Hürriyet Seyahat / ÖZEL | Fotoğraflar: Fotoğraflar: Burcu Gürtürk, Oğulcan Tatar, Gülten Özkan, Erdoğan Gümüş, Ebru Aykut, Sevil Mert
'Şubat'ta gidilmesi gereken yerler! Hepsi Türkiye'de...
Bütün yılın yorgunluğunu üzerinizden atmanız için internet sitemizde yazan altı gezgin yazarımıza ‘Şubat ayında nereye gitmeli, neler yapmalı?’ diye sorduk. Altısından da oldukça güzel, eğlenceli ve bütçeyi pek sarsmayacak öneriler geldi. Üstelik hepsi Türkiye’de! Özellikle Sevgililer Günü için plan da yapmadıysanız bu liste tam size göre...
Kış mevsimi tam gaz devam ediyor, romantik ve nostaljik atmosferler her yerde kendini gösteriyor. Peki 14 Şubat'ta yaklaşmışken bu ay Türkiye'de nerelere gitmeli, neler yapmalı? Gezgin yazarlarımıza sorduk, işte sizin için cep yakmayan 6 öneri...
BURCU GÜRTÜRK / Instagram: @burcugurturk
Doğanın cömert davrandığı şehir: Bolu
Dört mevsim ayrı bir güzelliğe bürünen Bolu, doğayla baş başa kalabileceğiniz İstanbul’a yakın kaçış noktaları arasında başı çekiyor. 14 Şubat’ın yaklaştığı bugünlerde karlar altındaki manzaralarıyla büyüleyen şehir, romantik kaçamaklar için de ideal. Peki nereleri gezmeli?
Dört mevsim ayrı bir güzelliğe bürünen Bolu, doğayla baş başa kalabileceğiniz İstanbul’a yakın kaçış noktaları arasında başı çekiyor. 14 Şubat’ın yaklaştığı bugünlerde karlar altındaki manzaralarıyla büyüleyen şehir, romantik kaçamaklar için de ideal. Peki nereleri gezmeli?
Yedigöller Milli Parkı: Bolu’da gezilecek yerlerin başında Yedigöller Milli Parkı geliyor. Adından da anlaşılacağı üzere park içerisinde yedi adet göl bulunuyor. Yürüyüş seven doğa tutkunları için muhteşem bir atmosfer sunan Yedigöller Milli Parkı günübirlik ziyaretler için ya da milli park alanı içerisinde bulunan Habitat Mesire tesisinde konaklamalı tercih edilebilir.
Trekking severler için düşünülmüş yürüyüş parkurları, rahatlıktan ödün vermeyen keyfine düşkünler ayrılmış piknik alanları gölün çevresinde bulabilecekleriniz arasında. Kışın beyaz örtüsünü üzerine çeken Abant’tan muhteşem anılar ve fotoğraflarla ayrılacağınız kesin.
Eski Türk evleri için istikamet Mudurnu Köyü: Hazır Bolu’ya kadar gelmişken eski Türk evleri bakımından zengin bir mimariye sahip Mudurnu’yu da ziyaret edebilirsiniz. Mudurnu’da yerleşim Selçuklu döneminden başlamış ve bu tarihe kadar gelmiş. 165 adet evi, sekiz camii, çeşme ve hamam olmak üzere toplam 173 adet mimari değeri yüksek yapı nedeniyle burası aynı zamanda "Kentsel Sit Alanı".
Çubuk Gölü: Bolu’nun güzellikleri say say bitmiyor. İlin, kentsel sit alanı ilan edilen bir başka ilçesi Göynük. Burada yine muhteşem sadelikte Çubuk Gölü karşılıyor sizi. Gölün etrafı eskimeye yüz tutmuş yel değirmenleriyle dolu. Şu an aktif değillerse de görsel açıdan keyifli bir görüntü sunuyorlar.
Gölcük Tabiat Parkı, Seben Kaya Mezarları, Saraycık Göleti, Kale Tabiatı Koruma Alanı, Sülüklü Göl ve Sünnet Gölü vakti geniş olanların mutlaka görmesi gereken diğer önemli yerler arasında. Ayrıca kış aylarında bedeninize iyi gelecek kaplıca, hamam ve banyolar da Bolu’nun olmazsa olmazları arasında…
OĞULCAN TATAR / Instagram: @ogulcantatar
Şehirden uzaklaşmak istemeyenlere: Kulindağ Dağ Evi
“Doğanın içinde dağ evi keyfi yaşayayım ama evime de yakın olsun” diyorsanız eğer Kulindağ Dağ evi tam size göre. Beykoz’un Mahmut Şevket Paşa köyünde yer alan dağ evi ilham veren çok özel manzaralara sahip.
