Bülent DEMİR | Fotoğraflar: Bülent Demir, Alamy
Kleopatra Adası artık Selfıe Adası
Marmaris veya Datça’da tatil yapmayı alışkanlık haline getirmiş biri olarak o tabelayı her gördüğümde ayağımı gaz pedalından çekmişimdir. Ama Sedir Adası’nı (Kleopatra Adası) gösteren ok yönüne direksiyonu hiç çeviremedim. Ertelemek için hep bir nedenimiz oldu. Bu yıl kararlıydık.
2 bin yıl önce, Kraliçe Kleopatra’nın taa Mısır’dan gelip komutan Antonius ile buluştuğu ada için biz de bir günümüzü ayırdık...
Marmaris-Muğla yolunun 12. km.’sinde tabelanın gösterdiği yöne saptık. Zengin kahvaltı ya da yerel lezzetler vaat eden lokantaların arasından kıvrılan yeşil yol, önce Çamlı Köy’e uğradı ama mola vermeden iskeleye yöneldik. Çam ağaçlarıyla çevrelenmiş dar yol, geniş kumlukta noktalandı. Azmakbaşı’nın denizle kavuştuğu deltada yer alan iskeledeki motorlar Sedir Adası’na hareket için hazırdı.
Bu nedenle giriş ücretli; 30 lira. Müzekart da geçerli. Adanın kayalıkları üzerinde inşa edilen ahşap yol rahat yürüyüş sağlıyor. İlk dönemeçten sonra Kleopatra ile anılan görkemli plaj karşımızda.
Kulaç atanların sayısı az. Sanal âlemin kraliçe ve kralları fotoğraf çekimiyle meşgul. Denizde hemen herkes beline kadar derinlikte ayakta; ellerde cep telefonları, selfie çubukları..
Bilim insanları kumların kalkerli yapıdan oluştuğuna ilişkin çalışmayı ortaya koysa da Kleopatra efsanesi adayı daha ilgi çekici kılıyor.
Antik kalıntılar
Koyda serinledikten sonra ücretsiz şezlongları terk etmeyenler var ama Sedir Adası ziyaretçilerine antik zenginlikler de sunuyor. Tarihi 2 bin 500 yıl önceye giden Kedreai ya da Cedreae Antik Kenti’nde iz sürmek için rahat ayakkabı, şapka, güneş gözlüğü ve su önlemi almayanlar zorlanır.
Koyda serinledikten sonra ücretsiz şezlongları terk etmeyenler var ama Sedir Adası ziyaretçilerine antik zenginlikler de sunuyor. Tarihi 2 bin 500 yıl önceye giden Kedreai ya da Cedreae Antik Kenti’nde iz sürmek için rahat ayakkabı, şapka, güneş gözlüğü ve su önlemi almayanlar zorlanır.
Karia kökenli ada, uzun yıllar Rodos hâkimiyetinde kalmış. Ayakta kalan kalıntılar ise daha çok Bizans dönemine ait. 2 bin 500 kişilik tiyatro sağlam durumda, sırtını yamaca yaslamış, sahnesinde ise Gökova...
Antik turu tamamlayıp döndüğümüzde plaj yükünü almış, sıcaksa iyice bastırmıştı. Çamlı’ya hareket eden ilk teknelerden birine kendimizi attık. Karaya çıktıktan sonra buraya gelirken Azmakbaşı’nda gördüğümüz lokantalardan birinde mola verdik.