Paylaş
Büyük Orta Doğu Projesi ile başlayan süreçte Suriye de karıştı.
Esad rejimi daha da sertleşti.
Derken, son birkaç gün içinde bilinen gelişmeler yaşandı ve Baas rejimi çöktü.
Şu anda muhaliflerin zafer sarhoşluğu yaşanıyor.
Unutulmasın burası Orta Doğu.
Hiç kimse ummasın ki taraflar geniş tabanlı bir yönetim modeli oluşturarak, ülkeye demokrasi getirecekler.
Çok muhtemel yakında kanlı çatışmalar başlar.
Halen bu ülkede yönetim iddiası taşıyan ve güvence arayan gruplar kısaca şöyle;
PYD-YPG, HTŞ, SMO, Dürziler, aşiretler, silahlı gruplar, Esad rejim unsurları, Hristiyanlar, Nusayriler.
Bunlara ilaveten; ABD, İngiltere, Rusya, İsrail, geri plana atılmışsa da İran ve tabii ki Türkiye, her daim müdahildir.
Bu tablodan nasıl bir uzlaşı çıkabilecek?
Ayrıca başta Irak ve Lübnan olmak üzere, komşu ülkelerle iç içe geçmiş ve geniş paydalı çözüm bekleyen pek çok sorun söz konusu.
Taliban da başlangıçta Afganistan’da güller dağıtılıyordu.
Hep denir ki “Orta Doğu coğrafyasına huzur haramdır. Atatürk de bu esas üzerine bir dış politika inşa etmiştir.”
Bu gelişmeler Türkiye'yi 3 yönü itibariyle yakından ilgilendiriyor.
Birincisi, Suriye ve Irak'ta yaşayan Kürtlerin, birleşik bir devlet oluşturma durumunda, kendi toprak bütünlüğümüze yönelik oluşturacağı tehditler.
Devlet Bahçeli'nin Abdullah Öcalan çıkışı şimdi sanki daha bir anlam kazanıyor.
Olası bir Kürt devletiyle geçmişe dair beyaz bir sahife açılarak, belki de federatif bir ilişki oluşturularak, kazan-kazan ekseninde, gerçekçi bir devlet politikası tutumu oluşturmayı mı kastediyordu?
Diğer bir Türkiye’yi ilgilendiren husus, Sünni Suriyelilerin ki sayıları 3 milyon kişi civarındadır, ülkelerine dönüş programının sağlıklı bir şekilde yönetilmesi.
Bu konu muhtemelen kapsamlı ve hızlı bir geri dönüşün ülkemize ekonomik yönden zarar verebileceği göz önüne alınarak planlanıyordur.
Bir üçüncü unsur, Suriye'nin Hatay iline yönelik tarihsel ilgisi.
Bu konu ile ilgili olarak da şimdiden tanklarımız sınıra yığınak yapmaya başladılar.
Neyse, görülüyor ki istikrarsız bir Suriye tüm bölgenin dengelerini yerinden oynatabilecek potansiyele sahip.
Baas rejimi Şii tabanlı, seküler bir yapıydı.
Belki de bu yüzden CHP, Beşar Esad’ın iktidarının sürmesine daha toleranslı yaklaşıyordu.
Hani, fıkradaki gibi “Bir ayı tarafından kaçırılan kadını uzun yıllar sonra mağara esaretinden kurtarıp, ayıyı öldüren avcılara göz yaşı dökerek, ayıydı, uyuydu ama kocaydı” dertlenmesinde olduğu gibi karanlık Baas rejimi, umarız gelecekte aranmaz.
Paylaş