İki teker üstünde vintage havalarında
Kişiye özel vintage ruhlu motosikletler tasarlayan atölye Bunker’ın sahipleri Uzer kardeşlerin bu yazıyı okuyacaklardan bir ricası var: “Ne derseniz deyin, ‘Parası neyse verelim’ demeyin. Bu, paranın satın alamayacağı bir şey. Bizimki de sadece motosiklete gönülden, ezelden bağlı olanların anlayabileceği bir hizmet”
Seyrantepe Mahallesi’nde, esnaf lokantaları arasında, ‘yedek parça’cı görünümlü bir atölye... Motosiklet tutkusunu tam zamanlı bir mesaiye dönüştüren iki kardeşin, 1960, 1970 model yorgun delikanlı motorları ufak vintage dokunuşlarla fıstık gibi, gıcır gıcır modellere dönüştürdüğü; kişiye özel tasarım sanatını icra ettikleri bir yer burası. “Parası neyse verelim” pişkinliklerine, “Vintage modasına uyup şöyle eski görünümlü, havalı bir motor mu çeksek altımıza?” heveslerine yer yok. Sanki müşteri arayışında değil, kendileri gibi motosiklet tutkunu insanlarla tanışma, kaynaşma, motor üzerine laflama, kafa yorma derdindeler. Vintage motosiklet hayranı Can ve Mert Uzer kardeşler, bu tutkuyu gerçeğe dönüştürmek için ilk adımı 2009’da 1961 model bir Triumph’ı bobber’a dönüştürerek atmış: “Yeni dönem motosikletlerde aradığımızı bulamıyoruz. Bu nedenle 1950-1990 yılları arasında üretilmiş motorlarla ilgileniyoruz.” Uzer kardeşlerin derdi, bu yaşlı kızları klasik, fabrikadan çıktığı hale döndürmek değil. Daha ziyade, vintage bir motosikletin üzerine ekleyip çıkartabilecekleriyle, ne kadar özelleştirebilecekleriyle ilgileniyorlar. Atölyeye giren her yeni vintage motorla beraber tatlı bir telaş, çocuksu bir heyecan yeşeriyor. Her yeni motor beraberinde bir keşif sürecini getiriyor, yani Uzer kardeşlerin tam da aradıkları şeyi. “Neden eski motorlar?” sorusuna verdikleri cevap çoktan seçmeli: “Birincisi yeni dönem motorlarının kapalı bir kutu olması. Kompleks elektronik devreler, ileri teknoloji bileşenler bizce kullandığınız makineyi sizden uzaklaştırıyor, tanımanıza engel oluyor. Bu da motorla kurduğunuz ilişkiyi zayıflatıyor.” İkinci mazeretleriyse dönemin tüketim alışkanlıklarıyla kafalarının pek örtüşmemesi, Kızılay dağıtıyormuş da binmişsin hissinden sıyrılma ihtiyacı: “Harcadığınız kafa zamanıyla benzersiz bir görüntü yakalayabiliyorsunuz. Sahibinin estetik ve ergonomik ihtiyaçlarına özel bir araç haline geliyor. Sadece o motor için tasarlanmış ve elle ürettiğimiz bir benzin deposu ya da çamurluk veya istenen görünüme göre şasinin kuyruğunun şekillendirilmesi... Her adım motoru daha özelleştiriyor.”
İşin bir de kişiselleştirilen motorlarla gezme kısmı var. Biraz keşif biraz da kaçış psikolojisiyle yollara dökülmeler, yeni yerler ve güzergâhlar bulmalar, yolculuk boyunca bol bol fotoğraf ve video avlamalar... “Rota, iş güç yüzünden pek geniş tutulamasa da ‘Neredeyim lan ben?’ hissini amaçlayarak yola çıkıyoruz” diyor Uzer Kardeşler. Meraklısının iştahını kabartacak bir dipnotla noktalayalım: “Bizimle eş kafada insanlara özel üretim aksesuarlar üzerinde çalışıyoruz. Sinyal, deri heybe, eldiven gibi motorcunun keşif yapmak için ihtiyaç duyduğu aynı zamanda tasarım açısından da zevkimize uyacak bir ürün gamı oluşturuyoruz.”