GeriSeyahat Gidip kötü kötü bilmemne şifresi kitaplarını okuyacaklarına buraları görüp tarihini okusunlar
MENÜ
  • Yazdır
  • A
    Yazı Tipi
  • Hürriyet Twitter
    • Yazdır
    • A
      Yazı Tipi
Gidip kötü kötü bilmemne şifresi kitaplarını okuyacaklarına buraları görüp tarihini okusunlar

Gidip kötü kötü bilmemne şifresi kitaplarını okuyacaklarına buraları görüp tarihini okusunlar

Yazar Ahmet Ümit tek başına seyahati hiç sevmiyor, yanında ya eşi ya da çekirdek grubundan arkadaşları olmadan hiçbir yere gitmiyor. Tek başına gittiği yerler, imza günleri seyahatleri ama onları da limitli tutuyor. Bana öyle geliyor ki davet edildiği tüm imza günlerine gitse, altı ay boyunca turneden dönemeyen assolist gibi olur.

Her sene dinlenmek için Assos’a gidiyor, hayalindeki yolculuk ise 1.5 ay sürecek, trenle Avrupa seyahati: Sofya’dan başlayıp, her yerde iki-üç gece kalarak, Portekiz’e kadar gitmek istiyor. Ve bunu 2010’da yapmayı planlıyor. Bu aralar daha çok kitaplarındaki yerlerin, kahramanların peşinde Türkiye’yi geziyor. Ahmet Ümit, ‘Güneydoğulu olmama rağmen benim için çok ilginç bir seyahatti’ dediği Antep-Urfa-Mardin seyahatini anlattı.

Hangi rüzgar attı sizi Mardin’e?

- Şu anda yazmakta olduğum roman Süryaniler’in geçmişine uzanan, bugününü de içeren bir gerilim romanı. Süryani tarihi için Antakya-Urfa-Mardin çok önemlidir. İlk kilise Antakya’da kuruldu, daha sonra o zamanki adıyla Edessa’ya (Urfa) taşındılar, sonra Mardin’e. Aslında Asur kökenli bir halk, biz Süryani diyoruz. Kısacası bu kitap için gittim.

Özellikle aradığınız bir yer var mıydı?

- Evet, Ayn Verd Köyü. İsmi Süryanice’de ‘Gülün Gözü’ demek. Köyün hálá olduğunu sanmıyordum. Midyat’ın bir köyü burası, daha önce bir film de çekilmiş. Köye girdiğimde 1500 yıl önce yapılmış bir kiliseyle karşılaştım. Birdenbire kendi romanımın içinde geziyorum sandım. Mor Had Pşabo kilisesi çok özel bir yer bence.

O köyde yaşam var mı?

- Evet. Terör zamanında göçenler olmuş ama şimdi geri dönmeye başlamışlar. Mirza isimli kiliseye bakan bir adam var. Bize oradaki efsaneleri anlattı. Halk, oradaki kiliseyi kuran Aziz Mor Had Pşabo’nun koruması altında olduğunu düşünüyor. Terör zamanında kalede nöbet tutan bir asker etrafı pisletiyor, tuvaletini yapıyor. Köylüler onu uyarıyorlar, yapma diye. Asker gece nöbetteyken birdenbire ‘Yapma, gelme’ diyerek kaleden düşüyor. Ve sonra her yerde bunu anlatıyor. Böyle çok ilginç hikayeler var.

Yapılaşma nasıl?

- 3000 yıllık bir köy, inanılmaz güzel taş binalar var, hepsi orijinal. Kocaman konak gibi yerler. Zaten Süryaniler çok iyi taş ustası oluyorlar. Bir de kuyumcu. Hatta çok ilginç, önce kuyumcu oluyorlarmış, sonra taş ustası.

Bu gezide sadece Mardin ve Midyat’ı mı gördünüz?

- Antep’ten başladık gezmeye. Antep’e gidenler, gezmeye kaleden başlasınlar, oradan Dürük Baba’ya gitsinler. Orada kaya evler ve mezarlar var ve hálá içlerinde yaşanıyor. Yesemek’e ve Zeugma’ya gitsinler. Yesemek’te çok güzel taş atölyeleri var. Gerçi Zeugma’da pek bir şey kalmadı, her şey müzede. Çok zengin bir müze var Antep’te. Yukarılarda mağaralar var, Kurtuluş Savaşı’nda oralarda saklanmışlar. Ve tabii Fırat kıyısına gitmeden olmaz. Fırat kıyısında çok güzel balık lokantaları var. Özellikle şapıt balığını denesinler, rakı içsinler. Öğleden sonra gitmek en iyisi...

Siz Anteplisiniz, o bölgelerde mutfak şehirden şehire farklılık gösteriyor mu?

