Ekrem PARMAKSIZ

Haber Giriş: 02 Aralık 2016 - 09:00 | 18 Aralık 2016 - 01:49

Türkiye'nin ilk sualtı müzesinde keşif

Yoğun ve özverili çalışmalar sonucu oluşturulan 110 heykel figürü Side'de, açık sualtı sergi alanı olarak da adlandırabilecek değişik noktalara birer birer batırıldı. Türkiye’nin ilk, dünyanın üçüncü büyük sualtı müzesi, Kurtuluş Savaşı, Mevlana, Deve Kervanı, Apollon Tapınağı gibi farklı temalardan oluşuyor. Okurumuz Ekrem Parmaksız, dalış kıyafetlerini giydi ve Side'nin mavi sularında keşfe çıktı.Gördüklerini fotoğraflarken deneyimlerini bizimle paylaştı.

Türkiye’nin ilk, dünyanın 3. büyük sualtı müzesini keşfetme amacıyla rotamızı Yunan, Roma ve Bizans dönemlerinin antik kenti ve aynı zamanda Anadolu’nun en eski yerleşimlerinden biri olan Side‘ye çeviriyoruz.

Meksika’daki Cancun ve İspanya’daki Lanzarote sualtı müzelerinden sonraki en büyük yapay sualtı müzesi olması bu noktayı ilginç kılan ve dikkatimizi çeken özelliği.

Tüm heykeller dokuz ay gibi bir sürede ve İstanbul’dan sırf bu çalışma için gönüllü gelen güzel sanatlar fakültesi heykel bölümü öğrencileri tarafından yapılmış.

Yoğun ve özverili çalışmalar sonucu oluşturulan 110 heykel figürü açık su altı sergi alanı olarak da adlandırabileceğimiz değişik noktalara birer birer daldırılmış.

Bizler de bu dalış noktalarına üç gün boyunca tüplü/serbest dalgıç manken eşliğinde toplam 12 dalış yaparak yapıtları fotoğraflamaya çalıştık.

‘Kurtuluş Savaşı, Mevlana, Deve Kervanı, Apollon Tapınağı’ gibi konulardan oluşan farklı temaları var müzenin.

Genel olarak iyi kurgulanmış ve farklı noktalara serpiştirilen etkileyici figürlerle dolu bir ortam oluşturulmuş.

Sığ suya yerleştirilmiş olmaları ise doğrudan gün ışığını almalarını kolaylaştırdığından görselliklerini ve algılanmaları artırırken hem de her düzeyden dalgıca uzun süreli dalış imkanı yaratmış.

Side’ye 1.5 deniz mili mesafede ve tamamen açık denizde 10-20 metre civarı derinliklerde olması ise erişim açısından büyük avantaj olduğunu söyleyebiliriz.

Temalı insan ve hayvan figürleri anıtsal boyutta ve gerçekten etkileyici.

Beni en çok etkileyen figür ise Poseidon heykeli oldu diyebilirim.

Bu heykel devasa boyutu ve duruşu ile mitolojik deniz tanrısı olduğunu mavi derinlikler içinde adeta daha da iyi betimlemiş.

Bu arada Poseidon heykeli etrafındaki orfoz bolluğu ise dikkatimizi çeken ve bizi mutlu eden diğer bir unsurdu.

Boyları 1 metre civarı olan orfozlarla karşılaşmak ve görüntü almak dalışımıza daha da değer kattı.

Orfoz türünün 1 Eylül 2016’dan başlayarak 31 Ağustos 2020’ye kadar sürecek yasak dahilinde avlanmasının kanunen yasak olduğunu da bu arada belirtelim.

Poseidon heykeli yapım aşamasındayken

Kurtuluş savaşına ait mühimmat taşıyan asker heykeli

Çiçek bahçesi denen dalış noktası da diğer tüm yapıtlarda olduğu gibi bir sene gibi kısa bir sürede tamamen plankton ve yosunlar kaplanmış ve ortamının bir parçası olmuş adeta.

Bu arada tarihi amfora parçalarına rastlamamız ve fotoğraflamamız da mümkün oldu.

Heykellerin hazırlanması ve daldırılması sürecinde büyük zorluklarla karşılaşıldığını belirtmekte projenin mimarı Ahmet Gülaydın.

Tonlarca ağırlıktaki heykelleri açık denizde batırmakta hiç de kolay olmamış. Hava ve deniz şartları gibi bir çok zorluluklarla karşılaşılmış. Toplam sekiz dalgıç büyük vinçlerin yardımıyla artçı dalışlar yaparak günler boyunca yerleştirme işlemini tamamlamaya çalışmışlar.

Netice itibarıyla ortaya çok başarılı bir çalışma çıkmış. Bu eserin gelecekte Side’nin tanıtımına ve su altı turizmine büyük katkı sağlayacağı konusunda hiç şüphe yok.