İsmail SARI / isari@hurriyet.com.tr | Fotoğraflar: İsmail Sarı, Alamy, DepoPhotos
Tam da şu sıralar keşfedilecek 8 adres! Çılgın kalabalıklar yok...
Yoğun iş temposundan kaçmak için sessizliğin ve sakinliğin olduğu yerlere gitmek istiyorsanız bu listemiz tam size göre... Üstelik hepsi şu sıralar bomboş. İşte harika fotoğraflar çekip, güzel vakit geçireceğiniz keşfedilmeyi bekleyen yerler...
Çantaları hazırlayıp günlük yaşamın stresinden biraz olsun uzaklaşmanın, sinir-stresten arınmanın şu sıralar tam zamanı. İşte kısa bir yolculuk, cebinizde üç beş kuruş parayla doğayla iç içe zaman geçireceğiniz adresler…
ÇILGIN KALABALIK YOKKEN MUTLAKA GÖRÜLMELİ
İstanbul ve Ankara gibi büyükşehirlerin karmaşasından uzaklaşmak için ideal bir rota Safranbolu. 17 Aralık 1994’de UNESCO tarafından Dünya Miras Listesi’ne alınan Karabük’ün bu şirin ilçesi, aradan geçen 26 yılda kendini yenileyerek her yıl 1 milyondan fazla turist ağırlamaya başladı. Fotoğraf: ismail Sarı
. Ocak ayında karla birlikte harika bir görsel şölen yaşatan Safranbolu, şu sıralar eriyen karlarla artık baharı bekliyor. Sokaklar boş, çılgın kalabalık yok, her yer sessiz sakin… Bölgeye geldiğinizde mutlaka uğramanız gereken yer ise Safranbolu merkeze 11 kilometre uzaklıkta olan Yörük köyü… Fotoğraf: ismail Sarı
20. yüzyılın önemli sopranolarından biri olarak görülen, ‘La Diva Turca’, ‘La Gencer’, ‘La Regina’ olarak ün kazanan ve 10 yıl önce hayatını kaybeden Leyla Gencer'in baba ocağı da olan Yörük köyü, Cemil İpekçi ve Gülgün Feyman gibi ünlülerin köklerinin dayandığı ünlü bir köy olarak da dikkatleri çekiyor. Osmanlı döneminden kalma han, hamam, konak, cami, çeşme, köprü ve birbirinden güzel fotoğraflar çekeceğiniz sokaklarıyla Safranbolu’yu keşfe çıkmanın şimdi tam zamanı… Fotoğraf: ismail Sarı
HUZURLU ATMOSFERİYLE SICACIK BİR İMAN KENTİ
Batı Karadeniz'in ve Bartın'ın şirin ilçelerinden Amasra… Huzurlu atmosferiyle sıcacık bir liman kenti. Fatih Sultan Mehmet’in gördüğünde “Lala, Lala, Çeşm-i Cihan (dünyanın gözü) bu mu ola?” diyerek hayran olduğu Amasra, patika yolları, tarih kokan sokakları ve mağaralarıyla şu sıralar kafa dinlemek için ideal. Fotoğraf: ismail Sarı
Peki Amasra’da nereleri gezmeli? İlçeye adım attığınızda ilk yapmanız geren çay bahçelerinde çayınızı kahvenizi içip manzaranın tadını çıkarmak. Sonraki Küçük Liman’daki ‘Direkli Kaya’yı keşfe çıkın. Eskiden Kraliçe Amatris’in deniz hamamı olan bu antik havuz, mermer iskelesi ve kayaya oyulu basamaklarıyla görülmeye değer. Kayaya indiğinizde güzel fotoğraflar da çekeceksiniz. Fotoğraf: ismail Sarı
Daha sonra ise kaleye gitmelisiniz. Sormagir ve Zindan adında iki bölümden oluşan kaleden Amasra manzarası muhteşem. Asıl manzara kalenin biraz daha yukarısında olan Bakacak Tepesi’nde… Amasra'nın tüm tarihi ve doğal güzelliklerini gözler önüne seren bir seyir noktası burası. Fotoğraf: ismail Sarı
HUZURA AÇILAN PENCERE
Dağ silsilesi Marmara ile Ege’yi birbirinden ayıran 40 km’lik bir uzunluğa sahip. Dede, Kaz, Eybek, Gürgen, Kocakatran, Küçükkatran ve Susuz gibi farklı dağlardan oluşan bölgenin Edremit sınırları içerisindeki 22 bin hektarlık bölümü ‘Kazdağları Milli Parkı’nda yer alıyor. Şu sıralar biraz olsun şehirden uzaklaşmak için oldukça ideal… Peki nereleri gezmeli?