- Çok değişiyor hem de. Oralıyım diye söylemiyorum ama Antep yemekleri farklıdır. Antep’te sadece kebap ve lahmacun yok, sebzeyle yapılan muhteşem yemekler var. Hele ki bir yuvalama vardır ki, harika bir şey! Bulgurla ve etle yapılıyor. Dayının Yeri diye bir tatlıcı var, kadayıfları harika, bir de billuriye diye kendi yaptıkları bir şey var, başka yerde tadamazsınız. Lahmacunun da yazın sarmısaklısını; kışın soğanlısını, nar pekmezlisini yeriz. Çiğköftenin bugünkü ustaları Urfa’da. Biliyor muydunuz, çiğköfte ta Hitit’te olduğu bilinen bir yemek. Urfa’nın cartlak kebabı da çok güzeldir. Mardin’de etli börek-pide gibi şeyler çok güzel. Ama Antepliyim ya, hiçbir yerin mutfağı kesmedi beni.

Urfa ve Mardin’de nereler görülsün?

- Urfa dünyanın en eski şehirlerinden biri. Balıklı Göl mutlaka görülmeli. Gerçekten orijinal bir sıra gecesine gidilmeli. Ve bence bunlar biran evvel yapılmalı çünkü sanayileşme, globalleşme hızla buralara yayılıyor. Mardin’de en önemli şeyler manastırlar. Bunların en görkemlisi Deyrulzafaran. İsmi safrandan geliyor. Başka birçok kilise var ama beni en çok o etkiledi. Güneşe tapan Şemsilerin en alt kattaki tapınağı korunmuş. Küçücük bir penceresi olan, güneş doğarken ona secde ettikleri bir güneş tapınak.

Kilise ve manastır görmek dışında ne yapılabilir?

- Civardaki Süryani köyleri, özellikle Hah Köyü çok güzel. Eski geleneklerine bağlı olarak yaşıyorlar. Bu köyler Midyat’a yakın ama ben yine de gece Mardin’de kalmalarını öneririm. Çünkü eski Midyat şahane bir yer, hele bir mahallesi var, film gibi. Gidip, hiçbir şeyi değiştirmeden dönem filmi çekebilirsiniz. Demin sorduğunuz çirkin yapılaşma Midyat’ın genelinde çok var.

Mardin’de nerede kaldınız?

- Büyük Mardin Oteli’nde kaldık, yemeklerimizi Erdoba Konakları’nda yedik. Otelin manzarası çok güzel. Bir zamanlar Mardin’in bir içdeniz olduğu düşünülüyor. Sırtınızı Mardin’e verip, ovaya baktığınızda bir denize bakıyor gibi oluyorsunuz. Kapkaranlık bir ova, 3-5 tane ışık var. Mardin’in eski şehir tarafına baktığınızda ise şehri gümüş bir gerdanlık gibi görüyorsunuz. Ama benim favori manzaram karanlık ova.

Buralara gideceklere nasıl bir rota izlemesini önerirsiniz?

- Bir kere mutlaka gitmeden önce okumaları lazım. Antakya-Urfa-Mardin izlenebilecek bir rota. Urfa, Hıristiyanlık için çok önemli bir merkez. Ondan önce Kudüs ve Antakya gelir. İlk üniversite Urfa’da kurulmuş mesela. Başka bir alternatif ise Antakya-Kapadokya. Buraları sadece Hıristiyanlık için değil, insanlığın tarihini, gelişimini de anlamak için önemli. Gidip kötü kötü bilmemne şifresi kitaplarını okuyacaklarına buraları görsün, tarihini okusunlar.

En etkilendiği yerler

1 St. Petersburg

Kapadokya

Karadeniz (Sümela Manastırı)

Midyat (eski mahallesi)

Moskova (nehrin donduğu zamanlarda)

seyahatte ne okuyor

Kültür gezilerinde rehber kitaplar, oranın tarihi ve halkıyla ilgili kitaplar; tatilde ise gerilim ve polisiye romanları.

ne dinliyor

Yanında müzik taşımıyor çünkü izole olmayı sevmiyor, sohbeti seviyor.

ne yiyor, ne içiyor

Gittiği yerin yemeği neyse onu yiyor, içkisini içiyor. Bazen midesi bozuluyor ama yılmıyor.

ne giyiyor

Hareket özgürlüğünü engellemeyecek, ruhunu sıkmayacak rahat şeyler.

neyle seyahat ediyor

Sırasıyla tren, gemi; otomobille yolculuk yapmayı da seviyor ama başkası kullandığı zaman.

nerede kalıyor

Rahat ve yerel otelleri tercih ediyor. Sıcak suyu olsun, kliması olsun ona yetiyor.

kimle seyahat ediyor

Eşi Vildan ve 23 yaşındaki kızı Gül.

çantasının olmazsa olmazları

Diş fırçası, kitap, fotoğraf makinesi, video kamera, ses kayıt cihazı.
False