Instagram: Instagram: @nerdesinbahar
Şövalyeler adası Rodos
On iki adaların en büyüğü Rodos… Ülkemize yakınlığı ve harika doğasıyla oldukça tercih edilen adreslerden. Marmaris'e feribotla bir saat uzaklıkta olan ada, girişindeki kaleyle sizi selamlayacak. Sonra öyle plajlara gideceksiniz ki, Rodos aklınızdan hiç çıkmayacak. Bu güzel Şövalyeler adasının altını üstüne getirdim, gezmedik yer bırakmadım. Öyle şeyler deneyimledim ki, hadi başlayalım… İşte size Rodos gezi rehberi…
On iki adaların en büyüğü Rodos… Ülkemize yakınlığı ve harika doğasıyla oldukça tercih edilen adreslerden. Marmaris'e feribotla bir saat uzaklıkta olan ada, girişindeki kaleyle sizi selamlayacak. Sonra öyle plajlara gideceksiniz ki, Rodos aklınızdan hiç çıkmayacak. Bu güzel Şövalyeler adasının altını üstüne getirdim, gezmedik yer bırakmadım. Öyle şeyler deneyimledim ki, hadi başlayalım… İşte size Rodos gezi rehberi…
İlk yelkenli deneyimim olacak. Rüzgarsız bir havada çıktığımız gidiş yolunda yelken açmak mümkün olmuyor. Marmaris Rodos limanı arası 3,5 saat sürüyor.
Denizden gördüğüm boylu boyunca surlar vardı. O hevesle kalenin ve surların arasından yel değirmenlerine ulaşıp gün batımının keyfini sürüyoruz.
Mandraki limanında geyik heykelinin olduğu yerde eskiden Rodos heykeli varmış. Depremle yıkılınca restore edilmemiş, en son Arapların adayı istilasında, Arap askerler heykeli satmış. O heykeli temsilen yerine bu geyik heykeli dikilmiş. Bu küçük geyiğin her yerde resmi var. Mazgalların üstünde bile.
Ünlü markaların mağazalarını çok fazla insanla dolaşıp duruyoruz. İçimdeki ses “Rodos dedikleri bu muymuş?” oluyor. Mandraki limanında acenta bakınırken limandaki süpermarketin sahibi Peter bize Figen'in numarasını veriyor.
Akşamüstü pasaportlarımızı alıp şehri bir de diğer taraftan dolaşmaya başlamamız bizi okuduğum o ortaçağ mimarisine ışınlayıveriyor.
Bir gün önce biz yeni Rodos'ta dolanırken Old Town tüm muhteşemliğiyle gelip onu bulmamızı bekliyormuş oysa. 12 adanın en büyüğü ve başkenti, şövalyeler adası. Görkemli kapıdan girince eski şehir, Roma, Bizans, Osmanlı mimarisinin tüm örnekleriyle karşımızda. St. John şövalyelerinin Kudüs düştükten sonra adayı satın almalarıyla başlıyor hikâye.
Yedi ayrı milletten Şövalye bir Büyük Üstad seçiyor. Onun sarayı en tepede. Yedi ayrı milletin şövalyeleri olduğu için günümüzde her ülke kendi kısmını yenilemiş. Bu kadar yeni tarihi esere alışık değilim. Garipsiyorum. Peter'in tavsiye ettiği sokağı buluyoruz.
Arkadaşları alıp bir gece kulübünde alıyoruz soluğu. Macao Lounge bar çok eğlenceli bir yer. Ertesi gün erken kalkıyoruz ve grup olarak ikiye ayrılıyoruz. Biz motor kiralayıp hızlı gezmeyi planlıyoruz. Diğer grup keyifçi, arabalı gezecek.
Bizim Türk olduğumuzu anladığı anda 35 Euro (145 TL) dediği motoru 25 Euro’ya (105 TL) verdi. İkinci gün 20 Euro (85 TL). Ne bir ödeme ne bir şey, bir dakika sonra beğendiğimiz motor bizimdi. Kasklar pırıl pırıldı. Saat konusunda esnekti.
Bir saat gibi bir sürede tam öğle sıcağında Lindos'tayız. Minnacık meydanına araç park etmek yasak.
Hemen bir şezlong bulmamız ve kendimizi suya atmamız bir dakika sürüyor. Aklımız bıraktığımız çantalarda kalsa da kayalara yüzmeye, dalmaya, çıkmaya doyamıyoruz. Burada şezlonga ücret ödemedik. Burası yelkenlilerin demirlemesi için çok uygun.
Ünlü aktör Navaro'nun Topları filmini burada çekmiş ve burası onunla anılır olmuş. Anthony Quinn's Bay çok kalabalık, tur tekneleri, cruise gemisine benzer kocaman gemiler gelmiş ve rüzgar alıyor. Burada dalış yapılıyor. 85 Euro (350 TL) bir dalış, ikinci dalışlar 35 Euro (140 TL) ama saat 4’te dalış bitmiş.
Yarım saat kalırız dediğimiz yerde iki saat kalmışız farkında değiliz. Şezlong 5 Euro (20 TL). Saat 6’dan sonra görevli yok. Yakındaki kayalıklara da serilebilirsiniz. Duşları kullanabilirsiniz.
Hızlıca batı kıyısındaki Kremasti köyüne doğru yol alıyoruz. Batı kıyısı Türkiye'nin karşısında ve şebekeler çok iyi çekiyor. Kremasti'ye bir köy demek haksızlık olur. Büyük bir yer ve ben çok enteresan bulmadım.
Giderken acaba kelebek görebilecek miyiz diye düşünürken binlerce kelebek görmek de varmış kaderde. Arkadaşıma "fotoğrafını çek" dediğim de "ne çekeceğim, güve kelebeği gibi, evde de var bunlardan" demesiyle yüzlerce aynı kelebeği görmemiz, o güve kelebeği dediği kelebeğin uçması ve turuncuya dönüşmesi saniyelik olaylar. Hâlâ gülüyorum.