“Doğanın içinde dağ evi keyfi yaşayayım ama evime de yakın olsun” diyorsanız eğer Kulindağ Dağ evi tam size göre. Beykoz’un Mahmut Şevket Paşa köyünde yer alan dağ evi ilham veren çok özel manzaralara sahip.
Merkezi sistemle ısıtılan odalar çok lüks olmasa da bir dağ evinden beklentileri karşılayacak şekilde düzenlenmiş ve konforlu hale getirilmiş. Konaklama ve doğa yürüyüşleri deneyimine ek olarak sabah kahvaltısı da dağ evinin en özel hizmetlerinden birisi. Hafta içi günlerde serpme kahvaltı hafta sonunda ise birçok ekmek çeşidinin de yer aldığı açık büfe kahvaltı doğanın içinde muhteşem bir keyif sunuyor.
İstanbul’a yakın olmasından dolayı hafta sonu konaklamalarında ve kahvaltılarında epey bir yoğunluk oluyor, imkanı olanların hafta içi günlerinde gitmesi daha keyifli bir tatil sunabilir. Asfalt görmeden beton zeminden uzak bir yürüyüş için de dağ evinin arkasından başlayan yolu takip ederek ağaçların arasından keyif yolculuğuna çıkabilirsiniz. Şehre bu kadar yakın olup bir o kadar da uzak hissettiren nadir yerlerden birisi diyebilirim.
GÜLTEN ÖZKAN / Instagram: @gultenozkan
Huzurlu ve sakin: Kaz Dağları
Kaz Dağları, Çanakkale ve Balıkesir’e yayılan çok geniş bir coğrafya... Çok küçük bir kısmı Milli Park'tan oluşuyor. Geri kalan kısmı ise zengin doğası, kanyonları, derin vadileri, şelaleleri ve nehirlerden oluşan tam bir hayat kaynağı... Her mevsim seyahat edebileceğiniz kadar da cömert bir yöredir. İlkbahar ve sonbahar aylarında doğa tatili, yazın deniz tatili, kışın ise hem termal otel, hem de karla vakit geçirebileceğiniz birçok avantaja sahip... Alpler'den sonra dünyada oksijen yoğunluğunun en fazla bulunduğu ikinci yer olduğu söyleniyor.
Kaz Dağları, Çanakkale ve Balıkesir’e yayılan çok geniş bir coğrafya... Çok küçük bir kısmı Milli Park'tan oluşuyor. Geri kalan kısmı ise zengin doğası, kanyonları, derin vadileri, şelaleleri ve nehirlerden oluşan tam bir hayat kaynağı... Her mevsim seyahat edebileceğiniz kadar da cömert bir yöredir. İlkbahar ve sonbahar aylarında doğa tatili, yazın deniz tatili, kışın ise hem termal otel, hem de karla vakit geçirebileceğiniz birçok avantaja sahip... Alpler'den sonra dünyada oksijen yoğunluğunun en fazla bulunduğu ikinci yer olduğu söyleniyor.
Kaz Dağları Milli Parkı'nın, sınırları içinde üç yüksek tepe olan Sarı Kız, Baba Tepe ve Karataş Tepesi'ni sadece bir rehber eşliğinde gezebiliyorsunuz. Pınarbaşı, Hasan Boğuldu ve hemen yakınındaki Sutüven Şelalesi, Mıhlı Şelalesi, Şahindere Kanyonu görülmesi gereken yerler arasında ilk sırada...
Kaz Dağları'nın eteklerinde ki Antandros Antik Kent'i kültürel anlamda beklentinizi karşılayabilecek diğer görülmesi gereken yerler arasında... Mitolojik öyküleriyle saklı Adatepe,Yeşilyurt ve Kızılkeçili köylerine mutlaka gidin.Adatepe köyüne gelmişken de Zeus Altarı'na çıkıp manzarayı izlemeyi ihmal etmeyin. Civar köylerinde ki yöresel lezzetlerin tadına da bakmadan dönmeyin.
Mitolojideki pek çok hikâyeye konu olan İda Dağı, Kaz Dağı’nın diğer adı... En bilinen efsanelerinden biri de Hera, Afrodit ve Athena arasında yapılan tarihin ilk güzellik yarışmasının burada gerçekleşmiş olması... Yine mitolojiye göre Zeus burada doğmuş ve Truva savaşını buradan izlemiş ve Hera ile burada evlendiği söyleniyor.
