Erdoğan GÜMÜŞ / Instagram: @erdogangumus1
Türkiye'nin keşfedilmeyi bekleyen doğa harikası
Ankara’dan yaklaşık 180 km mesafelik bir yol kat edip böylesine muhteşem bir doğayla tanışmak varmış hafta sonu kısmetimizde. Gürleyik Şelalesi, Eskişehir’in, Mihalıççık ilçesine bağlı Gürleyik köyünde yer alıyor. Yanı başımızda denilecek bir uzaklıkta onlarca doğa harikası yerlerden biri Gürleyik Şelalesi. Ülkemizde pek fazla bilinmiyor olsa da son yıllarda bir hayli rağbet görmeye başlamış. Özellikle sıcakların artmasıyla yoğun bir ziyaretçi akını oluyor şelaleye...
Ankara’dan yaklaşık 180 km mesafelik bir yol kat edip böylesine muhteşem bir doğayla tanışmak varmış hafta sonu kısmetimizde. Gürleyik Şelalesi, Eskişehir’in, Mihalıççık ilçesine bağlı Gürleyik köyünde yer alıyor. Yanı başımızda denilecek bir uzaklıkta onlarca doğa harikası yerlerden biri Gürleyik Şelalesi. Ülkemizde pek fazla bilinmiyor olsa da son yıllarda bir hayli rağbet görmeye başlamış. Özellikle sıcakların artmasıyla yoğun bir ziyaretçi akını oluyor şelaleye...
Fotoğraflar: Erdoğan Gümüş
Fotoğraflar: Erdoğan Gümüş
Grup liderimiz Adem, çay suyunun yer yer boyu aştığını, yüzme bilmeyenlerin su yürüyüşüne katılmamalarını belirtirken yürüyecek olanların da; gözlük, telefon, fotoğraf makinesi gibi eşyaları yanlarına almamalarını tavsiye ediyor. Sırt çantalarında taşınan yiyeceklerin su geçirmeyecek şekilde ambalajlanması ve çok iyi muhafaza edilmesi gerektiğini vurguluyor.
Doğrusu ilk defa Gürleyik Çayı’nda yürümüş olacağım için suyun debisi ve derinliği hakkında bilgim yoktu. Hâliyle ikilem içinde kalıyorum; sırt çantamı mı yanıma alsam yoksa olmazsa olmazım fotoğraf makinesini mi? Ya da yürümenin hazzına doya doya varmak için hiç birini almasam mı acaba?
Değmeyin keyfime… Bu telefonumla her türlü riski göze alabileceğimi biliyorum nasılsa… Fotoğraf makinemi de yürüyüşe katılmayan ve bizi köy meydanında bekleyecek olan arkadaşlarıma emanet ediyorum.
Neredeyse 40 derecelere varan bir sıcaklıkta buz gibi bir çayın sularında yürümenin keyfini hiç yaşadınız mı bilmiyorum. Ya da şöyle düşünelim; insan, hayatında kaç kez yaşayabilir böylesi maceraları? İşte ben tam da bunu yaşadı… Gürleyik Şelalesi ve çayıyla önce gözlerimle tanıştım, büyülendim. Sonra ayaklarım ve tüm vücudumla bütünleştik dört kilometre boyunca.
Ankara Barosu Dağcılık ve Doğa Sporları Kulübü’nün hafta sonu yürüyüş programında Gürleyik Şelalesi’ni görünce tereddütsüz katılacağımı bildirdim. Uzun zamandır su yürüyüşü yapmadığım için doğrusu bir hayli özlemiştim bu tür bir etkinliği.
Yanı başımızda denilecek bir uzaklıkta onlarca doğa harikası yerlerden biri Gürleyik Şelalesi. Ülkemizde pek fazla bilinmiyor olsa da son yıllarda bir hayli rağbet görmeye başlamış. Özellikle sıcakların artmasıyla yoğun bir ziyaretçi akını oluyor şelaleye.
Gürleyik Şelalesi, tek bir yer için verilmiş bir isim değil aslında. Özellikle köye 300 metre uzaklıktaki noktalarından başlayarak her 100-150 metre aralıklarda çay suyunun oluşturmuş olduğu havuzumsu bölümler; 1-2 metreyi bulan yükseklikte olduğu gibi 3-4 metre yüksekliği bulan ve aynı adla anılan birbirinden farklı şelaleler de bulunuyor.
Gürleyik Çayı’nın çıkış noktası olan Subaşı Şelalesi’nin yarattığı doğal havuz da yine ziyaretçi akınına uğrayan bölümlerden biri. Derinliğinin 5-6 metreye kadar ulaştığı söylenen doğal kaynak suyuyla dolan havuzun suyu buz gibi soğuk. Havuzun kenarlarından, sarmaşıkların ve ağaç dallarının suya doğru sarkması nedeniyle kıyı bölümlerinin kuytu mağara girişlerini andırır bir görünüme bürünmesi ilgi çekici bir görsellik sergiliyor.
Yüzerek bu kuytu bölgenin içine girildiğinde elinizle dokunabileceğiniz mesafede yer alan tavandaki sarkıtlar gizemli bir hava kazandırıyor kaynak suyuna… Yakın civardan, Ankara ve özellikle Eskişehir’den ziyaretçisi oldukça fazla. Hafta sonu olduğu için epey kalabalıktı. Gürleyik Çayı’nın sağlı sollu dört bir yanı piknikçilerin akın ettiği bir mesire yeri hâline gelmiş, mangal yapmamak şartıyla tabii ki.
Ancak burnuma kokular gelmedi desem yalan olur. Memleketimin güzel insanları istifade etsin bu ortak değerlerimizden etmesine de kurallara uyarak, bu güzellikleri gelecek nesillere de aktarmak kaydıyla. Yani koruyarak, kollayarak ve hor kullanmaksızın. Ancak ne yazık ki, gördüğüm manzara pek de iç açıcı değildi. Buraya gelenlerin birçoğunun, böylesine doğa harikası bir yeri, hor kullanıyor olmaları, doğrusu hem şaşırtıyor hem de üzüyor beni.
Bu konuda görüşlerine başvurduğum Gürleyik Doğal ve Tarihî Varlıkları Koruma Geliştirme Başkanı Halit Gürsoy, şahsen ve dernek olarak yıllardan beri bu konuda mücadele ettiklerini, çay yatağında piknik yapılmaması gerektiğini, bununla ilgili gerekli mercilere başvurularda bulunduklarını, Gürleyik Çayı’na sahip çıkılması gerektiğini önemle vurguluyor.
Umarım ilgililer ve yetkililer gerekli tedbiri alır; insanlarımız da doğaya, çevremize insana saygıyı esas alıp yeterli duyarlılığa erişirler.
Ankara-Beypazarı-Nallıhan karayolunu takip ederek, Nallıhan Kuş Cenneti’ni geçer geçmez Sarıyar Barajı’na giden yola dönüp, Hıdırlar ve Emremsultan köyünü geçtikten sonra şelaleye ulaşılabilirsiniz. İstanbul’dan gideceklerin ise Sakarya-Akyazı- Mudurnu ve Nallıhan’ı takip ederek yine Emremsultan ve Sarıyar köylerini geçip yaklaşık 325 km yol kat etmeleri gerekiyor.