Yurt içi tatilde yeni trend: Fethiye
Muhteşem denizi, eşsiz koyları, çam ormanlarıyla çevrili nefis doğası, çam kokusuyla harmanlanmış harika havası... Fethiye’yi kısaca anlatmak istesek bunları söylerdik. Ama fazlası var! Ölüdeniz'e adını veren çiftin efsanesi, her an sokakta Hollywood yıldızıyla karşılaşabileceğiniz kozmopolit yapısıyla dünya çapında meşhur olan Fethiye, tatil gibi tatil isteyenleri ağırlıyor.
Çalış’ta günbatımı, Hisarönü’nde eğlence...Her keseye uygun tatil yapılabilen, dünyaca ünlü ‘Skyfall’ filminin sahnelerinden birinin çekildiği bölge Çalış da önemli tatil yerlerinden. Fethiye Körfezi’ne 10 dakikalık bir sürüş mesafesindeki Çalış Plajı, bölgenin en güzel plajlarından. En sıcak yaz günlerinde bile denizden ferahlatan serin bir yaz esintisi gelir. Çalış aynı zamanda romantiklerin de mekânı. Akşamüzeri plaj boyunca yapılan yürüyüş esnasında batan güneşin körfez üzerinde kırmızının her tonuyla yaptığı ışık gösterisi kesinlikle kaçırılmamalı.
Balık Pazarı’nda uzun yemek, Paspatur’da romantizm...Sıradışı ve paylaşımcı ticaret anlayışının işlendiği bir yer var Fethiye’nin merkezinde: Balık Pazarı. Bölgenin eğlence merkezi Paspatur’a yakın konumuyla, açık havada yenilen güzel balık ve hoşsohbet ihtiyacını karşılıyor. 1957 yılında kurulan Balık Pazarı, önce bildiğimiz sabit pazar olarak hizmet vermeye başlıyor. Ardından 1999’da yeni halini alıp balık pazarını da içermeye başlıyor. Bu kez peynirci dükkânları, yerini balık pişiren meyhanelere bırakıyor. Buranın, Türkiye’de benzeri olmayan bir sistemi var. Çember şeklinde dizilen dükkânların ortasındaki avluda balık pazarı ve dükkânların masaları bulunuyor. Balık Pazarı’ndan istediğiniz balığı alıp, istediğiniz restoranda oturuyorsunuz. Restoran size balığı cüzi bir ücret karşılığı pişiriyor ve orada yiyorsunuz. İçeceklerinizi ise restorandan temin ediyorsunuz. Türünün çok başarılı bir örneği olan Balık Pazarı, gecenin ilerleyen saatlerine kadar kalabalıklığını koruyor.
Burası sadece turistler olduğunda hareketli bir yer değil. Yerleşik halk da Fethiye’de yaşamayı seviyor ve burayı kendisi için keyifli hale getiriyor. Paspatur mesela. Gece eğlencesi arayan insanlar için oldukça uygun bir yer. Akşam saatlerinde hareketlenip, gece olduğunda İstanbul’un en merkezi caddelerinin kalabalığını aratmayacak hale geliyor. Buradaki barlar, her isteğe cevap veriyor. Canlı müzikten stand-up show’a, pop müzikten rock’a kadar her türlü eğlence ve müzik mevcut. Küçük barlarda çıkan isimsiz gruplara dikkat! İngilizlerin çokluğu, Fethiye’nin müziğine de olumlu etki bırakmış, dinlediğiniz müzikten sıkılmıyorsunuz. Ayrıca kimsenin kimseye karışmaması sayesinde, herkes rahatça eğleniyor. Gecenin geç saatlerinde sokakta yalnız başına, kimse rahatsız etmeksizin gezen grup grup kadınlar görmeniz mümkün.
Burada hediyelik eşya dükkânlarından alışveriş de yapabilirsiniz. Bir not: Burada gezerken dikkat edin, her an bir Hollywood ünlüsüne rastlayabilirsiniz. Daniel Craig, Russel Crowe, Demi Moore, Ashton Cutcher, Sam Mendes bu sokaklarda görüldü. Sokakların bu kadar rahat olması, başka yerdeki emniyet sorunlarını akla getirince krizin eşiğinden dönülmüş: Skyfall fiminin sahnelerinin birinin çekimi için Fethiye’ye gelen Daniel Craig bütün korumaları atlatarak 2 saat özgürce gezmenin keyfini yaşarken herkesi endişelendirmiş. Çünkü kaçırıldığı düşünülmüş. Neyse ki korkulan olmamış. Yine işadamları Ali Koç, Serdar Bilgili, Coca Cola CEO’su Muhtar Kent ve Rus oligark Roman Abramoviç, burada rastlayabileceğiniz isimler.
