalışılıyor.
Görmeden ölme
Ordu’nun doğa harikası Ulugöl için “görmeden ölme” tanımı yapılıyor. Çevresi gürgen ve meşe ağaçlarından oluşan muhteşem bir ormanla çevrili. Bitki örtüsünün her mevsim büründüğü farklı renkler sayesinde tek kelimeyle ömürlük bir manzarası var.
Suyun şifası Fatsa’da
Kaplıcaları doğal kür kabul edenler için Ordu’da iki güzel seçenek var. Fatsa’daki Sarmaşık Kaplıcası’nın 48 derecelik suyu, içerdiği kükürt sayesinde romatizmal hastalıklara iyi geliyormuş. Hakkında şöyle de bir hikaye anlatılıyor: Sarmaşıkların altından çıkan ve hasta kızını iyileştiren suyun olduğu yere bir bina yaptıran kral, halkının da aynı şifa kaynağından yararlanmasını istemiş. Bugün aynı yerde hâlâ bir tesis hizmet veriyor ama çok daha modern.
Ordu’nun lezzetleri
Meşhur çorbacı Adem Baba’nın en çok rağbet gören lezzeti işkembe çorbası. Çorbadan sonra lokantanın en ünlü ikinci lezzeti yahniyi de deneyebilirsiniz.
• Bahçelievler Mahallesi’ndeki Dıgı’nın Yeri, lezzetli pide çeşitleriyle öne çıkan adresler arasında.
• Ordu - Giresun Yolu üzerindeki Turna Ocakbaşı, etseverlerin mutlaka uğraması gereken bir yer. Kalem pirzolası ve köftesi mönünün en lezzetlileri.
• Bolaman Yolu üzerindeki Vonalı Celal Lokantası hem Karadeniz’e komşu harika manzarası hem de lezzetli balıkları ve deniz ürünleri ile Ordu’daki en iyi seçeneklerden biri.
• Şükriye Hanım Mantıları’nın bakır tabaklarda yapılan otantik sunumu ve doyurucu porsiyonları, nefis lezzetine eklenen artılar.
Nerede kalmalı?
• Hampton by Hilton, Boztepe’ye yakın konumda ve sahile yürüme mesafesinde.
• Atatürk Bulvarı üzerindeki Sinema Hotel de sahile yakın; sadelikten yana olanların tercihi.
• Geleneksel dokunun hakim olduğu bir konaklama deneyimi tercih edenler, kilisenin üzerinden geçen yollarda yer alan eski Osmanlı evlerinin restore edilmesiyle açılan butik otelleri tercih edebilir. Harika bir terası olan Karlıbel İkizevler Otel ile mimar sahibi tarafından muhteşem şekilde yeniden yapılandırılan Taşbaşı Butik Otel başarılı adresler.
Ordu ne demek?
Tarihi M.Ö. 8. yüzyıla kadar uzanan Ordu’ya bu isim, “sahil şehri” anlamına geldiği için verilmiş. Kaşgarlı Mahmut’un ünlü eseri Divan-ı Lügat-it Türk’te ise “ordu” kelimesi; “hakanın yurdu, yerleşmek, ordulanmak” olarak açıklanıyor.