GeriSeyahat Hayallerle düşler arasında, yeşil trenin peşi sıra
MENÜ
  • Yazdır
  • A
    Yazı Tipi
  • Hürriyet Twitter
    • Yazdır
    • A
      Yazı Tipi
Hayallerle düşler arasında, yeşil trenin peşi sıra

Hayallerle düşler arasında, yeşil trenin peşi sıra

Flam Treni, Norveç’te Myrdal-Flam kentleri arasında çalışıyor. Bu demiryolu Lonely Planet ile National Geographic tarafından dünyanın en güzel trenle geçilen güzergâhları arasında gösteriliyor. Maceraya başlamak için Bergen’e gidiyor ve o meşhur yeşil trene biniyoruz. Yol boyunca bize muhteşem bir manzara eşlik ediyor.

Önce hayalini kurdum; yeşil trenin peşine düşecek, dünyanın en güzel yolculuklarından birini yapacaktım. Sonra ilk adımı attım ve Norveç’in dünya güzeli şehri Bergen’e doğru yola çıktım. Vardığımda büyük bir heyecanla soluğu istasyonda aldım.

Hayallerle düşler arasında, yeşil trenin peşi sıra

Flam Demiryolu dünyanın en dik demiryolu hattı olma rekorunu elinde tutuyor. Öyle ki 867 metre rakımdaki Myrdal’dan deniz seviyesinden 2 metre yükseklikteki Flam’a yapılıyor bu yolculuk. Norveç’in eşsiz doğasını anlatmaya sözler yetersiz kalır. Flam Treni, Norveç’in çoğunu sadece trenle keşfedebileceğiniz manzaralarını görmenize olanak sağlıyor. Flam demiryolu fikri ilk 1871’de ortaya çıkmış. 1924’te çalışmalar başlamış, 1940’ta tamamlanmış. Yapımı 16 yıl sürmüş. Yolda gördüğümüz dağların yamaçlarına oyularak yapılan tüneller, neden uzun sürdüğünü kanıtlar gibi.
Hayallerle düşler arasında, yeşil trenin peşi sıra

Fiyortların eteğindeki Flam küçücük bir kasaba. ‘Fiyortların Kralı’ olarak bilinen Sogne Fiyordu (Sognefjord) bu sakin kasabada görülmeye değer güzelliklerden.

Doğanın tam kalbinde

Flam Treni için öncelikle biniş istasyonun olduğu Myrdal’a ulaşmak gerekiyor. Bergen ya da Oslo’dan Myrdal’a trenle gitmek en iyi seçenek. Bergen’den fiyort turu yapan gemilerle Flam’e gidip oradan da Flam Tren yolculuğunu yapabilirsiniz. Önerim Bergen’den Myrdal’a ulaşıp oradan binmek. Biz öyle yaptık. Hafif yağmurlu bir Bergen sabahında istasyona gidip somonlu sandviçlerle kahvaltımızı ettik. Sonra Myrdal trenine atladık. Yolculuk yaklaşık 2.5 saat sürdü. Norveç’in olağanüstü doğasını izlemekten zamanın nasıl geçtiğini anlamadık.

Hayallerle düşler arasında, yeşil trenin peşi sıra

Myrdal’da fonda ahşap kırmızı evlerle tren rayları harika bir manzara sunuyor. Kendinizi doğanın kalbinde, hiçliğin ortasında hissediyorsunuz.

Myrdal’a vardığımızda doğanın kalbinde ama hiçliğin ortasında hissettim. İstasyon yerleşim olmayan bir yerdeydi. Çevresinde gördüklerim sarı, yeşil ve kırmızıya boyanmış birkaç ahşap evden ibaretti. Fonda bu ahşap evlerle tren rayları harika bir manzara sunuyor. Bu güzelliğe yağmur da eklenince Flam Treni’ni beklediğimiz yaklaşık bir saat boyunca doyumsuz bir sonbahar keyfi yaşadık. Bir saat sonra istasyondaki diğer tüm insanlar gibi benim de heyecanla beklediğim an geldi. Meşhur nostaljik yeşil Flam Treni istasyona yaklaşmıştı. Hepimizde heyecan doruktaydı. Trene bir an evvel binmenin telaşı içine girdik. Sonra binince de hangi tarafa oturacağımızı şaşırdık. “Manzara sağdan mı soldan mı daha güzel görüyor” derken sol taraftaki koltuğa oturduk. Yerimiz tam isabetli oldu. Manzara sol taraftan daha güzel görünüyormuş. Fakat aslında ne tarafta oturduğunuzun çok önemi yok. Kimse yerinde durmuyor. Tüm yolu neredeyse ayakta, bir o taraftan, bir bu taraftan, biraz da trenin kapısından görünen nefes kesici manzaraları izlemenin şaşkınlığı içinde geçiriyorsunuz.

