GeriSeyahat İstanbul
MENÜ
  • Yazdır
  • A
    Yazı Tipi
  • Hürriyet Twitter
    • Yazdır
    • A
      Yazı Tipi
İstanbul

İstanbul

Gelecekteki İstanbul

İstanbul'u Galata köprüsünden seyrettiğim zaman, bu düşünce sık sık zihnime takılıyordu. Türkler Avrupa'dan uzaklaştırılmasa bile bu şehir bir veya iki asır içinde ne olacak? Ne yazık! Güzellik medeniyete kurban gitmiş olacak.

Gelecekteki İstanbul'u, korkunç ve gamlı haşmetiyle dünyanın en güzel şehrinin harabeleri üzerinde yükselecek Şark'ın Londra'sını görür gibi oluyorum. Tepeler düzleştirilecek, korular yerle bir edilecek, rengárenk küçük evler yıkılacak; ufak, koynundan binlerce kocaman fabrika bacasının ve ehram şeklindeki kule çatısının yükseldiği, saray, işyeri, imaláthane dizileriyle her taraftan kesilecek; uzun, dümdüz, birbirine benzer sokaklar İstanbul'u birbirine muvazi kocaman yollara ayıracak; telgraf telleri gürültülü şehrin damlarının üzerinde büyük bir örümcek ağı gibi iç içe geçecek; Galata köprüsünün üstünde siyah bir silindir şapka ve bere selinden başka bir şey görülmeyecek; esrarlı Sarayburnu bir hayvanat bahçesi, Yedikule bir hapishane, Hebdomon bir tabiat tarihi müzesi olarak görülecek; herşey sağlam, hendesî, faydalı, kurşunî, kasvet verici olacak ve artık ne yana yakıla edilen duaların, ne şarkıların yükseldiği, ne de sevdalı gözlerin dikildiği güzel Trakya semasını kocaman kara bir bulut durmadan kaplayacak. Bu manzara gözümün önüne gelince kalbim sıkışıyordu, fakat balayını geçirmek üzere buraya gelen bir yirmi birinci asır İtalyan gelinin bazen: ‘‘Heyhat! İstanbul'un artık, büyükannemin dolabının dibinde tesadüfen bulduğum şu on dokuzuncu asırdan kalma kurt yemiş eski kitabın anlattığı gibi olmaması ne yazık!’’ diye haykırmayacağını kim bilebilir! diye düşünerek kendimi teselli ediyordum.

(İstanbul (1874). Türk Tarih Kurumu Yayınları. 1993)

False