Kadın fotoğrafçının gözünden 10 fotoğrafta Tahran
İran İslam Cumhuriyeti’nin başkenti Tahran, 17 milyon nüfusuyla ülkenin en büyük kenti. Dünyanın en büyük altıncı kulesinin bulunduğu Tahran’a okurumuz fotoğrafçı Filiz Leloğlu Oskay gitti, çekti ve izlenimlerini yazdı.
TAHRAN’A 360 DERECE BAKIN
Milad Kulesi, dünyanın en yüksek kuleleri listesinde altıncı sırada yer alıyor. 2008‘de açıldı. Tahran Uluslararası Ticaret ve Kongre Merkezi’nin bir parçası. Girişte heykeller var. İç kısmında yer alan duvar süslemeleriyse esprili. Kenti 360 dereceden seyredebileceğiniz bir terası bulunuyor. Kulenin bir katı zanaatkârlara ayrılmış. Kendi yaptıkları ağaç oyma takıları, el dokuması çantaları, seramikleri, minyatürleri satıyorlar. Diğer katlardaysa resim galerisi, otel, toplantı salonları ve alışveriş alanları bulunuyor.
BİR İRAN LEZZETİ: ABGUSHT
Tahran’da her keseye uygun lokanta var. Kebapları nefis. Türk damak tadına uygun. Yoğurt, kıvamı ile harika. Ekmekleri ramazan pidesine benziyor. Oldukça lezzetli. Tilit adındaki restoranda ekmeği tiridine banıp, ‘abgusht’ yiyebilirsiniz. İran mutfağına özgü bu lezzeti mutlaka tadılmalı. Derin seramik bir tas içinde gelen abgusht, bir tokmakla dövülüyor. Suyu ayrı, etli nohut kısmı ayrı yeniliyor. İranlılar bıçak yerine, kaşık kullanıyor. Pilav genelde safranlı ve az yağlı. Pakette verilen tereyağı pilavın içine yediriliyor. Turşu, sofranın olmazsa olmazı. Çaylar çok güzel, kıtlama şeker eşliğinde.Tahran’a giderseniz garsonlarla, esnafla Türkçe konuşun. Anlayan çıkacaktır. Hele Tebrizli bir garsona denk gelirseniz, genelde Türkçe biliyorlar, krallar gibi ağırlanırsınız.
VİTRİNDE DEKOLTE KIYAFETLER
Tahran vitrinlerinde insanı cezbedecek çok fazla şey var. Özellikle cam ve seramik ürünleri, İran halıları... Kapalı Çarşı tam kadınlara göre. Yalnız, kadın giysilerinin çoğu Türkiye’den ithal ediliyor. Vitrinlerde dekolte giysiler göze çarpıyor. Alışveriş yapmak isterseniz, yanınıza aldığınız dolarları bozdu r up riyal/tümene çeviriyorsunuz. Çarşıda dolaştığım gün 13 Mayıs’tı. ‘Erkekler ve Babalar Günü’ymüş. Hz. Ali’nın doğum günü olduğu için tatildi. Esnaf, sokakta bu özel gün dolayısıyla halka dondurma ikram ediyordu.
Film izlemeden dönmeyin
İran sineması, sinema tarihinde çok önemli bir yer tutar. İzlediğim eski İran filmlerinin tadı hâlâ damağında. Jodaeiye Nader az Simin (Bir Ayrılık) filminin, 2012’de en iyi yabancı film dalında Oscar kazandığı düşünülürse sanatın her dalında başarılı olan İran halkının eski performansını koruduğu düşünülebilir. Yapmayı en çok istediğim şeylerden biri İran’da sinemaya gitmekti. Bu arzumu gerçekleştiremedim. Bu yazıyı okuyan ve İran’a giden olursa benim yerime de bir film izlesin lütfen, tam da ülkesinde.
