Hindistan’ın en kutsal şehri: Varanasi
Hindistan'ın en kutsal şehri olarak bilinen Varanasi, aynı zamanda dünyanın en eski yerleşim yerlerinden. Hinduların ibadet şehri olarak da bilinen Varanasi, ölü yakma ve Aart törenlerine ev sahipliği yapıyor. İşte size Varanasi gezi rehberi…
Ölü yakma deyince gözünüzde ne canlanıyor? Ben Hindistan’a giderken en çok bunu görebileceÄŸim için çok heyecanlanmıştım. Tabii bir de Taj Mahal’i. Ama bugün size Varanasi’yi anlatacağım. O kadar etkilendim ki size bunu en doÄŸru ifadelerle anlatmaya çalışacağım. Delhi’den Varanasi ÅŸehrine gitmek uçakla 1 buçuk saat, trenle ise 12 buçuk saat sürüyor. Herkes Hindistan’a gitmiÅŸken ÅŸehirlerarası yolculuklarınızı trenle yapın dese de 12 saatlik tren yolculuÄŸundan gözümüz korktu açıkçası. Varanasi, diÄŸer adıyla Benares, Hindistan’ın en kutsal ÅŸehri. Ãœlkenin dört bir yanından gelen Hinduların hac ziyareti yaptıkları yer. Åžehrin içinden ölülerin yakıldığı ve küllerinin atıldığı kutsal nehir Ganj geçiyor. Yaklaşık 4000 yıllık tarihi ile dünyanın en eski yerleÅŸim yerlerinden.Â
Şehrin koruyucu ve aynı zamanda yok edici tanrı olan Şiva Vishwanat’ın şehri olan Varanasi, Hinduizm ve Jainizm’de 7 kutsal şehrin en kutsal olanı. Şehre iner inmez değişik puslu bir hava sizi karşılıyor. Zaten daha şehre girmeden farkediyorsunuz buranın mistik havasını. İnekler caddelerde dilediği gibi dolaşıyor, kimsenin onlara müdahele etme hakkı yok. Biliyorsunuz Hindistan’da inekler kutsal sayıldığı için Hindular ineklere tapıyor. Bunun nedeni ise bu hayvanı seviyor olmaları. Aslında bunu sadece ineklerle sınırlandırmamak gerekiyor. Tüm canlılara karşı sevgi ve saygı besliyorlar. Zaten Hindistan’a gittiğinizde fark edecekseniz bu insanların sevmediği bir şey yok mu diye. O kadar sevgi dolular ki anlatmak imkansız. İneklerin kutsal sayılmasının bir diğer nedeni ise ineklerin tüm kainatın anası olan Tanrıça'nın sembolü olması ve insanlığa olan yararları. Hatta o kadar ki bir ineği öldürmek tanrıyı öldürmek anlamına geliyor. Siz siz olun ve Hindistan’da sakın ineklere yaklaşmayın.
Â
Sivrisinekler şehri istila etmiş durumda. Onlardan en fazla müzdarip olanlar ise yine inekler. Bu nedenle caddeki arabaların yanında durarak kendilerini bir şekilde sivrisinekten korumaya çalışıyorlar. Rehberimiz de bizi uyarıyor mutlaka sivrisinek ilacınızı kullanın ve yanınıza alın diye. Özellikle de ölü yakma törenlerinde. Gelelim ölü yakma törenlerine… Bu şehir kutsal sayıldığı için Ganj nehrinde 24 saat boyunca ölüler yakılıyor ama turistler en çok sabah güneşin doğumunda ölülerin yakıldığı belirli ghatlara kayıklarla götürülüyor.
Amaç hem güneşin doğuşunu izlemek hem de ölülerin yakılışını izlemek. Ghat ne derseniz nehrin kıyısında bulunan basamakların adı. Hindular günahlarından arınmak için bu Ghat’larda yıkanıyor aynı zamanda burada ölülerini de yakıyorlar. Burada ölen ve külleri nehre atılan kişilerin ruhlarının özgürleştiğine inanıyorlar yani bir diğer deyişle Hindular bu şehirde ölüp yakıldıklarında sürekli tekrarladıklarına inandıkları ölüm-yaşam döngüsünden kurtulup huzura kavuşacaklarına inanıyorlar.