Mübadele yıllarından beri aynı ve 90 yaşına kadar doktor ile tanışmayan insanların yaşadığı köy: Kayaköy...Fethiye’nin tarihi bölgeleri de ismini tarihe öylesine yazdırmış yerler değil. Önemli etkileri var. Likya uygarlığı döneminde kurulan yerleşim bölgesi, 20’nci yüzyılın başına kadar varlığını sürdürmüş. Ancak Türk ve Yunan hükümetleri arasındaki anlaşma neticesinde, bugün mübadele yılları olarak hatırladığımız 1923’te Kayaköy’de yaşayan Rum halkı ile Batı Trakya’da yaşayan Türklerin karşılıklı iadesine karar verilmiş.
Buradan zorunlu göç eden Rumlar, evlerinin anahtarlarını Türk komşularına “Bir gün geri geleceğiz, evlerimiz size emanet” diyerek bırakmış. Komşular, evlerin anahtarlarını kimseye vermeyip, emanetlerine sahip çıksalar da evler maalesef zamana dayanamamış. El değmemiş şekilde duran Kayaköy’ün hikâyesi oldukça hüzünlü değil mi? Bir de yerinde görmelisiniz. Likya Yolu, Fethiye’nin bir diğer tarihi yeri. Yürümesi oldukça meşakkatli ancak görmesi şart. Yol üzerinde göreceğiniz yerler bir kenara, karşılaşacağınız insanların misafirperverlikleri de sizi şaşırtacak. Fethiye’den Antalya’ya uzanan yürüyüş yolu, dünyanın en iyi uzun mesafe yürüyüş rotalarından birisi.
Ölüdeniz’ aslında bir aşk hikâyesi’nin adı...Fethiye’de adım attığınız her yerin tarihi bir özelliği var. Ölüdeniz efsanesi de şöyle: Eski çağlarda Fethiye’den geçen gemiler, açıkta demirleyip içme suyu almak üzere kıyıya sandalla çıkarlarmış. Bir gün yaşlı bir kaptanın genç oğlu, bu işlem için koya çıktığında güzeller güzeli Belcekız’ı görmüş ve o anda vurulmuş. Fakat delikanlı tekrar gemiye döndüğü için vuslat olmamış. O günden sonra Belcekız delikanlıyı, delikanlı da gemilerinin o koydan geçmesini beklemiş. Her geçişte bu ufak buluşma gerçekleşirken, bir gün fırtına sırasında delikanlı yine koydan su alma konusunda babasını uyarmış ama fırtına nedeniyle reddedilmiş.
Delikanlı burada havuz gibi korunaklı bir koy olduğunu söyleyince babası, gemiyi tehlikeye attığını düşünerek kavgaya tutuşmuş oğluyla. Gemi tam kayalıklara çarpacakken bir kürek darbesiyle oğlunu denize atmış ve dümenin başına gitmiş. Daha sonra çarşaf gibi koyu görmüş ama maalesef iş işten geçmiş. Oğlu kayalıklarda can verirken, kıyıda sevdiceğini bekleyen Belcekız da üzüntüden intihar etmiş. O gün bugündür kızın sevdiğini beklediği yere Belcekız, oğlanın öldüğü yere de Ölüdeniz denirmiş. Şimdi ise buranın muhteşem güzelliğinde, su sporları yapılıyor. Rüzgâr sörfü, kite sörf başta olmak üzere su kayağı, wakeboard gibi her türlü aktiviteyi yapabiliyorsunuz.
nesneler arasında sayısı kuşları aşan bir topluluk var: Yamaç paraşütü yapanlar. Ölüdeniz’e geldiğinizde, gökyüzünde her an rengârenk bir paraşüt görebilirsiniz. Bunlar, yaklaşık 2000 metre yükseklikten bulunduğunuz bölgeyi izleye izleye, havada yaklaşık yarım saat gezinti yaptıktan sonra Muhteşem Ölüdeniz/Kumburnu semalarında kuş gibi uçarak kıyıya inecek olan yamaç paraşütü tutkunları. İner inmez paraşütlerini hızlıca toplayıp, yeniden gökyüzünde süzülmek için tekrardan Baba Dağı’na çıkacaklar. Çünkü bir kere yaptınız mı, bırakması zor.
a yamaç paraşütü yapabileceğiniz en önemli yerlerden birisi. 2000 metre yükseklikteki atlayış pisti, Avrupa’nın en yoğun pistlerinden biri. Bu nedenle güneşin yüzünü gösterdiği her an dünyanın herhangi bir yerinden gelmiş bir yamaç paraşütü bağımlısını burada bulabilirsiniz. Daha önce atlamamış olan ama heveslenenler üzülmesin: Deneyimli rehber pilotunuzla beraber atlayabiliyorsunuz. Sizin tek yapmanız gereken etrafı izlemek. Bu kadar basit!