1- Sütüven Şelalesi
Şelalenin olduğu yerde mesire alanı bulunuyor. Bahar ve yaz aylarında hafta sonları günübirlik geziler revaçta olur ama şu sıralar doğanın içinde kendinizi dinleyeceğiniz garanti. Şelale, Sarıkız Yaylası’ndan doğan, Kızılkeçeli çayı üzerinde yer alıyor. Sutüven, ‘Sıçrayan Su’ demek. Büyüleyici bir görüntüsü var. Patika yollardan geçerek şelalenin döküldüğü yere vardığınızda harika fotoğraflar yakalayacaksınız. Fotoğraf: ismail Sarı
Şelalenin olduğu yerde mesire alanı bulunuyor. Bahar ve yaz aylarında hafta sonları günübirlik geziler revaçta olur ama şu sıralar doğanın içinde kendinizi dinleyeceğiniz garanti. Şelale, Sarıkız Yaylası’ndan doğan, Kızılkeçeli çayı üzerinde yer alıyor. Sutüven, ‘Sıçrayan Su’ demek. Büyüleyici bir görüntüsü var. Patika yollardan geçerek şelalenin döküldüğü yere vardığınızda harika fotoğraflar yakalayacaksınız. Fotoğraf: ismail Sarı
2- Hasanboğuldu Gölü
Şelale sonrası yine aynı çay üzerindeki Hasanboğuldu Gölü çıkacak karşınıza. Aslında göl demek biraz abartı olur. Çay sularının biraz daha fazla bir alanda birikerek oluşturduğu küçük bir gölet. Adı kötü sonla biten bir aşk hikâyesinden geliyor. Ovalı Hasan’ın Obalı Emine’ye kavuşmak için sırtında taşıdığı tuz çuvalıyla göle düşüp hayatını kaybetmesi, gölün adını ortaya çıkarıyor; Hasanboğuldu... Hatta Sabahattin Ali’nin bu aşk için yazdığı bir de şiir var. “Uzaklardan sesin aldım / Çevreni derede buldum / Nereye gittiğin bildim / Hasanım arkandan geldim...” Suyun berraklığı, turkuvaz rengi, kayaların üstünden akıp giden dere ve yeşilin maviyle karışımı harika. Göl dönüşü köy pazarında organik ürünler satılıyor. Doğal sızma yağlar, zeytinler, ballar, peynirler...
Şelale sonrası yine aynı çay üzerindeki Hasanboğuldu Gölü çıkacak karşınıza. Aslında göl demek biraz abartı olur. Çay sularının biraz daha fazla bir alanda birikerek oluşturduğu küçük bir gölet. Adı kötü sonla biten bir aşk hikâyesinden geliyor. Ovalı Hasan’ın Obalı Emine’ye kavuşmak için sırtında taşıdığı tuz çuvalıyla göle düşüp hayatını kaybetmesi, gölün adını ortaya çıkarıyor; Hasanboğuldu... Hatta Sabahattin Ali’nin bu aşk için yazdığı bir de şiir var. “Uzaklardan sesin aldım / Çevreni derede buldum / Nereye gittiğin bildim / Hasanım arkandan geldim...” Suyun berraklığı, turkuvaz rengi, kayaların üstünden akıp giden dere ve yeşilin maviyle karışımı harika. Göl dönüşü köy pazarında organik ürünler satılıyor. Doğal sızma yağlar, zeytinler, ballar, peynirler...
3- Adetepe Köyü
Göl ve şeladen sonra rota, Kaz Dağları ve Edremit Körfezi manzarasına hâkim bir konumda bulunan Adatepe... Cumhuriyet öncesinde zeytin ve hayvancılıkla uğraşan Rum ve Türk ailelerinin yaşadığı bir köy... Mübadele ile birlikte Rumlar köyden ayrılmış. Sadece Türkler kalmış. Köy mimari olarak taş yapı geleneğine sahip. Fotoğraf: ismail Sarı
Göl ve şeladen sonra rota, Kaz Dağları ve Edremit Körfezi manzarasına hâkim bir konumda bulunan Adatepe... Cumhuriyet öncesinde zeytin ve hayvancılıkla uğraşan Rum ve Türk ailelerinin yaşadığı bir köy... Mübadele ile birlikte Rumlar köyden ayrılmış. Sadece Türkler kalmış. Köy mimari olarak taş yapı geleneğine sahip. Fotoğraf: ismail Sarı
O kadar sessiz ki, yere iğne atsanız sesini duyarsınız. Şehir gürültüsünden uzaklaşmak ve biraz huzur arayanlar için burası biçilmiş kaftan. Ayrıca köy, sit alanı içinde bulunduğundan Türkiye’nin en iyi korunmuş köylerinden de biri. En yaşlı bina 250 yaşında... Köyün batı tarafında Roma Dönemi’ne ait buluntular da yer alıyor.
