Gezgin Muammer Yılmaz kanıtladı: Parasız da çantasız da gezilebiliyor
Muammer Yılmaz, arkadaşı Milan Bihlmann ile beş parasız çıktığı dünya turundan sonra, bir diş fırçasıyla başladığı ‘atıksız’ ve çantasız yolculuğunu da tamamladı. Yolda mutluluğa odaklanan yönetmen, yazar ve gezgin Muammer Yılmaz, yedek iç çamaşırı olmadan 30 gün boyunca gezip nasıl ‘kokmadığını’ da anlattı.
İlk kitabı ‘80 Günde Parasız Devrialem’in ardından ‘800 Km Mutluluk’u yayımlayan Muammer Yılmaz “Önemli olan varılan nokta değil, yolculuğun kendisidir!” cümlesinin kanlı canlı bir kanıtı gibi. Gezilerinin belgeselini çekip kitaplarını yazan Yılmaz’ın arkadaşı Milan Bihlmann’la beraber üç belgeseli var. 20 ülkede, BM ve AB’de konferans verip TEDx konuşması da yapan Yılmaz, bugüne kadar 90 ülkeyi gezmiş. Gezip gördükleriyle hayat felsefesini de mutluluğa odaklayan Yılmaz’ın anlattıkları ilham verici...
Sizi tanıyabilir miyiz? Nasıl başladı ‘gezgin’ olma hikâyeniz?
Giresunluyum, Fransa’da doğup büyüdüm. 17 yaşındayken ABD’ye bir gezi vardı. Babam “Gereken parayı kazanırsan gidebilirsin” dedi. Simit sattım, çikolata sattım, paranın tümünü topladım. Babam da ödül olarak ihtiyacım olan kamerayı aldı. Ve öylece iki tutkum başladı; gezi ve film çekmek. O yaşta Amerika’ya gitmek tabii ki çok güzel bir şeydi çünkü 17 yaşında kazanıp, biriktirip Amerika’ya gidebildiysem tüm dünyada gezebilirdim artık. Öylece devam ettim gezmeye. Aynı zamanda yönetmenim. Filmler de yaptım.
Kaç ülke oldu?
90 ülke gezdim. Fransa, Portekiz ve Rusya’da gezi programımız yayımlandı. Benim hayalim, TRT’de de yayımlanması.
‘80 Günde Parasız Devrialem’le başlayalım sohbetimize....
Arkadaşım Milan Bilhmann ile dünyada iyi insanların da olduğunu kanıtlamak için cebimizde 5 kuruş olmadan yola çıktık; 4 kıta, 19 ülke gezdik. O kitabın parasıyla Afrika’ya gittik, hayaller gerçekleştirip yardımlar ettik. Sonra da ‘Bir Hayalim Var Afrika’ belgeseli yaptık.
Ne tür hayallerdi bunlar?
7 ülkede, 18 hayal gerçekleştirdik. Birinin çatısı delikti, onu değiştirdik. Ağaç diktik. Engelli sandalyesi aldık. Tanımadığımız kişiler bize dünya turunda yardım etti; biz de onlara teşekkür etmek için Afrika’dakilere yardım ettik.
Bir iyilik zinciri gibi... Son olarak da yeni kitabınız ‘800 Km Mutluluk’ çıktı...
Yeni şeyler öğrenmeyi seviyorum. Geçen sene, yolda yoga öğrendik. Su oruçları ve bunun gibi değişik oruç denemeleri yapıyoruz. Hareket etmeye, spor yapmaya, mutlu kalmaya, pozitif olmaya dikkat ediyoruz. Bu yeni kitapta gezinin dışında böyle farklı deneyimlerimizi de paylaşıyoruz.
‘Parasız gezmek’ biraz korkutucu bir fikir. Nasıl karar verdiniz?
Dünyanın her yerinde iyi insanlar olduğuna inanarak... Birkaç gezgin daha önce bunu başarmıştı, bu bize ilham verdi. Birkaç test yaptık, baktık oluyor, Paris’ten yola çıktık. Kimi bize yemek verdi. Evlerinde yattık. Kimi otobüs veya uçak bileti hediye etti. Kalbimize, ufkumuza, düşüncelerimize, korkularımıza, yeni bir hayata yolculuk yaptık.
HER ŞEYİ KABULLENEBİLİRSİN
Yolculuklarınızda yaşadığınız zorluklar oldu mu?
Evden parasız çıkmak zor, bir de böyle dünya turuna çıkıyorsunuz... Paranız yoksa seçeneğiniz yok. Nereye, ne gelirse, hangi araba durursa, hangi ev sizi kabul ederse ve hangi yemek önünüze gelirse kabul edip mutlu oluyorsunuz. Yani anladık ki sonuçta her şeyi kabullenebilir ve küçücük şeylere sevinebilirsin. Her zorluğun arkasında bir güzellik vardır. 1 saat yol kenarında otostop çekersin ama önüne öyle güzel biri çıkar ki “Ben bunun için bu kadar saat beklemişim” dersin. Hayat her zaman tozpembe olamaz; amaç, zorlukları aşıp çözüm bulmaktır.
