GeriSeyahat Gri papağanların zümrüt yeşili adası
MENÜ
  • Yazdır
  • A
    Yazı Tipi
  • Hürriyet Twitter
    • Yazdır
    • A
      Yazı Tipi
Gri papağanların zümrüt yeşili adası

Gri papağanların zümrüt yeşili adası

Afrika’nın batı sahillerinde, Gabon‘un 220 kilometre açığındaki Sao Tome ve Principe Adaları tropik bir cennet. Türkiye Gezginler Derneği’nden Selman Arınç gitti, izlenimlerini yazdı.

1975’te Portekiz’den bağımsızlığını elde eden adalar yeryüzünün en bakir, nefes kesen nadir köşelerinden. Tropik ormanları, köpüklü şelaleleriyle fotoğraf cenneti. Ülke, palmiye ağaçlarının çevrelediği, altın ve beyaz renkli kumsallarla kaplı. Plajları sakin. Yemyeşil yağmur ormanlarında çok sayıda endemik tür yaşıyor. Henüz kitle turizmi rotalarına girmeyen bu volkanik adalar topluluğu Atlantik Okyanusu’na açılan Gine Körfezi’nde. Adalardan en büyüğü 1001 kilometrekarelik Sao Tome. Başkentin bulunduğu adada 180 bin kişi, yani ülke nüfusunun yüzde 90’ı yaşıyor. Otonom Principe Adası ise yaklaşık 150 kilometre uzakta. Dünyanın en küçük başkenti San Antonio da burada. Ada devletinin sınırları içinde iki büyük adanın yanı sıra volkanik aktivitenin durduğu pek çok adacık bulunuyor: Rolas, Cabras, Joquei Kemiği, Gabado, São Miguel, Santana, Quixiba, Coco, Pedras Tinhosas, Sete Pedras, Pedra of Gale, Bombom ve Mosteiros...

ŞEKER MERKEZİYDİ ŞİMDİ ÇİKOLATASI ÜNLÜ

Adalara ilk ayak basan Batılılar 1470’de, Kral Beşinci Afonso döneminde Portekizliler. Pero Escobar ve Joao de Santarem yönetimindeki denizciler 21 Aralık’ta vardıkları adaya, o günün Aziz Tomas Bayramı olması nedeniyle Sao Tome (Aziz Tomas) adını vermiş.
Büyük bir olasılıkla adalarda o zamana kadar kimse yaşamıyormuş. Önceleri mahkumlar, sürgüne gönderilen Yahudiler yerleşmiş. Sonra Portekizli sömürgecilerin, köle tüccarlarının üssü olmuş. Tarlalarında çalıştırılmak üzere Mozambik, Angola ve Yeşil Burun Adaları’ndan köleler getirilmiş. 16’ncı yüzyıldan itibaren şeker kamışı sayesinde dünyaya açılmış. Dev tarlalarıyla (Rocas) 20’nci Yüzyıl’ın başında dünyanın en büyük kakao üreticilerinden biri haline gelmiş. Bir zamanlar, “Dünyanın Orta Adaları“ ve “Çikolata Adaları“ diye de adlandırılan bu adalar, yeryüzünde Portekizce konuşan en küçük ülke. Aynı zamanda, Seyşellerden sonra Afrika’nın ikinci küçük ada ülkesi.

/images/100/0x0/55ea8651f018fbb8f885a1d8

ANGOLA’DAN UÇAKLA BİR SAAT SÜRÜYOR

Sao Tome ve Principe’e, Türk vatandaşları vizeyle girebiliyor. Ulaşım, Avrupa ve Afrika’dan havayoluyla sağlanıyor. Ben vizemi Angola’nın başkenti Luanda’dan aldım. Taag Havayolları’yla bir saati aşan uçuştan sonra, Sao Tome Havalimanı’na indim. İlk dikkatimi çeken ada halkının Afrika ve güçlü bir Portekiz kültürünün çekici karışımını yansıtmasıydı. Sıcakkanlı, güler yüzlü, sempatiktiler. Turistlere yardımcı olmaya çabalıyorlardı. Taksimetre kullanmayan sarı renkli taksilerden birine yöneldim. 5 kilometre uzaklıktaki kent merkezine gitmek için 15 Euro istedi. Sıkı bir pazarlıkla 8 Euro’da karar kıldık.
Kente doğru ilerlerken, yol üstünde Portekiz Pestana oteller zincirine ait, deniz manzaralı, 4 yıldızlı Miramar Oteli’ni gördüm. Oda fiyatlarının 100 Euro’dan başladığını öğrenince yola devam ettim. Merkezde, Başkanlık Sarayı ile katedralin karşısında Avenida Independencia üzerinde, Avenida Oteli’ne yerleştim. Bahçe içerisindeki çivit mavi boyalı, havuzlu, küçük, temiz ve şirin 18 odalı otelde kahvaltı dahil gecelik fiyat 40 Euro’ydu.

