Göle işemek...

TUZ Gölü, doğanın Anadolu'ya taktığı kristal bir kolye gibi, göğsünün tam ortasında pırıldar.Mevsimler değiştikçe, Tuz Gölü'nün rengi değişir.Kışın turkuvaz, baharda mavi, yazın beyaz.Bu gölün içine etmek için siz kalkın tam 185 kilometre uzunluğunda kanal açın.Yani göl yanlarında değil, uzakta.Uzakta olduğu için içine edemiyorlar.Ne yaptılar?..185 kilometrelik bir kanal açıp, Konya'nın kanalizasyonunu göle ulaştırdılar.Kanalı açan DSİ.Hani halkımız denize girince çişini yapar... Ya da önünden dere mere geçiyorsa pisliğini içine atar...Ama bu göl uzakta.Arada 185 kilometre var.Ne yapsınlar?..185 kilometre kanal açıyorlar, yüz milyarlarca lira para harcıyorlar, uğraşıyorlar, didiniyorlar, büyük çabalardan sonra uzaktaki göle çişlerini ulaştırıyorlar.Olacak şey değil.* * *Tuz Gölü, Türkiye'nin tuz gereksiniminin yüzde 65'ini karşılar.Buradan çıkartılan tuz üstün vasıflı.Yeryüzünün en berrak, en temiz, en dezenfekte, en sağlıklı tuzu bu gölden elde edilirdi.Çevresi sığ ve bataklık olduğu için, demek ki kıyısına villalar-lokantalar-mahalleler kurup, kanalizasyonlarını göle akıtmaları, ya da içine girip işemeleri olanaksızdı.Onlar da 185 kilometre kanal açtılar.Çişlerini göle ulaştırdılar.Ayrıca göle sanayi bölgelerinden yılda 2100 ton deterjan, 90 bin ton motor yağı ve gres, 3000 ton organik madde, 180 ton sülfat, 267 ton cıva, 1500 ton çeşitli zehir, kurşun, arsenik, kirletici akıtılıyor.Bunun için özel kanal açmışlar.Tam 185 kilometre.Yani kanalı başka tarafa açsalar, göl kurtulacak. Ama illa göle edecekler.Bu olamaz...Cennet Anadolu, üzerinde barındırdığı milletten böyle bir muameleyi hak etmiyor.Bu ilkellik değilse nedir?..Nedir?..