GeriSeyahat İmza: Kırmızı bir kalp
MENÜ
  • Yazdır
  • A
    Yazı Tipi
  • Hürriyet Twitter
    • Yazdır
    • A
      Yazı Tipi
İmza: Kırmızı bir kalp

İmza: Kırmızı bir kalp

Çarşamba günü beyaz bir zarf bıraktılar masama, üstünde SERDAR DEVRİM – HÜRRİYET GAZETESİ – GÜNEŞLİ / İSTANBUL yazıyor. İnternet icat olunalı mektup gelmez oldu neredeyse, reklamlar, broşürler, basın bültenleri ve tabii ki… faturalar dışında. Gözüm önümdeki gazetelerde, kayıtsız açtım zarfı. İçinden…

İçinden ikiye kesilmiş çizgili bir dosya kağıdı çıktı.

 

Büyük harfle, elle yazılmış tek bir cümle:

 

İKİMİZ BİR FİDANIN GÜLLER AÇAN DALIYIZ

 

İmza, kırmızı kalemle çizilmiş kocaman bir… KALP !

 

*

 

Hatırladınız mı?

 

Birkaç gün önce “I-ıh, bize yazı konusu çıkmadı” başlıklı yazıda, size otuz yıl önceki bir hikayemi anlatmıştım: Birlikte Boğaz’a ineceğimiz bir ilkyaz günü çekip giden orospu arkadaşımı, bana – çizgili bir dosya kağıdına yazıp – bıraktığı kısa veda notunu…

 

BENİ UNUTMA ve imza olarak kırmızı bir KALP

 

Filiz M. bu yazıyı beğenmiş, ‘Belki o da bu yazıyı okuyor ve bizim gibi gözünden bir damla yaş süzülüyordur Serdar Bey’ diyordu.

 

*

 

Çok değil, 10 gün sonra elime geçti sözünü ettiğim mektup.

 

Mektup dediğim, ikiye kesilmiş bir çizgili dosya kağıdı. Kısacık bir not:

 

İKİMİZ BİR FİDANIN GÜLLER AÇAN DALIYIZ

 

Ve imza yerine, kırmızı kalemle çizilmiş bir… KALP !

 

Postadan çıkan, zamanın ötesinden gelen bir mesaj.

 

İKİMİZ BİR FİDANIN GÜLLER AÇAN DALIYIZ ve aşkın, sevginin, özlemin simgesi bir KALP!

 

*

 

Duygulandınız değil mi!

 

Bir yerlerde yaxşıyormuş, o da beni unutmamış, yazımı okumuş ve bana sadece ikimizin anlayabileceği bir mesaj göndermiş…

 

Hadi lan ordan, itoğlu itler, ben bunu yer miyim zannediyorsunuz?

 

O zaman da ‘Anlat, anlat!’ derlerdi de, anlatmazdım.

 

Onunla buluşacağım(ı bildikleri) günler (çünkü kurtulmak için yalan söylerdim), okul çıkışı peşime takılırlardı. Ekeceğim diye anam ağlardı.

 

Cağaloğlu’na kitapçılara giderdim, inanmazlar, onunla buluşacağım sanırlar, Amerikan filmlerindeki gibi, dükkan girişlerine saklanarak, gazete okur gibi yaparak (itlik olsun diye) takip ederlerdi beni.

 

‘İKİMİZ BİR FİDANIN GÜLLER AÇAN DALIYIZ’ şifresini ikimiz dışında, sadece bu iki itoğlusu bilir, K ile M diyelim isim vermemek için…

 

Yemin billah reddediyorlar ama, manzara gözümün önüne geliyor:

 

Benim yazımı okuduktan sonra, ilk görenin diğerini araması, ‘Oğlum gel şu herife bir oyun oynayalım’ kumpası, kırtasiyeciden alınan çizgili dosya kağıdı (İsmi lazım değil, eğer kırtasiyeciye giden X ise ‘Bir tane çizgili dosya kağıdı’ istemiştir, cimri p..venk!), üstüne ne yazalım ki Serdar önce sazan gibi atlasın mevzuya sonra bizim keleğe getirdiğimize uyansın? tartışması; ‘İkimiz bir fidanın güller açan dalıyız’ nakaratı bu iş için biçilmiş kaftan... Kırmızı kalbi de unutmayalım…’ Ardından ‘Sen atarsın postaya, ben atarım’ kavgası… Pazartesi’den başlayarak – bakalım bir şey diyecek miyim hesabı – bir gün biri, ertesi gün öbürü aramalar…

Yemezler canım!

 

Yemezler yavrum!

 

Ciğerinizi bilirim ben sizin, sizden önce benim aklıma geldi tabii ki bu itlik!..

 

Ben de olsam kaçırmazdım bu geyiği, Allah’ı var şimdi!

 

Ama keşke, ama keşke ondan gelseydi bu şifreli not:

 

İKİMİZ BİR FİDANIN GÜLLER AÇAN DALIYIZ

 

Yola çıkmış arıyorum / Kaybettiğim aşkımı

Sakın bana ümit verme / Seveceksen başkasını

 

Bana toz pembe görünmez / Sensiz dünyam çok karanlık

Benim senden daha fazla / Sevecek kimsem yok artık

 

İkimiz bir fidanın / Güller açan dalıyız

Sen benimle ben seninle / Bu hayatı yaşamalıyız

Severek birbirimizi / Hayatta hep gülmeliyiz / Hayatta hep sevmeliyiz

 

Yaşamanın gayesini / Seni sevince anladım

Senden gelen her cefaya / Bu canımı adadım

 

Bil ki tahammül kalmadı / Başka birini sevmeye

Sevme benden başkasını / Razı değilsen ölmeme

 

İkimiz bir fidanın güller açan dalıyız…

False