YUNUSLARLA YÜZÜN BALİNALARI İZLEYİN

Afrika’nın en güvenli ülkesi Sao Tome, aynı zamanda kıtanın en sessiz başkenti. Portekiz sömürge mimarisi hakim. Boyaları yer yer dökülmüş karakteristik evlerle dolu dolambaçlı dar sokaklarda, her zaman yalnız yürüyebilirsiniz. Karşılaştığınız kişilerin fotoğrafını çekmeden izin istemenizde yarar var. Başkanlık sarayı ile resmi binalar, limanlar ve havalimanı çevresinde fotoğraf çekmek kesinlikle yasak. Aydınlatmanın düşük seviyelerde olduğu gece saatlerinde ise yanınızda bir el feneri bulundurmanızın gerçekten çok yararlı.
Ekvator’a çok yakın olan adalarda yıllık ortalama deniz suyu sıcaklığı 28 derece. Suyun berraklığı 10 metre derinliğe kadar rahat görüş sağlıyor. Yunuslar ve çeşitli renkli balıklarla yüzüyorsunuz. Zıpkınla avlanmak serbest. Ağustostan kasıma balinalar çiftleşmek için kıyıya yaklaşıyor. Bazı bölgelerde yılın her mevsimi yeşil renkli büyük deniz kaplumbağaları görülüyor.
1575’de Portekizlilerin inşa ettiği Sao Sebastio Kalesi, Sao Tome’de görülmesi gereken yerlerin başında gelmekte. 16’ıncı yüzyıl Portekiz sömürge kalelerini günümüze taşıyan gerçek ve ilginç bir örnek. 2006’da restorasyon geçirmiş, artık ulusal müze. Ülke tarihini yansıtan kronolojik sürecin tüm ayrıntıları ile kölelik dönemi yaşamına ait, kakao ve kahve tarlalarını gösteren eski fotoğrafları görebiliyorsunuz. Sergilenen objelerin en tuhafı ise içi kadife kaplı sandık. Bir zamanların kakao kralına ait kafatası ve kemikler var içinde. Çatı katına çıktığınızda ufuk çizgisine kadar alabildiğine uzanan muhteşem bir okyanus manzarası sizi bekliyor. Kalenin yaşlı ve yorgun deniz feneri ise bugün hâlâ denizcilere rehberlik ediyor.

GRİ PAPAĞAN ÇOK KONUŞKAN, YETENEKLİ

Sao Tome’nin en yüksek tepesi Obo Milli Parkı’nda. Pico 2 bin 24 metre yüksekliğinde. Adanın merkezindeki parkın batısındaki orman yolundan tepeye çıktığınızda Afrika’nın bozulmamış en eski ormanlarının büyüleyici manzarasıyla karşılaşıyorsunuz. 120 endemik bitki türü olduğu bilinen adalarda, kırmızı-yeşil Çin gülü, orkideler ve dev begonyalar en beğenilen bitkiler. Hindistan cevizi ve baobab ağaçları, palmiyeler de görülmeye değer.
Yöreye özgü, 30’a yakın endemik kuş türü arasında en meşhur olan gri papağan. Parlak kırmızı renkli kısa kuyruklarının dışında geri kalan tüm bedenleri gri. 70 yaşına kadar yaşıyor. Çok konuşkan. Duyduğu sesleri gerçeğe çok yakın olarak taklit ediyor. Meyve, fasulye ve fıstıkla besleniyor. Ülke dışına çıkarılmaları yasak. Tüm gümrüklerde yolcular sıkı kontrolden geçiriliyor. Sao Tome’deki sıkı korunan alanlardan biri de güney kıyısındaki ünlü Jale Plajı. Dev deniz kaplumbağalarının yumurta bıraktıkları alan ilgililerin gözetiminde. Meraklı bazı gezginler, kumsaldaki aydınlatma kullanılmayan ahşap kulübelerde sabahlayıp, yumurtlamayı izliyor.                 