Başka neler öğrendiniz?
Büyük bir arabam vardı, sattım. Artık bisikletle geziyorum. Önceden en güzeli, en yakışıklısı olmaya çalışırdım. Şimdi kendim olmaya çalışıyorum. Minimalist hayata döndük. Düşünün, üç ay hiçbir şey satın alamadım. Şimdi bir şey almadan, üç kere düşünüyoruz. Tüketim kafasından çıktık. Aslında bu soruyla yeni bir kitap yapmak gerekiyor.
Gezdiğiniz ülkelerde sizi en etkileyen neresi oldu?
En misafirperver ülkeler Türkiye, İran ve Kolombiya. Aslında İran’a ve Kolombiya’ya karşı önyargılar çok. Oraya gittiğinde çok misafirperver ve çok cana yakın olduklarını anlıyorsunuz. Yardım etmeyi çok seviyorlar...
‘800 Km Mutluluk’ yoluna tek diş fırçasıyla çıkmışsınız...
Bir diş fırçası, ekstra iç çamaşırı ve telefon şarjı aldık sadece. Önce yine kısa denemeler yapıp birkaç kere çantasız çıktık. Her akşam iç çamaşırımızı yıkayıp yenisini giyiyorduk. Kitapta da yazıyor, hem temiz kalıp hem de çantasız gezmek mümkün. Tabii ki zorlukları vardı. Ancak çantasız hafif yürüyüş yapmak ne kadar güzel... Gezginler genelde 10-20 kilo arasında çanta taşıyorlar sırtlarında. Bu da çok zorlaştırıyor yürümeyi. Çanta aç-kapa yok. Sabah kalkıyor, pantolonumuzu giyiyorduk ve hazırdık! Size çantasız çıkın demiyorum ama çantanızı ne kadar hafifletir, ne kadar küçültürseniz o kadar iyi. Deneyin, yavaş yavaş alışacaksınız. Hem çamaşır olmadan hem de temiz kalarak gezilebiliyor, bu mümkün.
OTOSTOP TEHLİKELİ OLABİLİR
Yaşadığınız ilginç bir anınızı bizimle paylaşır mısınız?
Üçüncü kitap bu sorunun yanıtlarından oluşacak. Tüm dünyayı gezdim, sadece ve sadece Türkiye’de herkes “Aç mısınız?” diye sordu. Bu soruyu başka yerde bu kadar sık duymazsınız. Bir şeyler verip davet ederler ama duruma göre...
Tehlikeli durumlar oldu mu?
Tabii ki otostop tehlikeli olabilir... Ona göre dikkatli oluyoruz. Üzerimizde değerli eşya olmaması önemli. Dünya turunda Romanya’dan İstanbul’a bir otobüsle geldik. O otobüste kamera çalındı. Genel olarak dünyada öyle fazla kötülük görmedik. Hiç korkmadık.
Gezmek için paraya ihtiyacımız olmadığını kanıtlıyorsunuz. Bir gezgin olarak gençlere vereceğiniz tavsiyeler neler?
Devamlı yollardayız ve lüksten uzak duruyoruz. Gezginliğin kademeleri var. Parana göre gezersin, paran yoksa da gezebilirsin. Biz de bunu ispat ettik. Couchsurfing.com, Wwof.fr, Workaway.com gibi organizasyonlar var. Gençler bunlardan faydalanabilir. Farklı insanlarla konuşa konuşa yapılan geziler en güzeli bence. Bu nedenle otelden ziyade tanıştığım kişilerin evinde kalmayı seviyorum. Neler yediklerini, nasıl yaşadıklarını, alışkanlıklarını öğreniyorsun. Tavsiyem, sizi misafir edecek tanıdık, arkadaş varsa oraya gidin.
Bu kitap Santiago Yolu’nu anlatıyor.
30 GÜNDE 1 MİLYON ADIMIN HİKÂYESİ
‘800 Km Mutluluk’ta neler anlatıyorsunuz?
İspanya’nın Santiago de Compostela şehrinde biten 800 kilometrelik bir yürüyüş. Burası bir hac yolu. 30 gün ve 1 milyondan fazla adım... Bunun günlüğü gibi kitabımız; 30 günün zorlukları, güzellikleri, tanıştığımız insanları ve hayat tecrübelerini içine sığdırdık. Felsefe dolu, hikâye dolu bir kitap. Tabii ki doğayla iç içe olmak, meyvelerini yemek, sularını içmek çok güzel. Aynı zamanda dağları aşmak, yürümek çok zor. Her yerin ağrıyor... Hepsini anlattık. Gezdiklerimizi, gördüklerimizi, yaşadıklarımızı paylaşmayı seviyoruz.
90 ülke, yüzlerce şehir gezen Muammer Yılmaz’ı www.muammer.fr’den de takip edebilirsiniz.