Yeryüzü cenneti: Kabak Koyu, Kelebekler Vadisi... Kelebekler Vadisi ve Kabak Koyu’nu gördüğünüzde buraların bu dünyaya ait olmadığını düşünüyorsunuz. Cennet gibi bir görüntü, yeşil ve mavinin her tonuyla karşı karşıyasınız. Zengin bitki örtüsü, doğal hayatı hemen sizi içine çekiyor. Burasının bozulmayan doğal hali, betonlaşmamış olması, başka yerde karşılaşamayacağınız güzellikte kamp yapmanıza ya da doğal hayatı bozmayan tesislerde kalmanıza olanak sağlıyor. Tarihi Likya Yolu üzerinde bulunan Kabak Koyu, Türkiye’nin ve dünyanın en güzel koylarından birisi. Kısacası ünlüden işadamına, siyasiden öğrenciye kadar her statü ve yaşta insanları görebileceğiniz Türkiye mozaiği..
Kelebekler Vadisi ise etrafındaki kayalıklar sayesinde size bir ortam sağlıyor ve sizi bu dünyadan koparıyor. İsmini, barındırdığı 70’ten fazla kelebek türünden alan vadide çadır kurarak gündüz güneşin ve denizin, gece ise yıldızların tadını çıkarabilirsiniz. Uygun fiyatlı kamp alanları sizlere duş, elektrik, tuvalet, kahvaltı ve akşam yemeği de sağlıyor. Sıradışı bir deneyim yaşamak isteyenler için... Denemeye değer.
Her üç kişiye bir yatın düştüğü cennet: GöcekGöcek, 3600 kişinin yaşadığı, 1000 tane yatın marinada demirlediği, 6 tane uluslararası marinanın bulunduğu, yapılaşma izni olmadığı için iki katlı evlerde yaşamın sürdüğü, yüksek yapıya ve gürültüye yer olmayan Türkiye’nin en kozmopolit tatil kasabalarından biri. Burası aynı zamanda 8’,nci Cumhurbaşkanı Turgut Özal’ın, Monaco’ya rakip yapmak için uğraştığı bir yer. Yapılanların da faydası olmuş. Nüfusunun az oluşu, sıcaklığın hep Türkiye ortalamasının üzerinde olması, eskiden maden barındırmasına ragmen temiz olan havası, sebze çeşitliliği, güzel mutfağıyla yaşanılacak yer olan Göcek, Dalaman Havalimanı’na yakınlığıyla da öne çıkıyor. Yaşanılacak yer dememiz boşuna değil.
20 dakika uzaklıktaki havalimanının da etkisiyle sürekli burada yaşayan İstanbullular var. Hafta içi İstanbul’da işbaşında olup, perşembe ya da cuma günü hafta sonu için buraya geliyorlar. Keza, Ankara, Antalya, İstanbul’dan çok kişi yatını marinaya bağlayıp, hafta sonları Göcek’e geliyor. Burada 4 mevsim var ancak kış bildiğimiz kış mevsimi gibi değil. Daha çok bahar havası oluyor. Buraya geldiğinizde kordonboyu uzanan yolda yürüyüşe çıkmayı ve denk gelirseniz belirli dönemlerde düzenlenen yat yarışlarını izlemeyi ihmal etmeyin.
Fethiye’ye geldiğinizde tekne turu yapmamanız büyük kayıp olur. Gezecek çok sayıda koy ve ada var. Gezmenize fırsat sağlayacak çok sayıda da tekne. Topluca tekne turları da yapabilirsiniz, kendi grubunuzla tekne kiralayıp öyle de gezebilirsiniz. Gerisi sizin kesenize kalmış. Ancak kalabalık tekne turunun güzel olup olmayacağına dair endişe taşıyorsanız baştan söyleyeyim: Korkmayın! Göreceğiniz manzara, gireceğiniz deniz o kadar güzel olacak ki, etrafınızda kimin olduğu pek umurunuzda olmayacak.