GeriSeyahat Gar yerinde dursun da aman
MENÜ
  • Yazdır
  • A
    Yazı Tipi
  • Hürriyet Twitter
    • Yazdır
    • A
      Yazı Tipi
Gar yerinde dursun da aman

Gar yerinde dursun da aman

Mario Levi gibi yazabilmeyi isterdim. İşi yazmak olan biri, işi yazmak olan bir yazarı kıskanır mı? Elbet kıskanır. İnsan asıl kendi işini kendinden iyi yapanı kıskanır. Onun için Mario’yu kıskanırım, yalanım yok. Ama en çok nesini kıskanırım, bilir misiniz? (Daha önce de yazdım, bilmeniz gerekir...)

Bir kitabına verdiği adı kıskanırım:

MADAM FLORİDİS DÖNMEYEBİLİR

 

Arka kapağında, bu başlığın hikayesini şöyle anlatır Mario Levi:

 

Bu kitabın adını, beklemediğim bir zamanda, bir yolculuğa çıkarken buldum. Bir kış gecesiydi. Beni ıstanbul'dan Ankara'ya götürecek otobüsteydim. Hareket saatini bekliyordum. Otobüse o anda, ellilerinde, çok şık giyinmiş bir adam bindi, arkamdaki koltuğa oturdu. Muavin çocuk, herkesin yerini alıp almadığını öğrenmek için geldi sonra. Adama, elindeki listeye bakarak, yanındaki boş koltuğu gösterip, birini bekleyip beklemediğini sordu. Adam kısa bir süre tepkisiz kaldıktan sonra, çocuğa, üzgün bir sesle, "O arkadaş gelmeyebilir… Biz gidelim…" dedi. Büyünün başladığı andı o an. O adamın hikâyesini o gün bugündür bulamadım. O adamın kimi, ne için beklediğini de öğrenemedim elbet, o otobüse hangi duygularla bindiğini de… Ama bu sözler, bana bir yerlerde birilerinin dönüşünü beklediğimizi hep hatırlattı. Bu kitabı biraz da o insanlar için yazdım. (1)

 

*

 

Mario Levi’nin bu kitabını bugün tekrar hatırlamamın sebebi, benzer ve beni yine çok etkileyen bir kitaptır, bu kitabın adıdır.

 

Fransa’da yakında çıkan, Pierre Bost imzalı bir kitap:

 

MONSIEUR LADMIRAL VA BIENTOT MOURIR

 

Yani ‘Mösya Ladmiral Yarında Ölecek’... (2)

 

Tuhaf bir kitap...

 

*

 

Urbain Ladmiral ressamdır, bir dâhî olmadığını kabul eder ama, ‘tanınmıştır, hani neredeyse meşhurdur’ ... Zaten ‘Devlet’in de takdirine mazhar olmuştur zamanında!’

 

Mösyö Ladmiral, Saint-Ange-des-Bois’ya yerleşmiş, emekliliğin keyfini sürmektedir. Yıllar önce, bu evi satın aldığında, eşe dosta anlatırken ‘Tren garına yürüyerek sekiz dakika’ dediğini bugün gibi hatırlar. Ama derken bu mesafe on dakikaya çıkar, sonra on beşe, ve o akşam, çocuklarını yolcu edip döndüğünde, yolun yirmi dakika sürdüğünü hayretle fark eder.

 

Ne yani, gar uzaklaşmakta mıdır?

 

Yoo hayır! fantastik bir roman değil elimdeki. Aksine, insanın asabını bozacak kadar gerçekçi.

 

Yürüme mesafesinin böyle uzamasının sebebi, kalan ömrünün kısalmasıdır.

 

Mösyö Ladmiral ölüme yaklaştıkça, gar evden uzaklaşmaktadır. Yılların yorgunluğu ve yaşlılık... ve her seferinde daha çok vaktini almaktadır gara uzanan yol.

 

Pierre Bost, insan ömrünün son günlerini çok sade bir dille, isyan etmeden, aksine tevekkülle ve zarif bir mizah ve hoşgörüyle süsleyerek anlatıyor.

 

*

 

John D.Rockefeller’in (tutturamayacağı) 100 yaşına iki üç sene kala, torun çocuklarından birine söylediklerini hatırladım bu kitabı okurken:

 

- Hani yokuş aşağı salıverirsin de, bisikletin bir yere kadar gider, sonra artık pedal çevirmeden bir santim ilerlemez ya... Ben de artık işte öyleyim. Buraya kadar geldim, buradan öte, imkanı yok... (3)


Ve Mahir’le olan standart şakamızı...


Okul arkadaşlarımla buluştuğumuz bir ‘mekân’ vardır Beyoğlu’nda. 20 senedir düzenli giderim. Çatalı açık bir ‘U’ şeklinde bir yolun dibindedir. Yani, gecenin ilerleyen bir saatinde, karnınız tıka basa dolu, kanda miktarı kâfi promil alkol, kolkola, güle oynaya sokağa çıktığınızda... ya bu uçtaki yokuşu tırmanacaksın, ya ötekini...

 

İnmesi iyidir de de, çıkışı yorar.

 

Ve, dikkat ettim, nedense, İstiklal Caddesi’ne çıkan o arnavut kaldırımı yokuş, her sene biraz daha ... dikleşir namert!

 

Her sene tırmanması daha bir zorlaşır!

 

- Bana bak Mahir, bu yokuş geçen sene bu kadar dik miydi?

- Yokuş aynı yokuş, asıl senin kafa kağıdın eskimiş olmasın?

Mümkündür! Yine de, gar – şimdilik - yerinde duruyordur, umarım!





(1) Remzi Kitabevi, 2000
(2) Gallimard, Haziran 2005
(3) Une Dynastie Americaine, Les Rockefeller, Seuil 1976 s.159

False