SAĞIR DUVARLAR
İran kültürü hakkında; Mohsen Namjoo, Farid Farjad ezgileri dinlemek, Hayyam rubaileri ve Füruğ Ferruhzad şiirleri okumak ve İran sinemasından bir kaç film izlemek dışında çok da bilgim yoktu. Bir fotoğrafçı olarak Tahran’da en hoşuma giden şey duvar resimleri oldu. Güzel sanatlar öğrencileri ödevlerini bu şekilde yapıp, not alıyorlarmış. ‘Sağır duvar’ olarak nitelenen duvarların hepsi değerlendirilmiş. Duvarlar çiçek, portre ve daha çok içinde mesaj bulunduran yaratıcı kompozisyonlarla süslenmiş. Heykel ve resmin Tahran’ı anlatan iki önemli öğe olduğunu söylermek arbartı olmaz
TAHRAN’IN ZARİF KADINLARI
Kadınların kimi siyah çarşaflı, kimi son derece renkli ve şıktı. Devlet dairesinde çalışan kadın memurlar ise, siyah veya lacivert giymek zorunda. Örtüleri de kurallara uygun. Bazı kadınlarsa turuncu ojeli, takma tırnaklı zarif elleri, muazzam göz makyajları, estetik ameliyatlı burunları ve Mister Spock (1970’li yılların Uzay Yolu dizisinin kahramanı) kaşlarıyla çok dikkat çekiciler. Boyalı, röfleli saçlarının çok az bir kısmını örten rengârenk şalları birer aksesuar gibi duruyor. Daracık taytlarının üst kısmını hafifçe örten uzun kollu tunik giyiyorlar. Artık çok katı kurallar geride kalmış durumda. Kadın şoför sayısı da yadsınamayacak kadar fazla. Erkeklerin genelde kravatı yok. Nadiren kravatlı ve hatta papyonlu erkekler göze çarpıyor. Şalvarlı, takkeli birine rastlamak olanaksız.
TRAFİK VAR KAVGA YOK
İran İslam Cumhuriyeti’nin başkenti Tahran’ın nüfusu 17 milyon. Zağros ve Elbruz Dağları’nın altındaki bir platoya kurulmuş. Tahran, ‘sıcak yer’ anlamına geliyor. Havaalanı Tahran’a bir saat uzaklıkta. İran’ın sanayi üretiminin yarısından fazlası Tahran’da gerçekleştiriliyor. Sanayi ürünlerini dokuma, çimento, şeker, porselen, elektrikli aletler ve ilaç oluşturuyor. Yollar son derece düzenli. Metro ağı kurulmuş. Motosiklet kullanımı yaygın. Motosikletler gürültü kirliliği yapmıyor. İş çıkışı trafik biraz sıkışıyor. Trafikte kavga eden, bağıran çağıranlar yok. Herkes birbirine saygılı.
PARKLAR KENTİ
Tahran’da bol ağaçlı ve çok heykelli, bakımlı parklar var. Tahran’ı parklar kenti olarak da tanımlamak mümkün. Geniş alanları kapsayan parklarda bir çay bahçesinde oturmak isterseniz, böyle bir mekân yok. Heykeller son derece estetik ve yaratıcı. Bazı parklarda mini bir hayvanat bahçesi bile bulunuyor. Parklarda çiçek türü olarak da çoklukla gül kullanılmış. Jamshied Parkı’nda bir de gölet var. Gölette deniz bisikletiyle gezinti yapılabiliyor. Suyu bol bir kent olmamasına rağmen, ağaçların sulanmasına çok özen gösteriliyor. Şu sıralar Tahranlılar her fırsatta yeşile koşup, piknik yapmayı çok seviyor.
ŞAH EVİNDE ATATÜRK FOTOĞRAFI
Şah Rıza Pehlevi’nin Sarayı’nın bulunduğu yer ‘Sadabat’ adıyla anılıyor. Burası, Şah’ın ve ailesinin kıyafetlerinin, salon/yatak odalarının, hediyelerinin, etnografik eserlerin sergilendiği 18 yapıdan oluşuyor. Çeşitli ülke yöneticilerinin Şah’a hediye ettiği seramik/çini vazolar, sedef kakmalı masalar, bronz heykel ve figürler vb. ayrı bir binada sergileniyor. Tüm alan 110 hektar. Saray kısmında, Farah Diba’nın gelinliği, kızlarının kıyafetleri, yemek takımları, resim ve fotoğraflar yer alıyor. Bazı tavalar altın kaplamalı. Ayrıca Tarih Müzesi’nde Mustafa Kemal Atatürk’ün Şah Pehlevi ile beraber çekilmiş fotoğrafları ve Pehlevi’ye armağan ettiği albümü de görmek mümkün.
EĞİTİCİ PARKLAR
İran’da çocukların eğitimine çok önem veriliyor. Kız çocukları şortlu, kısa elbiseli, güzel giysili. Ergenlik çağına gelmiş olanların başları şalla örtülmüş. Hafta sonları (perşembe, cuma) aileler, çocuklarıyla geziyor. İran’da pazartesi sendromu yerine, ‘cumartesi sendromu’ var. Parklar, genellikle çocukların eğitimine yönelik düzenlenmiş. Çocuk bahçelerinde babaların çocuklarıyla vakit geçirdiklerini görebilirsiniz.