Â
Biz de ölü yakma törenini izlemek için sabahın altısında yollara koyulduk. Varanasi eski şehrinin (old town) dar ve tozlu sokaklarından geçerken hepimizde garip duygular vardı. Acaba neyle karşılaşacağız? Nehrin kenarına geldiğimizde çok ilginç sahnelere tanık olduk. Nehirde yıkananlar, ibadet edenler, meditasyon yapanlar, nehirde yüzenler, çamaşırlarını yıkayanlar… Herkesin bir amacı vardı burda. Ölü yakılan yere gitmek için ana meydandan bir kayığa bindik ve ölülerin yakıldığı kremetoryumuna doğru yola çıktık. Biz biraz şanssızdık çünkü havada çok fazla sis vardı. Ama yine de vazgeçmek yoktu o ana tanıklık edecektik. Neyse ki sonunda ayin yapılan yere geldik. Rehberimiz bizi fotoğraf çekmememiz konusunda uyardı. Biz de tabii ki buna saygı duyduk. Ama görüntüler inanılmazdı.
Çiçeklerle bezenmiş cenazeler sıra sıra dizilmiş yakılmayı bekliyor. Sanki çok normalmiş gibi davranıyor herkes. Etrafta çok fazla kadın yok. Bunun nedeni kadınların erkeklere nazaran daha duygusal olmaları ölünün etrafında ağlayan kadınların ölünün ruhunu rahatsız ettiğini düşünmeleri. Varanasi’de iki türlü yakılma şekli mevcut. Biri odunla diğeri ise elektirikle yakılmak. Genelde fakir olan kişiler odun alacak paraları olmadığı için elektrikle yakılıyor, zenginler ise odunlarla. Ölü yakılma ritüeli ise şöyle; ölüler yakın akrabalarının omzunda krematoryuma getiriliyor.
Daha sonra ceset kütüklere yerleştiriliyor ve üzerine tütsü atılıyor. Beni en çok etkileyen şey ise ölülerin yakılırken yüzlerinin açık bırakılması oldu. Düşünsenize sevdiğiniz bir insanın yakılışını yüzü açık bir şekilde izliyorsunuz. İnanılmaz bir olay değil mi? Ama onlara bu durum hiç garip gelmiyormuş. Hindular için de toprağa gömülmenin onlara çok garip geldiğini öğreniyoruz etraftaki kişilerden. Bir de Hindistan’da yakılmayanlar da varmış; bu kişiler, hamileler, 12 yaş altı çocuklar, cüzzamlılar, din adamları ve günahsız kabul edilenler.
Â
Birçok Hindu ölmeden önce Varanasi’ye gelip burada ölümü bekliyor. Dünyevi her şeyi bırakıyorlar, sadece karınlarını doyurmak ve yakılacakları zaman ihtiyaçları olacak odun parasını toplamak için dileniyorlar. Bir de Sadhu’lar denen din adamları var. Bu kişiler nehir kenarında çadırlarda yaşıyor ve öldüklerinde yakılmıyor, bedenleri Ganj nehrine öylece bırakılıyor. Sadhu’lar da yine buraya gelen turistlerden dilenerek yaşamlarına devam ettiriyorlar.
Â
Varanasi’de törenler güneş doğarken ve batarken yapılıyor. Güneş batarken yapılan törenin adı ise Aarti Töreni. Tam anlamıyla büyüleyici ve nefes kesici bir olay. Ganj Ana’ya minnetlerini sunmak için herkesin her akşam toplanarak düzenlediği Aarti töreninde iki farklı ayin yapılıyor. Bir bölümde yedi rahip ayin yapıyor. Bu tören oldukça gösterişli ve şaşalı.
Burası nispeten daha zengin kişiler için yapılan törenin yapıldığı yer. Diğer bölümde ise beş rahip daha küçük bir alanda tören yapıyor. Bu diğerine göre daha abartısız. Ama her ikisi de bize çok değişik geldi. Daha önce yaşamadığımız bir deneyim. Herkesin ellerinde çiçeklerden yapılmış mumlar. Herkes dua ediyor mum yakıyor. Törende müzik tüm alanı kaplamış şekilde adeta bir festival havası var. Sanki ölüm töreni değil de yeni doğmuş kişiler için yapılan bir ayin. Zaten onlar da bu şekilde kabul ediyorlar bu olayı. Etkilenmemek mümkün değil, tüylerimiz diken diken oluyor.
Varanasi’de her yıl Mart ayının başlarında Holly Fest adı verilen boya festivali yapılıyor. Festivalin amacı baharın gelişini kutlamak. Turistler de bu festivala katılabiliyor. Varanasi eşi benzeri olmayan bir yer. Sanki dünyadan tamamen kopmuş bambaşka bir yüzyılda yaşıyormuşsunuz hissi veriyor. Gittiğinizde ne demek istediğimi daha iyi anlayacaksınız!
FotoÄŸraflar:Â Serena KARAMIZRAK