İzmir'den, 3 saat süren bir yolculuk ile İstanbul ve Ankara'dan ise direk Balıkesir Edremit Koca Seyit Havalimanı’na haftanın her günü 55 dakika süren aktarmasız uçuşlar bulunuyor. Hava alanından araç kiralayarak ya da toplu taşıma ile gitmek istediğiniz yere göre ortalama bir saatte ulaşabilirsiniz.
Kaz Dağı çevresinde, konaklama tesislerinin çoğunluğu kıyılara toplanmış. Doğayla iç içe kalmak isterseniz, İda Natura Butik oteli tercih edebilirsiniz. Milli Park’ın içinde de konaklayabileceğiniz gibi Küçükkuyu, Altınoluk ve onlara bağlı köylerde ve termal otellerde de konaklayabilirsiniz.
ERDOĞAN GÜMÜŞ / Instagram: @erdogangumus1
Sarıkamış kayak merkezi
Sarıkamış denilince ilk olarak 1914 yılında binlerce şehit verdiğimiz ‘beyaz hüzün’ akla gelse de son yıllarda kış turizmi ile ‘beyaz sevincin’ de gözde adreslerinden biri. Sarıkamış Kayak Merkezi, dünyanın sayılı kayak merkezlerinde de var olan özellikleri ile öne çıkıyor. Örneğin, ancak Alpler’de rastlanabilen toz kristal kar özelliği Sarıkamış Kayak Merkezi’ni oldukça özel kılıyor. 2634 rakımlı kayak merkezinde toplam uzunluğu 25 kilometreye ulaşan dokuz pist bulunuyor. En uzun pisti 5250 metre. Bağlantılı pistle birlikte 7 kilometre kesintisiz kayak yapabilme özelliği bulunuyor.
Sarıkamış denilince ilk olarak 1914 yılında binlerce şehit verdiğimiz ‘beyaz hüzün’ akla gelse de son yıllarda kış turizmi ile ‘beyaz sevincin’ de gözde adreslerinden biri. Sarıkamış Kayak Merkezi, dünyanın sayılı kayak merkezlerinde de var olan özellikleri ile öne çıkıyor. Örneğin, ancak Alpler’de rastlanabilen toz kristal kar özelliği Sarıkamış Kayak Merkezi’ni oldukça özel kılıyor. 2634 rakımlı kayak merkezinde toplam uzunluğu 25 kilometreye ulaşan dokuz pist bulunuyor. En uzun pisti 5250 metre. Bağlantılı pistle birlikte 7 kilometre kesintisiz kayak yapabilme özelliği bulunuyor.
Ayrıca Kayak Merkezinde Uluslararası Kayak Federasyonu tarafından tescillenen 5 km uzunluğunda Cross Country pisti var. Saatte 2400 kişiyi taşıyabilecek 4950 m uzunluğunda elektronik telesiyej hizmet veriyor. Tüm pistlerde bir günde 15000 kişi kayak yapma imkânına sahip.
Kayakçılar, snowboardcular ve özellikle yeni öğrenmeye çalışanlar ayrı ayrı pistlerde kayak yaptıklarından pistler, hem güvenli hem de keyifli kayak yapılmasına olanak sunuyor. Pistlerin neredeyse tamamı sarıçam ormanlarının arasında kalıyor. Çam ağaçları rüzgârı kestiği için korunaklı bir ortamda kayak yapabiliyorsunuz.
Işınlarını hiç esirgemeden gülümseyen güneş, masmavi gökyüzü, yerdeki karı kıskanan bembeyaz bulutlar neredeyse mevsim boyunca hiç eksilmiyor. Yüz binlerce kar kristallerinin birer gündüz yıldızları gibi yansıdığı göz kamaştırıcı bir manzarada kaymak ise efsaneye dönüştürüyor kayak keyfini. Sakın unutmayın!.. Sarıkamış’a gideceklerin mutlaka görmesi gereken yerlerden biri de Ruslar tarafından yapılan ve av köşkü olarak kullanılan, orman içinde bir sır gibi saklı ünlü Katherina Köşkü...
Sarıkamış lokasyon olarak da oldukça avantajlı bir konumda. Doğu’nun turizmde parlayan yıldızı Kars’a 50 km, Erzurum’a 150 km, Doğubayazıt’a 250 km uzaklıkta yer alıyor. Özellikle kış aylarında Kars’ı, Çıldır Gölü’nü görmek, gezmek isteyenler ve fotoğraf meraklıları için tam da dönemi diyebiliriz. Atlı kızakla donmuş göl üstünde gezintiler, Ani Ören Yeri’nde tarihe yolculuk, İshak Paşa Sarayı’nın görkemiyle büyülenmek…
Çam ağaçları arasında bir kuğu gibi slalom yapmak, tarih, kültür, doğal güzellikleriyle dolu bir coğrafyada doya doya gezmek, yeni yerler keşfetmek, beyaz efsaneyi yaşamak, soğuk iklimin sıcak anılarını fotoğraf karelerinde dondurmak için Sarıkamış’ı seçin…”
EBRU AYKUT / Instagram: @renklirotalar
Huzurun adresi: Papuli Köy Evi
Seneye çok hızlı başladık, farkında mısınız Şubat ayı geldi çattı bile. Kışın etkileri, işin etkileri derken üzerimizdeki yorgunluğu atmak sadece hafta sonu bile olsa bambaşka bir dünyada güne başlamak için rotamızı İzmit’in Karamürsel ilçesinde 7 odalı şirin mi şirin bir otel Papuli Köy Evi’ne çeviriyoruz.
