Evrim SÜMER
Son Güncelleme:
Hayatı ciddiye almayanların ülkesi
Ben Attila Atasoy’u çocukluğumun şarkıcısı ve eczacı olarak bilirdim. Geçen hafta bir özelliğini daha, hatta belki de uzun süredir çok göz önünde olmamasının sebebini öğrendim: Seyyahlığını. O kadar çok geziyor ki kıskandım! Röportaj için evine gittiğimde bir dünya müzesini andıran fotoğraflarına bakakaldım. Kendini iyi hissetmek için seyahat ediyor, uzaklara giderken kendine yakınlaşıyor.
Zaten sorunlardan kaçmak için değil, üstesinden gelmek için seyyah olmuş. Atasoy, şubat ayında Ekvador, Galapagos Adaları, Kolombiya ve Venezüella’ya gitti. 16 günlük turun beş gününü geçirdiği Venezüella’yı Hürriyet için anlattı.
İlk keşif geziniz hangisiydi?
- 1987 senesinde Singapur Havayolları İstanbul ofisini yeni açmıştı. Yeri de eczanemin hemen yanıydı. Her gün önünden geçe geçe Uzakdoğu turunda buldum kendimi. Singapur, Tayland ve Malezya’ya gittim. Bundan 20 sene sonraki son seyahatim, şubat ayında Ekvador, Galapagos Adaları, Kolombiya ve Venezüella’ya oldu.
Venezüella hakkında ilk izleniminiz?
- Başkent Caracas’ın havaalanı şehir merkezinden iki saat uzaklıkta. Alandan şehre giden yoldaki manzaralar ciddi bir hayal kırıklığı oldu bana. Bakımsız yollar, fakirlik sınırı altında yaşayan insanlar, korkunç trafik, bir türlü bitmeyen viyadük çalışmaları, 1950’lerden kalmış otomobiller... Kendimizi 50 sene geri ışınlanmış zannettik.
Peki şehir?
- Caracas iki dağ arasına kurulmuş, 40 kilometre genişliğinde bir şehir. Nüfusu beş milyon. İspanyol mimarisi modernle karışmış, eski kiliseler ve hükümet binaları dikkati çekiyor. Zenginlerin evleri ve malikaneleri, dikenli ve elektrikli tellerle korunuyor. Onları sokakta görmüyorsunuz hiç. Biraz karmaşık bir şehir ama şunu kesinlikle söyleyebilirim; her köşesinde bu ülkelerin bağımsızlığını kazanmasında önemli bir rol oynayan Simon Bolivar’ın adı, heykelleri ve resimleri, evleri var. O kadar çok Bolivar’dan biraz sıkıldım ama inanılmaz büyük bir kahraman. Ülkenin resmi ismi Bolivar’ın Venezuela Cumhuriyeti.
YAĞMUR ORMANLARI KUPKURU
Bir sürpriz yaşamışsınız değil mi Caracas’ta?
- Şehirdeki Bolivar anıtları arasında dolaşırken bir meydan ismi gördük: Atatürk Meydanı. Meydanda bir de Atatürk’ün heykeli vardı. Tabii hepimiz tek tek fotoğraf çektirdik altında.
Başkentte neleri görmeyi önerirsiniz?
- Simon Bolivar’ın, halk kahramanlarının ve anti-kahramanların lahitlerinin görülebildiği bir kilise var. Güzel, etkileyici bir yapı. Bolivar’ın evine de gittik tabii. Evden çok malikane demem lazım aslında. Taş ve ahşap bir yapı. İçi çok güzel; duvarlarda efsaneler, kahramanlık hikayeleri resmedilmiş. Şehirde gezerken sakın taksiye binmeyin, turistlerden en kısa mesafe için bile 20 dolar alıyorlar. Yürümeyi de önermem, çünkü pek tekin bir şehir değil.
Başkent çok fazla etkilememiş sizi. Peki beğendiğiniz yerler ...
- Güney Venezüella çok güzel. Orada birkaç yere birden gittik. Ulaşım için önce Ciudad Bolivar’a uçtuk, orada kaldık. Sonra bir kara yolculuğu yapıp, son olarak altı kişilik pervaneli uçaklara bindik son durak için. Uçaklarda herkesin cep telefonuyla konuştuğunu ve acil çıkış kapısından rüzgar estiğini söylersem, nasıl tedirgin bir yolculuk yaptığımızı anlayabilirsiniz. Bir yandan da hayret ettim adamlara, hiçbir şeyi takmadıkları gibi hayatı da ciddiye almıyorlar.
Neresiydi bu son durak?
