Erdoğan GÜMÜŞ / Instagram: @erdogangumus1 | Fotoğraflar: DepoPhotos, Erdoğan Gümüş
Türkiye’nin ‘sakin şehri’! Diziyle popüler oldu, şimdi ise...
2011 yılında Uluslararası Cittaslow Birliği’ne kabul edilen Taraklı, ülkemizin beşinci sakin beldesi. Taraklı, özellikle tahta kaşık ve tarak yapımıyla ünlenmiş. Son yıllarda kültür ve termal turizmi denilince de ilk akla gelen yerlerden birisi olmuş. Dizi ve filmlerin de vazgeçilmez adresinden… Bu hafta sonu biraz olsun kafa dinlemek istiyorsanız burası tam size göre, üstelik pek fazla cep de yakmıyor. İşte size Taraklı gezi rehberi…
Bir gün önce meteoroloji verilerine göre yağmurlu bir hava beklentisiyle kıvrımlı yol ve eşsiz bir manzara eşliğinde yol alırken, umulmadık güneş bizi sevindiriyor. Buradaki coğrafya her mevsim ayrı bir güzellik sergiliyor.
Sakin bir ilçeye giriş yaptığımızın ilk işaretleri aslında bu durum. 2011 yılında Uluslararası Cittaslow Birliği’ne kabul edilen Taraklı, ülkemizin beşinci sakin beldesi. Son yıllarda kültür ve termal turizmi denilince de ilk akla gelen yerlerden birisi olmuş.
Yaklaşık beş yıl önce de geldiğim Taraklı’nın merkezine gitmeden önce ilk durağımız, Yusuf Bey Mahallesi’ndeki çınar ağacı (doğal anıt) oluyor. Yangın nedeniyle gövdesi oyulmasına rağmen asırlardır dimdik ayakta duruyor devasa çınar ağacı.
Tanıtım tabelasında 700 yıllık olduğu belirtilen ağacın altında çayımızı yudumlarken, bu yoldan geçen nice sultanların da burada dinlenmiş olabileceğini hayal ederek, kendimi bir kral gibi hissediyorum. Bir zamanlar “Mümkünlü’de her şey mümkün!” reklam filmiyle de adını duyuran Taraklı; tarihi, kültürel zenginliği ve doğal güzelliğiyle, artık sinema ve TV dizileri için de vazgeçilmez mekânlardan biri hâline gelmiş.
Yakın zamanda TV kanalında dizi film olarak gösterilen Yalaza’nın çekimleri de burada yapılıyordu. TDK Türkçe Sözlük’te ‘yalaza’nın anlamı alev olarak gösterilmiştir. Taraklı’da ise yalaza bir kültürün ifadesi olarak kullanılıyor.
Kısacası yalaza, sohbetlerde insanları eğlendirmek amacıyla anlatılan abartılı hikâyelere deniyor. Yalaza dizisi de yörenin bu kültüründen esinlenilerek isim almış.
Taraklı küçük ve şirin bir ilçe. Öyle sizi saatlerce yoracak büyüklükte bir yer değil. Sokak sağlıklaştırma çalışmaları önemli ölçüde tamamlanmış. Beş yıl öncesine göre restore edilen evlerin daha da fazlalaştığına şahit oluyorum.
Bazen virane bir evin yanından geçerken bedenimi hüzün kaplarken yıllara meydan okuyup da ayakta kalanlar ruhumu aydınlatıyor. Ve ardından yöreye özgü olduğu söylenen o güzel söz aklıma geliyor, “Taraklı’da evler insan nefesiyle yaşar, teriyle ayakta kalır!”
Kadirler Konağı, Hanımeli Konağı, Çakırlar Konağı, Hacı Rıfatlar Konağı, en çok ilgi çeken konaklar arasında yer alıyor.
Taraklı’da görülebilecek yerler arasında bulunan ve eski bir konak olan Kültür Evi, tam bir müze niteliğinde. Burada ilçenin tarihini ve kültürünü yansıtan objeler sergileniyor.
Kültür Evi’nin bir bölümünde tahta kaşık oymacılığı yapan İsmail Usta’nın tezgahı ilgi çeken bir başka detay olarak karşımıza çıkıyor. Elinin maharetinin yanı sıra sohbetiyle de ilgi çekiyor İsmail Usta.
İlçenin tam da merkezinde, neredeyse çınar ağacın kadar yaşı olan, 1517 yılında yapılmış Yunus Paşa Camisi’ni ve meydanını dolaşıyoruz. Kubbesi kurşunla kaplı olduğundan halk arasında “Kurşunlu Camii” diye anılıyor. Yavuz Sultan Selim’in Ridaniye Seferi’ne giderken, burada konaklayan veziri Yunus Paşa tarafından yaptırıldığı söylenen cami, Taraklı’da gezilebilecek en eski tarihî eser.
Nice seyyahların duraklarından biri olan Taraklı’ya yolu düşen İbn-i Battuta: “Şirin ve büyük bir köy.” olarak bahsetmiş Taraklı’dan. Evliya Çelebi de doğal güzelliklerini saymakla bitirememiş, ormanlarla kaplı olduğunu ve çok sayıda şimşir ağacının bulunduğunu belirtmiştir. Bu nedenledir ki Taraklı, özellikle tahta kaşık ve tarak yapımıyla ünlenmiştir. Hâlâ da bu geleneksel el sanatı yaşatılmaya çalışılmaktadır.
Geleneksel el ürünlerinin, Taraklı evleri maketlerinin, el dokuması Taraklı bezlerinin, artık Taraklı’nın simgesi hâline gelmiş uhut ve köpük helvanın, köylerde yapılmış ekmeklerin, kuru sebze ve baharatların dizi dizi tezgâhlarda sergilendiği çarşı içinde dolaşmak da ayrı bir keyif katıyor gezimize. Zaman su gibi akıp gidiyor Taraklı’nın dar sokaklarında dolaşırken. Sessiz ve sakinliği bizi sarıp sarmalarken, cumbalı evlerin pencerelerinden her an bir el uzanıp da selam verecekmiş gibi bir hisse kapılıyoruz. Çarşısında, yüzlerinden tebessümün hiç eksilmediği güler yüzlü kadınlar, özellikle tahta kaşığın, tarağın, uhutun, doğal ürünlerin faydalarını sıralarken, hoş sohbetlere kapı açılıyor. Gönlümüz sohbetlere doymasa da ayaklarımız buradan ayrılmaya mecbur…