MÜZİK VE DANS GENLERİNE İŞLENMİŞ

Müzik, dans halkın doğal yeteneği. Bu tutkuyu sadece gece kulüplerinde değil, yaşamın hemen her alanında görmek olası. Köylerde yerel ritüelleri büyük heyecanla izledik. Bir gece başkentin 1576’da inşa edilen beyaz boyalı, çift kuleli Katolik Kilisesi’ne gittik. Başta papaz olmak üzere katedraldeki kadın ve erkek  herkes, dans eşliğinde, tek yürek halinde ilahi söylüyordu. Kıvrak danslarına biz de katıldık.
Kent pazarı günün her saati kalabalık ve sanat eseri dolu: Portekiz heykelleri, resim, ahşap oyma kutu, kase, maskeler, rengarenk kolye ve bilezikler, kemikten oyuncaklar, Hint cevizinden buz kovaları... Bu pazardan Sao Tome’nin ünlü kahvesi, Gravana romu, meyve likörleri, gurmelere bakılırsa dünyanın en iyi çikolatası, tarçın ve vanilya da almak mümkün.

YOLA ÇIKMADAN ÖNLEM ALIN

¬ Çoğu otel, restoran, taksi yerel para birimi dobra’yı (STD) tercih etmekte. 1 dolar yaklaşık 20 Dobra. Kredi kartları yalnızca büyük otel ve restoranlarda geçerli. Kentte, ATM yok. Yanınıza yeterli miktarda ufak kupürlü dolar veya Euro alın. Banka ve döviz bürolarında rahatlıkla para değiştiriliyor.
¬ Günlük 50 Euro’ya cip kiralayarak karadan ya da yelkenli ve sürat teknesiyle denizden adaları keşfetmek mümkün.
¬ Sao Tome ile Principe adaları arasında feribot var. Seferler düzensiz olduğu için denizi 30 dakikada aşan küçük uçaklar tercih ediliyor.
¬ Adalarda, Afrika’daki gibi yırtıcı hayvanlar, zehirli sürüngenler yok.
¬ Sao Tome’deki malarya riski nedeniyle humma aşısı zorunluluğu var. Sınırda aşı kağıdı kontrol ediliyor. Bölgeye giderken yanınızda sivrisinek kovucu götürmek, gece uyurken cibinlik kullanmak bir önlem olabilir. Bunun yanında, tetanoz, çocuk felci, tifo ve hepatit A’ya karşı aşılanmak sağlık açısından gerekli.
¬ Ekvator’a 90 derece olan ülkede güneş ışınlarına karşı koruyucu malzemelerin yanınızda bulunması da önemli. Kentte, musluk suyu içilmiyor. Kapalı şişe sularını tercih edin.

Egzotik meyve ve deniz ürünü çok bol

Adaları çevreleyen sularda ton balığı, barracuda, kılıç balığı, uçan balık, çipura, orfoz, lezzetli levrek balıkları, ahtapot ve karidesin yanında, sahil boyunca da deniz salyangozları oldukça yaygın. Yerel balıkçılar okyanusta avladıkları balıkları her akşamüstü plajdaki balık pazarında satıyor. Egzotik yerel meyvelerden papaya, mango,ananas ve muz bol miktarda bulunmakta. Adalara özgü yöresel tadlar arasında meşhur olan ve yerli halk tarafından büyük ölçüde tüketilen “Calulu“ adlı yemek, tütsülenmiş füme balıklarla karides, kabak, patlıcan, bamya ve tatlı patatesle birlikte acı biberlerin ilave edildiği bir kap içerisinde kaynatılıp daha sonra yumuşayıncaya kadar kısık ateşte pişirildikten sonra palmiye yağı katılarak servis ediliyor. Kahvaltı olarak da yenilen “Cachupa,” fasulye, balık ve mısır unuyla güveçte pişirilmekte. “Muzengue“ soğan, baharat ve kabuklu deniz ürünleri palmiye yağıyla pişiriliyor. Yemekle birlikte, Portekiz ve Maderia şarapları içiliyor. Yerel bira Creolla ve Rosema’da popüler.

False