- Vardığımız yer, Canaima Milli Parkı idi. Yağmur ormanlarının içindeki parklardan biri. Yalnız üzücü bir şey var, o da global ısınma: Yağmur ormanlarında uzun zamandır yağmur yağmamış. Kupkuruydu doğa. Park içinde kaldık iki gece. Parkın içinde yerel el işçiliği örnekleri sergilenen güzel bir müze ve mağaza var. Gidenlere tavsiye ederim.
Angel Falls bu bölgede değil mi?
- Evet. Ertesi gün pırpır uçaklarla şelalenin ve bölgenin üzerinde uçtuk. Şelalenin çok yakınına karadan gidilmiyor. Eh gidilmesin de, çünkü yüksekliği 979 metre. İsmini, uçağı arıza yapınca bir tepeye zorunlu iniş yapan Jimmy Angels’dan almış. Altın ararken, Niagara’dan bile 16 defa daha yüksek bir şelale bulmuş adam... Küresel ısınmayı orada bir kere daha gördük; koca şelalenin sadece bir noktasından ip gibi su akıyordu.
Suyu kızıl renkli olan göl neresi?
- Güneyde. İki nehrin oluşturduğu bir göl bu. Nehirlerden birinin suyunda çok fazla demir olduğu için rengi kızıl. Kızıl nehrin şelaleden dökülüşü çok ihtişamlı. Kimya okumuş biri olarak bir de keşfim oldu orada. Göle girdikten sonra yıkanmayanlar sineklerden korundu, tatlı suyla yıkananların sinek ısırıkları 1 YTL büyüklüğündeydi. Kıyısında yerel tarzda yapılmış, çatısı otlarla örtülü oteller var. Mayomu giydiğim gibi göle attım kendimi, şelalenin arkasında da yürüdüm.
Dünyanın en uzun yılanları Venezüella’daymış. Rastladınız mı onlara?
- Ne mutlu bize ki hayır! Gördüğüm yılana benzer tek şey, yağmur ormanlarının üzerinde uçarken aşağıda yılan gibi akan kızıl nehirdi.
Bu ülkeden neler kaldı aklınızda?
- Pırpır uçakları çok severim ben. Onlarla yağmur ormanlarının üstünde uçmak, milli park içindeki demirli suda yüzmek, şelalelerin arkasında yürümek çok hoşuma gitti. Venezüella gerçekten çok önemli doğal zenginliklerle dolu, görmeye değer bir ülke. Caracas’ta uzun kalmanıza gerek yok, hemen güneye gidin.
BURALARI GÖRÜN
Liman, Cartagena’daki kaleler ve anıtlar
Los Katios Milli Parkı
Santa Cruz de Mompox eski şehir merkezi (üstteki fotoğraf)
Tierradentro Arkeoloji Parkı
San Agustin Arkeoloji Müzesi
Malpelo Fauna ve Flora Müzesi
Simon Bolivar’ın yazlık evi
Attila Atasoy, bu ara gezememekten şikayetçi. Çünkü Düş Gezginleri ile birlikte önümüzdeki haftalarda yayınlanacak bir albüm üzerinde çalışıyorlar. İki parçayı dinledim, Laponya’da çektiği klibini izledim. Andropoz şarkısı gündem yaratacak, söylemedi demeyin. Atasoy, Simon Bolivar’ın mezarının da olduğu kilisenin önünde (üstte)
KOLOMBİYA’YA GİDERKEN...
Venezüella’dan sonra Kolombiya’ya gittik. Başkent Bogota çok bakımlı, mağrur duruşlu, düzenli bir şehir. Turistler için sıcak ve düzenli, insanları çok sempatik. Gece yarısından sabah beşe kadar hiç rahatsız olmadan dolaştım sokaklarda. Her yere girdim çıktım. Venezüella’da bunu yapsanız keserler herhalde adamı! Bir de, Bogota’ya uçarken, bavullarımıza uyuşturucu konmasın diye deliler gibi naylona sardılar bagajları. Kolombiya bu konuda mimli ya... Esas Venezüella daha tehlikeli! Kolombiya’da belli ki işin büyük ticareti yürüyor, sokağa inmemiş. Caracas’ta ise her köşede uyuşturucu vardı.
EN SEVDİĞİ 5 YER
Patagonya Kuzey Kutup Dairesi Endonezya Vietnam Kamboçya
seyahatte ne okuyor
Roman ve rehber kitap okuyor. Seyahatlerde beste yapıyor.
ne yiyor, ne içiyor
Yemek seçmiyor, her şeyi deniyor. Sokak satıcıları da buna dahil.
ne giyiyor
Çok rahat ve spor giyiniyor. Şapkasız dolaşmıyor.
neyle seyahat ediyor
Uçakla.
nerede kalıyor
Lüksten hiç hoşlanmıyor, otelde çok az vakit geçiriyor. Merkezi, yürüme mesafesindeki otellerde kalıyor.
kimle seyahat ediyor
Tek başına seyahati seviyor ama 11 yaşındaki kızı Ada ile çıkacağı uzun yolculukların hayalini kuruyor.
