GeriSeyahat Güney Afrikalı Türkler
MENÜ
  • Yazdır
  • A
    Yazı Tipi
  • Hürriyet Twitter
    • Yazdır
    • A
      Yazı Tipi
Güney Afrikalı Türkler

Güney Afrikalı Türkler


Simten DANIŞMAN

Kısa bir süre önce bir grup gazeteci dünyanın bir ucuna birkaç günlüğüne yol aldılar. Bunun için 12 saat uçtular, Ekvator’u geçtiler, mevsim değişikliklerini olağan kabul ederek ‘‘hedefe’’ ulaştılar. Amaçları bilinmeyen bir üçüncü dünya savaşını izlemek değildi. Onların esas görevi ‘‘Türklerin 1. Safari Çıkarması’’na tanıklık etmekti...

Bayi toplantıları niye, neden ve nerede yapılır? Bu konuyu araştırmak üzere söz konusu gazeteci grubuyla beraber Güney Afrika Cumhuriyeti'ne gittim. Yol çok uzun, zaman kısıtlıydı. Tek avantajım Güney Afrika olayına daha önceden tanık olmuş olmamdı. Ama bu tanıklık bir işe yaramadı.

İkinci kez tatil ve kumarhane cenneti olarak bilinen Sun City'yi, Ümit Burnu'nu ve en önemlisi Safari ‘‘olayını’’ yeniden keşfetmem gerekti... Ama bu kez yalnız değildim. 500 kişilik bir kafile vardı!

Tabii ki aslında kimin kafile, kimin esas yolcu olduğu konusu ayrı bir mevzu: Polisan firması bayileri için bir seyahat düzenlemişti. Ve Türkiye'nin çeşitli yerlerinden yola çıkan bayiler Güney Afrika'da biraraya gelmişlerdi.

Kimisi böyle seyahatlere alışkın, kılık kıyafeti hava ve Güney Afrika atmosferine uygun hazırlamış, kimi İstanbul'u keşfetmeden Ekvator'un öteki yakasında kendini toplantı sayesinde birdenbire bulmuştu!

Bayi toplantılarının nasıl, neden ve hangi sebeple gerçekleştiğini bilmeyen biri olarak tabii ki bu durum bende şaşkınlık yarattı. Ama öğrendim; meğerse her sektörde bu bayi toplantıları ‘‘yoğun’’ olarak yapılırmış: İstanbul ve Antalya esas merkezler oluyor. Büyük firmalar ise yurtdışına açılıyor, hatta bu gezileri geleneksel hale getiriyor. Mesela Polisan bayileri daha önceki senelerde Orlando ve New York'u aynı anda keşfetmişler; gelecek yıl ise rotaları Rio olacakmış...

Keşfetme haline gelince... Birbirinden farklı şehirlerde yaşayan, bambaşka aile yapıları, sosyal statüleri olan 500 Türk, Güney Afrika'ya çok kolay uyum sağladılar. Sun City olarak bilinen tatil cennetinin keyfini çıkartırken, açıkçası Türkler’in kumar merakına pek yenik düştüklerini söyleyemem. Otelin yerine yerleştirilmiş kollu makinaların başına uğrayanların sayısı oldukça azdı. Masa başında rulet oynayanlar ise birkaç kişiden fazla değildi. Onlar daha çok bu tatil cennetinde yer alan gece kulübüne Türkçe müzikle giriş yapmayı tercih ettiler. Sabahın ikisinde Güney Afrika'nın en havalı tatil cennetinde Hakan Peker'in ‘‘Karam’’ şarkısı bangır bangır çalıyordu...

Bunun ötesinde söz konusu Türk kafilesinin en büyük keşfi tabii ki Mabula oldu. Mabula, safarilerin gerçekleştiği muhteşem bir mekandı. 15 kişiyi alan üstü açık 40 kadar jeep aslanların arasına doğru yol alınca Türklerin toplu halde gittikleri ilk safari çıkarması da gerçekleşmiş oldu. Bayiler ve gazetecileri birbirinden ayırmadan söyleyebilirim ki, herkes için muhteşem bir deneyim gerçekleşti: Aslan iki metre yakınımıza kadar geldi, bol bol gergedan ve bufalo gördük, yaz yağmuru altında ıslandık. Hatta çoğumuzun ilk defa gördüğü bir sahneyle bile karşı karşıya kaldık: Ben bugüne kadar İkitelli civarlarında ‘‘çeyrek’’ gökkuşağı görmüştüm; ancak tam bir gökkuşağına gözlerim ilk kez tanık oldu...

Bu tanıklıktan sonra gezi sona erdi. Seyahatten döndüğümde masamda Vaillant firmasının bayileriyle gerçekleştirdiği gezisinin bültenini buldum. Anladığım kadarıyla ısıtma sektöründe faaliyet gösteren bayiler de Endonezya başta olmak üzere Singapur, Vietnam ve Kamboçya gibi egzotik yerleri keşfetmişler. Ama... Onlar 15 kişiymiş. Yani bence Türkler’in çıkarması egzotik topraklara tam anlamıyla ulaşamamış!

False