Seneye çok hızlı başladık, farkında mısınız Şubat ayı geldi çattı bile. Kışın etkileri, işin etkileri derken üzerimizdeki yorgunluğu atmak sadece hafta sonu bile olsa bambaşka bir dünyada güne başlamak için rotamızı İzmit’in Karamürsel ilçesinde 7 odalı şirin mi şirin bir otel Papuli Köy Evi’ne çeviriyoruz.
1877-1878 Osmanlı –Rus savaşı sonrası Artvin Arhavi taraflarından göç edenlerin yaklaşık 100 yıldır yaşadığı laz köyü Çamçukur’da Samanlı dağları eteklerinde hem körfez hem de köprü manzarasına sahip bir otel burası. Yol boyu yemyeşil manzaraları görünce zaten Karadeniz’e geldiğinizi hissedeceksiniz. Yani istanbul’dan sadece bir saatlik araba yolculuğu ile hem Karadeniz’in doğasına hem de Karadeniz insanının misafirperverliğine ulaşıyoruz.
Şehir hayatından uzakta eski köy hayatını bize en doğal şekilde yaşatıyor. Daha ilk adımda dantel perdeleri, iğne oyalı örtüleri, tertemiz sabun kokulu nevresimleri, odun ateşinde pişen ekmekleri ile gitmek için can attığım büyükannemin köy evine geldiğimi hissettirip, duygusal anlar yaşattı bana.
Kışın ortasında doğanın içinde, bazen sobanın başında bazen de şöminenin etrafında huzur depoladık. Akşam yöresel yemeklerin tadına vardık, ateşin sesi çaylı sohbetimize eşlik etti. Sabah ise eşsiz köy kahvaltısı ile lezzete doyduk. Taze limonatadan kuymaka, mandalina reçelinden pideye pişiye sofrada yok yok. Odun ateşinde pişmiş Mis gibi ekmek kokusuyla ve gürül gürül yanan sobanın verdiği çoşkuyla kahvaltı burada çok uzun sürüyor. Sadece kahvaltısı için bile buraya gelip bu ortamı yaşayabileceğinizi unutmayın.
Hazır Karamürsel’e kadar gelmişken 12 km'lik sahilinde yürümeden, meşhur karamürsel sepetlerini görüp hikayesini dinlemeden ve Samanlı dağlarının eteklerinde yürüş yapmadan dönmeyin.
Kars şehir merkezi Türkiye’nin en yüksek il merkezlerinden biri, yüksek olması iklimin sert coğrafyanın zorlu olduğunun da göstergedir. Öte yandan yediğiniz içtiğiniz her şey doğaldır, mis gibi dağlarda dolaşan hayvanların etinden sütünden yapılmıştır.
Kars’ta görülecek yerlerin başında gelen Çıldır Gölü, kış aylarında donar ve Şubat ayında en yüksek buz kalınlığına ulaşır. Buz tutan gölün üzerinde kızak kaymak, yaratıcı fotoğraflar çektirmek, buza açılmış deliklerden balık avlayan balıkçıları izlemek, gölde tutulan balıkların tadına bakmak dünya üzerinde çok nadir yerde yaşayabileceğiniz bir deneyimdir.
Güzelliği dillere destan, İpek Yolu’nun en önemli duraklarından biri olan, Ermenistan sınırında yer alan Ani Harabereleri yılın her mevsimi görülmeye değer olsa da karlar altında bin yılların hatıraları daha bir masalsı görünür. Kendinizi bir kış masalında sanıp kanatlanıp sakın komşuya geçmeye çalışmasanız iyi olur.
Kars seyahati planlıyorsanız Çıldır ve Ani Harabelerine ek olarak; Kars şehir merkezinde bulunan Ruslardan kalma binaların olduğu sokakları arşınlamayı, Fethiye Camii, Osmanlı yapılarını ve kaleyi gezmeyi, Kars danslarını seyretmeyi unutmayın.