çantasının olmazsa olmazı
Fotoğraf makinesi, defter-kalem, şapka.
oradan ne alıyor
Şapka, kep, yerel müzik aleti, etnik objeler.
İlk keşif geziniz hangisiydi?
- 1987 senesinde Singapur Havayolları İstanbul ofisini yeni açmıştı. Yeri de eczanemin hemen yanıydı. Her gün önünden geçe geçe Uzakdoğu turunda buldum kendimi. Singapur, Tayland ve Malezya’ya gittim. Bundan 20 sene sonraki son seyahatim, şubat ayında Ekvador, Galapagos Adaları, Kolombiya ve Venezüella’ya oldu.
Venezüella hakkında ilk izleniminiz?
- Başkent Caracas’ın havaalanı şehir merkezinden iki saat uzaklıkta. Alandan şehre giden yoldaki manzaralar ciddi bir hayal kırıklığı oldu bana. Bakımsız yollar, fakirlik sınırı altında yaşayan insanlar, korkunç trafik, bir türlü bitmeyen viyadük çalışmaları, 1950’lerden kalmış otomobiller... Kendimizi 50 sene geri ışınlanmış zannettik.
Peki şehir?
- Caracas iki dağ arasına kurulmuş, 40 kilometre genişliğinde bir şehir. Nüfusu beş milyon. İspanyol mimarisi modernle karışmış, eski kiliseler ve hükümet binaları dikkati çekiyor. Zenginlerin evleri ve malikaneleri, dikenli ve elektrikli tellerle korunuyor. Onları sokakta görmüyorsunuz hiç. Biraz karmaşık bir şehir ama şunu kesinlikle söyleyebilirim; her köşesinde bu ülkelerin bağımsızlığını kazanmasında önemli bir rol oynayan Simon Bolivar’ın adı, heykelleri ve resimleri, evleri var. O kadar çok Bolivar’dan biraz sıkıldım ama inanılmaz büyük bir kahraman. Ülkenin resmi ismi Bolivar’ın Venezuela Cumhuriyeti.
YAĞMUR ORMANLARI KUPKURU
Bir sürpriz yaşamışsınız değil mi Caracas’ta?
- Şehirdeki Bolivar anıtları arasında dolaşırken bir meydan ismi gördük: Atatürk Meydanı. Meydanda bir de Atatürk’ün heykeli vardı. Tabii hepimiz tek tek fotoğraf çektirdik altında.
Başkentte neleri görmeyi önerirsiniz?
- Simon Bolivar’ın, halk kahramanlarının ve anti-kahramanların lahitlerinin görülebildiği bir kilise var. Güzel, etkileyici bir yapı. Bolivar’ın evine de gittik tabii. Evden çok malikane demem lazım aslında. Taş ve ahşap bir yapı. İçi çok güzel; duvarlarda efsaneler, kahramanlık hikayeleri resmedilmiş. Şehirde gezerken sakın taksiye binmeyin, turistlerden en kısa mesafe için bile 20 dolar alıyorlar. Yürümeyi de önermem, çünkü pek tekin bir şehir değil.
Başkent çok fazla etkilememiş sizi. Peki beğendiğiniz yerler ...
- Güney Venezüella çok güzel. Orada birkaç yere birden gittik. Ulaşım için önce Ciudad Bolivar’a uçtuk, orada kaldık. Sonra bir kara yolculuğu yapıp, son olarak altı kişilik pervaneli uçaklara bindik son durak için. Uçaklarda herkesin cep telefonuyla konuştuğunu ve acil çıkış kapısından rüzgar estiğini söylersem, nasıl tedirgin bir yolculuk yaptığımızı anlayabilirsiniz. Bir yandan da hayret ettim adamlara, hiçbir şeyi takmadıkları gibi hayatı da ciddiye almıyorlar.
Neresiydi bu son durak?
- Vardığımız yer, Canaima Milli Parkı idi. Yağmur ormanlarının içindeki parklardan biri. Yalnız üzücü bir şey var, o da global ısınma: Yağmur ormanlarında uzun zamandır yağmur yağmamış. Kupkuruydu doğa. Park içinde kaldık iki gece. Parkın içinde yerel el işçiliği örnekleri sergilenen güzel bir müze ve mağaza var. Gidenlere tavsiye ederim.
Angel Falls bu bölgede değil mi?