Myrdal-Flam arasında çalışan demiryolu 20 kilometre uzunluğunda ve bu efsanevi yolculuk yaklaşık bir saat sürüyor. Tren içindeki ekranlarda, geziyle ilgili bilgi akıyor. Fotoğraflayabileceğiniz manzaralar için uyarı anonsları yapılıyor. Yol boyunca dumanlı dağlar, çiftlikler, şelaleler, akarsular, dağların eteklerindeki kırmızı evlerin muhteşem manzaraları çıkıyor karşımıza. Hayalle gerçeklik arasında gidip geldiğim yolculuk boyunca tüm bu manzaraları bir film şeridi gibi izledim. Yemyeşil doğanın içinde metrelerce yükseklikten akan nehirlerin tadını çıkara çıkara... Dağların eteklerinde dolaşan trenle normalde erişemeyeceğim doğal güzelliklere tanık oldum.

Hayallerle düşler arasında, yeşil trenin peşi sıra

Yol boyunca irili ufaklı 20 tünelden geçiliyor. Bunların çoğu el işçiliğiyle yapılmış. Tüneller, Norveç’in mühendislik harikaları arasında sayılıyor. Tren yolda Kjosfossen Şelalesi’nde 10 dakikalık bir mola veriyor. 225 metre yükseklikten dökülen şelalenin manzarası bu mevsimde çok coşkulu olmasa da inanılmaz güzel...
Hayallerle düşler arasında, yeşil trenin peşi sıra

Kjosfossen Şelalesi

Tren, Flam İstasyonu’na ulaştığında bu yolculuğu bir daha yapma isteği uyandı içimde. Bergen’de tanıştığımız bir gezgin, bir de bisikletle aynı rotayı görmemizi önermişti. Yol boyunca yanlarından geçtiğimiz bisikletlileri görünce nedenini anladım. İstediğiniz yerde durma özgürlüğüyle doğanın tadını çıkarmanın en güzel yolu bu. Güzergâh yokuş aşağı olduğu için bisiklet yolu çok zorlu görünmedi gözüme. Myrdal’da katılabileceğiniz bisiklet turları da var üstelik.

Flam’dan sonraki rotamız Oslo’ydu. Flam’a vardığımızda tren yolculuğunun sevinci ve sarhoşluğuyla rahat hareket edip henüz tren bileti almamıştık. Göl kenarında sisli dağ manzarasına karşı bir şeyler yiyip istasyona döndüğümüzde son trenin çoktan kalktığını öğrenmemiz geç olmadı. Otostopla şansımızı denesek mi diye düşünürken akşam Oslo’ya aktarmalı otobüs olduğunu öğrendik. Neredeyse treni kaçırdığımıza sevinerek Flam’da olmanın tadını biraz daha çıkarmayı ihmal etmedik tabii.

Fiyortların eteğindeki Flam küçücük bir kasaba. Alışveriş yapabileceğiniz dükkânlar, kafe ve restoranlar var. Konaklamak için küçük oteller ve kamp alanlarını da görebilirsiniz. Nehir kenarındaki karavan kampı öyle güzel görünüyordu ki aklım kalmadı değil. Flamsbana Müzesi’ni ziyaret edebilirsiniz. Müzede Myrdal-Flam demiryolu inşaatında kullanılan ekipman, eski zamanlardan kalma lokomotifler ve tren motorları sergileniyor.

Hayallerle düşler arasında, yeşil trenin peşi sıra

Laerdal Tüneli

Dünyanın en uzun tüneli

Flam’den Oslo için aktarma yapacağımız Laerdal’a otobüsle giderken bir tünele girdik. Bir süre sonra tünelin sonu gelmeyince “Neredeyiz biz” diye bir bakma gereği duyduk. Meğer burası dünyanın en uzun karayolu tüneliymiş. Laerdal Tüneli olarak biliniyor. Uzunluğu da tamı tamına 24.5 kilometre. 1.000 metre yüksekliğindeki dağın içinden geçiyor. Kendinizi dev bir mağarada gibi hissediyorsunuz. Bu bilgileri öğrenince beni biraz kapalı alanda kalma sıkıntısı bastı ama tünelin içi çok ferahtı. Havalandırma sistemi sürücü ve yolcuların kendilerini dışarıda hissedecekleri şekilde yapılmış. Her 6 kilometrede bir karşınıza dinlenme alanları çıkıyor. Tünel, sürücülerin dikkatini dağıtmak için özel bir ışıklandırma sistemiyle aydınlatılıyor. Laerdal Tüneli’nden geçmek yolculuğumuzun bonusu oldu.

Hayallerle düşler arasında, yeşil trenin peşi sıra

Bu macera kaça patladı?

Bergen-Myrdal arası tren biletine 358 Norveç kronu (1 NOK yaklaşık 1.83 lira) yani 655 lira ödedik. Myrdal-Flam yolculuğuysa 450 NOK (822 lira). Myrdal-Flam-Myrdal gidiş-dönüş şeklinde alırsanız 650 NOK (1.190 lira). Fiyatlar mevsime göre değişiyor. Flam biletini önceden almanıza gerek yok, trendeyken alabiliyorsunuz. Giderken elimde olsun derseniz ACP Rail internet sayfasından veya Norveç Demiryolları’nın işlettiği NSB firmasının sitesinden bulabilirsiniz. Ancak internetten baktığımızda fiyatlar bizim verdiğimiz rakamların üzerinde görünüyordu, aklınızda olsun. Saatlerini ve ücreti norwaysbest.com sayfasından görebilirsiniz. 

False