Selim ONAT
Türkiye’nin en lezzetli 10 şehri
Bu coğrafyada yüzlerce yıl yaşamış insanların yaratıcılığının doğanın bereketi ve mutfak kültürlerinin harmanlanmasıyla oluşan zengin mutfaklara sahibiz. Vedat Milor, “Lokantalar evlerdeki lezzetleri tam olarak yansıtmıyor. Nedeniyse ev yemeklerinin çok çok zahmetli olması. Evlerde daha zengin bir mutfak var. Bu da ciddi bir sorun” değerlendirmesini yapıyor. Belki şimdilik size en iyi yemekleri tadabileceğiniz evlerin adreslerini veremezsek de bu konudaki en iyi illerin listesini hazırladık. İşte jürimizin seçtiği yemekleri için bile yola çıkmaya değecek en iyi mutfağa sahip şehirlerimiz…
8- Mevlevi geleneği: KONYA
Kentin mutfağı oldukça zengin... Geçmişinin 8 bin yıl öncesine kadar uzandığı öne sürülüyor. Buna dayanak olarak da, Çatalhöyük kazılarında bulunan yemek kaplarındaki mercimek ve bulgur kalıntıları kanıt olarak gösteriliyor. Günümüzde pişen tandır çorbası, mercimekli bulgur pilavı ve mercimek yemeğinin köklerinin Çatalhöyük’e dayandığı söyleniyor.
Kentin mutfağı oldukça zengin... Geçmişinin 8 bin yıl öncesine kadar uzandığı öne sürülüyor. Buna dayanak olarak da, Çatalhöyük kazılarında bulunan yemek kaplarındaki mercimek ve bulgur kalıntıları kanıt olarak gösteriliyor. Günümüzde pişen tandır çorbası, mercimekli bulgur pilavı ve mercimek yemeğinin köklerinin Çatalhöyük’e dayandığı söyleniyor.
Müge Akgün, Mevlevilik felsefesinin ruhunu yansıtan bölgeye özgü malzemeleri yalın bir biçimde kullanıldığı dengeli bir mutfak” değerlendirmesini yapıyor.
24 saat yemekle yaşayan kentte ciğer, efsane sakatat çorbası şırdan, mumbar, şalgam, bağırsak dolması ailesinin bir ferdi olan ‘kırkkat’, ince bulgur ve sarımsakla yapılan fellah köftesi, Çukurova’nın sıcağına kalkan olan serinletici bici bicisi ve ünlü Adana kebabını yerinde tatmak gibisi yok.
6- Dolmanın her türlüsü: MALATYA
Tarhanası, semizotu, yeşil mercimek ve nohutla yapılan vitamin deposu pirpirim çorbası, dolmaları, kayısılı kavurması, analı-kızlısı, tandır ekmekleri, kuruları ve pestilleri çok lezzetli olan kent özellikle vejetaryen beslenenler için belki de en bol seçeneği sunan kent. Burası aynı zamanda Anadolu’nun dolma şampiyonu.
Tarhanası, semizotu, yeşil mercimek ve nohutla yapılan vitamin deposu pirpirim çorbası, dolmaları, kayısılı kavurması, analı-kızlısı, tandır ekmekleri, kuruları ve pestilleri çok lezzetli olan kent özellikle vejetaryen beslenenler için belki de en bol seçeneği sunan kent. Burası aynı zamanda Anadolu’nun dolma şampiyonu.
Yaprak sarması, kıymasına tuzdan başka baharat katılmayan, uzun şişlere ince ve yuvarlanmış şekilde takılarak odun ateşinde pişirilen ‘tire köftesi’, ‘midye dolması’, ‘balık yemekleri’, uykuluk ve kabuklularla baş döndürüyor.
Binlerce yıl Türk, Kürt, Ermeni, Süryani ve Arap’ların eseri olan mutfakta kahvaltıda yenilen ciğer kebabı, hem göze hem mideye hitap eden, dillere destan yumuşacık eti, nefis iç pilavı ile ‘kaburga dolması’, düğünlerden sonra duvak açma merasimlerinde yapılan bir pilav olan ‘duvaklı pilavı’ ve burma kadayıfı gibi sayısız lezzet var.
3- Coğrafyanın özeti: İSTANBUL
Mega kent sadece Asya ile Avrupa’yı birbirine bağlamakla kalmıyor, aynı zamanda birçok kültürün de birbirine karışmasına neden oluyor.
Mega kent sadece Asya ile Avrupa’yı birbirine bağlamakla kalmıyor, aynı zamanda birçok kültürün de birbirine karışmasına neden oluyor.
Osmanlı saray mutfağı, balık çeşitleri, Çerkez, Seferad, Boşnak, Rum ve Ermeni mutfaklarına ait lezzetlerin en iyilerini burada tatmak mümkün. Mehmet Gürs’e göre Türkiye’nin her yerinden en iyiler de buraya geliyor. Ayrıca Boğaz’da lüfer yemenin de tadı bir başka.
2- Mezeler diyarı: ANTAKYA
Kente baktığınızda sadece tarihi, insanların samimiyetini görüyorsanız eksik görüyorsunuz demektir.
Kente baktığınızda sadece tarihi, insanların samimiyetini görüyorsanız eksik görüyorsunuz demektir.
Bir yanı Anadolu, bir yanı Ortadoğu, bir yanı Asya’ya bağlı bu coğrafya muazzam bir doğal zenginliğe sahip… Akdeniz, Karadeniz, Bozkır, yarı çöl iklimlerinin getirdiği bitki ve canlı çeşitliliği yüzlerce yıldır kentte yaşayan Arap, Türk, Ermeni ve Musevi kültürlerinin de iç içe geçmesi ile ortaya eşsiz bir mutfak çıkarıyor. Nohut ve tahine limon suyu, sarımsak, tuz, kimyon, kırmızı biber ve zeytinyağı eklenerek yapılan Humus, zahter (kekik) salatası, döğme ve kemikli etle yapılan aşur ve ceviz parçaları, bayat ekmek içi, acı biber salçası, domates salçası ve baharatlar ile hazırlanan muhammara gibi zengin meze çeşitlerini tadacaksınız.
Didem Şenol, “Kasaplarda hazırlanan, karşı fırında pişirilen tepsi kebabı, ufak humus dükkânları ve ağır kömür ateşinde pişen künefesiyle eşsiz bir diyar” yorumunu yapıyor.
Öyle ki kent, UNESCO tarafından 2016’da gastronomi başkenti ilan edilip bu listede ‘Yaratıcı Şehirler Ağı’na dahil edildi. Kıyma, pirinç ve irmikle hazırlanan minik köftelerin yuvarlanması ile yapılan ‘yuvalaması’, bahara aylarında yapılan ve içinde taze sarımsak ve soğan nedeniyle adeta doğal antibiyotik olan ‘şiveydizi’, şifa çorbası olarak da nitelendirilen ‘beyranı’, kuzu sırtının ortasından, bel kemiğinin iki tarafından kesilen ‘küşlemesi’, ince bulgur, kıyma ve haşlanmış nohutla yapılan ‘analı kızlı çorbası’, hamurun yaklaşık 2 mm kalınlığında açılıp arasına yağ, haşhaş, tahin ya da Antep fıstığı konularak saçta pişirilen ‘katmeri’ ve dünyaca ünlü baklavası akla ilk gelen lezzetler.