- Evet. Ertesi gün pırpır uçaklarla şelalenin ve bölgenin üzerinde uçtuk. Şelalenin çok yakınına karadan gidilmiyor. Eh gidilmesin de, çünkü yüksekliği 979 metre. İsmini, uçağı arıza yapınca bir tepeye zorunlu iniş yapan Jimmy Angels’dan almış. Altın ararken, Niagara’dan bile 16 defa daha yüksek bir şelale bulmuş adam... Küresel ısınmayı orada bir kere daha gördük; koca şelalenin sadece bir noktasından ip gibi su akıyordu.
Suyu kızıl renkli olan göl neresi?
- Güneyde. İki nehrin oluşturduğu bir göl bu. Nehirlerden birinin suyunda çok fazla demir olduğu için rengi kızıl. Kızıl nehrin şelaleden dökülüşü çok ihtişamlı. Kimya okumuş biri olarak bir de keşfim oldu orada. Göle girdikten sonra yıkanmayanlar sineklerden korundu, tatlı suyla yıkananların sinek ısırıkları 1 YTL büyüklüğündeydi. Kıyısında yerel tarzda yapılmış, çatısı otlarla örtülü oteller var. Mayomu giydiğim gibi göle attım kendimi, şelalenin arkasında da yürüdüm.
Dünyanın en uzun yılanları Venezüella’daymış. Rastladınız mı onlara?
- Ne mutlu bize ki hayır! Gördüğüm yılana benzer tek şey, yağmur ormanlarının üzerinde uçarken aşağıda yılan gibi akan kızıl nehirdi.
Bu ülkeden neler kaldı aklınızda?
- Pırpır uçakları çok severim ben. Onlarla yağmur ormanlarının üstünde uçmak, milli park içindeki demirli suda yüzmek, şelalelerin arkasında yürümek çok hoşuma gitti. Venezüella gerçekten çok önemli doğal zenginliklerle dolu, görmeye değer bir ülke. Caracas’ta uzun kalmanıza gerek yok, hemen güneye gidin.
BURALARI GÖRÜN
Liman, Cartagena’daki kaleler ve anıtlar
Los Katios Milli Parkı
Santa Cruz de Mompox eski şehir merkezi (üstteki fotoğraf)
Tierradentro Arkeoloji Parkı
San Agustin Arkeoloji Müzesi
Malpelo Fauna ve Flora Müzesi
Simon Bolivar’ın yazlık evi
Attila Atasoy, bu ara gezememekten şikayetçi. Çünkü Düş Gezginleri ile birlikte önümüzdeki haftalarda yayınlanacak bir albüm üzerinde çalışıyorlar. İki parçayı dinledim, Laponya’da çektiği klibini izledim. Andropoz şarkısı gündem yaratacak, söylemedi demeyin. Atasoy, Simon Bolivar’ın mezarının da olduğu kilisenin önünde (üstte)
KOLOMBİYA’YA GİDERKEN...
Venezüella’dan sonra Kolombiya’ya gittik. Başkent Bogota çok bakımlı, mağrur duruşlu, düzenli bir şehir. Turistler için sıcak ve düzenli, insanları çok sempatik. Gece yarısından sabah beşe kadar hiç rahatsız olmadan dolaştım sokaklarda. Her yere girdim çıktım. Venezüella’da bunu yapsanız keserler herhalde adamı! Bir de, Bogota’ya uçarken, bavullarımıza uyuşturucu konmasın diye deliler gibi naylona sardılar bagajları. Kolombiya bu konuda mimli ya... Esas Venezüella daha tehlikeli! Kolombiya’da belli ki işin büyük ticareti yürüyor, sokağa inmemiş. Caracas’ta ise her köşede uyuşturucu vardı.
EN SEVDİĞİ 5 YER
Patagonya Kuzey Kutup Dairesi Endonezya Vietnam Kamboçya
seyahatte ne okuyor
Roman ve rehber kitap okuyor. Seyahatlerde beste yapıyor.
ne yiyor, ne içiyor
Yemek seçmiyor, her şeyi deniyor. Sokak satıcıları da buna dahil.
ne giyiyor
Çok rahat ve spor giyiniyor. Şapkasız dolaşmıyor.
neyle seyahat ediyor
Uçakla.
nerede kalıyor
Lüksten hiç hoşlanmıyor, otelde çok az vakit geçiriyor. Merkezi, yürüme mesafesindeki otellerde kalıyor.
kimle seyahat ediyor
Tek başına seyahati seviyor ama 11 yaşındaki kızı Ada ile çıkacağı uzun yolculukların hayalini kuruyor.
çantasının olmazsa olmazı
Fotoğraf makinesi, defter-kalem, şapka.
oradan ne alıyor
Şapka, kep, yerel müzik aleti, etnik objeler.