ADI GİBİ SAKLI
Sakarya’da gezilecek görülecek çok şey var elbette ama size çok fazla adı duyulmamış saklı bir yerden bahsedeceğim… Doğal oluşumuyla, şehir merkezine 15-20 dakika uzaklıkta sessizlik ve huzur arayanlar için yeni bir adres Saklı Göl… Merkezden uzak köy hayatının hâkim olduğu Korucuk ilçesinin Karapınar mahallesinde yer alıyor Saklıgöl… Ulaşım çok kolay ve kısa sürüyor. Şehir merkezinden kalkan özel halk otobüsüne binerek 20 dakikalık yolculuğun ardından gölün yakınındaki durakta iniyorsunuz. Durağın ve gölün bulunduğu yerde sakin bir köy hayatı sizleri karşılıyor.
Yol kenarında otlayan hayvanlar, taştan yapılmış tek katlı köy evleri… Duraktan göle doğru yürüdüğünüzde tatlı kuş cıvıltıları, güneşin sıcaklığıyla burada huzurun ve sakinliğin kapısını aralıyorsunuz. Gölün hemen sol tarafında yürüyüş yoluyla tesislere adım atıyorsunuz. Taştan yapılmış yolların sağında bir adet kafe bulunuyor ve fiyatları çok uygun.
Eğer kafede oturmak istemiyorsanız ve ailecek geldiyseniz hemen yukarıda içinde mangal yapabileceğiniz kamelyalar ve manzaraya karşı oturabileceğiniz masalar bulunuyor. Çocuklarıyla gelen aileler için bir de oyun parkı bulunuyor. Hem mangal yapıp karnınızı doyurabileceğiniz, hem gölün eşsiz manzarasını fotoğraflayabileceğiniz hem de çocuğunuzun sıkılmadan vakit geçirebileceği bir yer Sakarya Saklı Göl.
Gölde yüzen ördekleri, kazları besleyebilir onlara yem atabilirsiniz. Tesisin içinde yürüme yolunu takip ettiğinizde ormana bağlanan bir yol karşınıza çıkacak. Odun toplamak doğal orman havası almak ve kafanızı dinleyebileceğiniz orman yürüyüşü yapabilirsiniz. Göl alanına giriş ücretsiz…
CUMALIZIK’IN GÖLGESİNDE KALMIŞ SAKİN BİR KÖY
Bursa’da köy denince akla gelen ilk yer kuşkusuz Cumalıkızık, yalnız en az onun kadar güzel bir köy daha var Bursa’da: Misi… Cumalıkızık’ın gölgesinde kalmış olsa da sevileni tarafından oldukça sahiplenilmiş… Hatta Türkiye’nin en iyi korunan köylerinden biri…
Köy Bursa’nın merkezine 10-12 kilometre uzaklıkta Orhaneli yolu üzerinde yer alıyor. Nilüfer Deresi köyün içerisinden geçiyor, dere kenarında sıralanmış restoranlar ve piknik alanları köyü hafta sonu kaçamakları için daha da cazip hale getiriyor. Köyde gezilecek çokça yer de var. Örneğin, Edebiyat Müzesi ve Çocuk Kütüphanesi’ne mutlaka uğramalısınız.
KÜÇÜK KARADENİZ
Yuvacık, Kocaeli’nde saklı kalmış cennetlerimizden. Bölge halkı buraya “Küçük Karadeniz” diyor. Haklılar, tıpkı Karadeniz gibi yemyeşil bir doğası var. Ama şu günlerde sarı yapraklar yavaş yavaş yeşile karışarak dans etmeye başladı. Yolculuk süreniz iki saat. Dağlar, dereler, ormanlar bütün stresinizi alacak. Trekking için Sisli Vadi’ye doğru yürüyebilir, bol bol fotoğraf çekip isterseniz kamp yapabilirsiniz.
TREKKİNG, TIRMANIŞ, KAMP VE DAHA FAZLASI
Kocaeli’nin Gebze ilçesine bağlı Tavşanlı Köyü’nde yer alıyor Ballıkayalar Tabiat Parkı. İstanbul’a bir buçuk saat uzaklıkta… Yaklaşık iki kilometre uzunluğundaki kanyonun genişliği 40 ile 80 metre arasında değişiyor.
Etrafı kireçtaşı kayalarla çevrili bölgenin ortasından geçen Ballıkaya Deresi ve göletler görülmeye değer. Ayrıca burada iki tane de küçük şelale bulunuyor. Ballıkayalar’da trekking, kaya tırmanışı, kamp ve piknik yapabilirsiniz. Stresli ve yoğun geçen yorucu bir haftayı burada doğanın içinde unutacağınız kesin…
BİR TATLI HUZUR
Bozcaada’da feribottan iner inmez solunuzda deniz restoranlarının çevrelediği şirin bir liman yer alırken sağınızda muhteşem bir kale yükseliyor olacak. Yürümeye devam ettiğinizde ise birkaç dakika içinde kendinizi bir Osmanlı-Rum kasabasının dar arka sokaklarında kaybolmuş olarak bulacaksınız. Fotoğraf: İsmail Sarı