Özgür POYRAZOĞLU / ozgur@ozgurpoyrazoglu.com | Fotoğraflar: Özgür Poyrazoğlu, Pixabay
Karavanın varsa her gün her yer tatil... Seyahatin izole hali
İster kendi karavanınızla yola çıkın, ister kiralayın. Bir gerçek var ki yolda olmayı tercih edenler için en sakin, en renkli zamanlardayız. Pandemi şartlarının gerektirdiği sosyal mesafeyi koruyarak, kalabalıklara karışmadan, yaz sıcaklarından bunalmadan, doğayla iç içe, doyasıya özgür bir gezi için bir karavana atlayıp izleyebileceğiniz en güzel rotaları yazdık. Mesela balık yemek için Kıyıköy ve İğneada’ya, inziva için Gökçeada’ya kaçabilir, Datça’nın huzurlu halini yaşayabilirsiniz.
Renklerin dansı için biraz risk alınır: Doğu Karadeniz
Sonbaharda ve kışın artan yağış nedeniyle yüksek yaylalara karavanla çıkış riskli olsa da 4x4 karavanlar için hâlâ Pokut ve Sal gibi yaylalar bir seçenek. Bana kalırsa sabah bulutlara tepeden bakarak uyanmak için dahi zorlu yayla yollarında direksiyon sallamak göze alınabilir.
Yol boyu göreceğiniz yeşilin, sarının ve kırmızının her tonu ve bu renklerin dansı size yolun tüm zorluklarını bir anda unutturacak.Doğu Karadeniz için alternatif önerimse Artvin, Borçka ve elbette Karagöl. Sonbaharın tüm renklerini seyretmeye doyamayacağınız bu rotada engebeli yolların karşılığını alacağınızdan emin olabilirsiniz.
Sakin ve huzurlu koylar: Datça bükleri
Datça yazları ne kadar kalabalıksa sonbahardan itibaren de o kadar sakin, durgun ve karavan için keyifli. Marmaris’ten Datça’ya giderken yolda Selimiye-Bozburun ayrımına gelmeden hemen önce Mavi Pide’ye uğrayıp patlıcanlı pideyi mutlaka tatmalısınız. Datça’ya gelmeden Çubucak ya da Aktur kamp alanlarından birinde konaklayabilirsiniz.
İsterseniz yolunuza devam edip Knidos’a doğru dönüp Palamutbükü veya Ovabükü’ne de yönelebilirsiniz. Ama benim önerim ikisinin tam arasındaki Kurubük’e gidip yalnızlığın keyfini doyasıya çıkarmanız. Datça Merkez’deki Ilıca Kamping veya Palamutbükü’ndeki Akçabük Kamping gibi ücretli alternatiflerin yanı sıra 260 kilometre sahil şeridi olan Datça’da Gavurderesi, Periliköşk, Burgaz, Kargı, Murdala, Değirmenbükü, Gereme, Körmen, Balıkaşıran gibi koylar bu zamanlarda mutlaka uğranması gereken yerler.
Taze balığa giden renkli yol: Kuzey Trakya
Şehri yakınlığıyla pek çok İstanbullu karavancının hafta sonları için tercih ettiği bu bölge, Çatalca civarından başlayıp, Kıyıköy’ü geçip İğneada’ya kadar uzanıyor. Özellikle Kıyıköy ve İğneada arasında orman yollarında kendinizi doğaya bırakabileceğiniz kamp alanları bulmak mümkün. Dikkat edilmesi gereken en önemli noktalardan biri bölgede telefonların çekmediği yerlerin olması. Olası bir arıza ya da çamura saplanma durumu için dikkatli olmakta fayda var.
En sessiz hali, en rüzgârlı zamanı: Gökçeada
Gökçeada yaz sezonunda sörf turizminin gözde mekânlarından. Yerli yabancı pek çok sörf meraklısının adayı hıncahınç doldurduğunu vurgulamakta fayda var. Turizme yönelik yatırımların artması; adadaki yolların genişletilmesi oldukça popüler hale getirdi Gökçeada’yı.
Köylerin ve sahillerin güzelliği: Saros Körfezi
Çevresindeki birçok köy, belde ve koylarıyla karavancılar için paha biçilmez rotalardan. Köylerin balıkçı barınakları gecelik konaklamalar için ideal.
Tüm zamanların rotası: Bolu-Abant ve Yedigöller Bölgesi
Batı Karadeniz’de sonbahar ve kış renklerini doya doya yaşayabileceğiniz yer hiç kuşkusuz Bolu ve civarı. Eğer rotanızı, mümkünse hafta içi bu bölgeye denk getirebiliyorsanız hafta sonu kalabalığının ve günübirlik turların kalabalığından uzak kalırsınız.
Büyüleyici sabahlar: Kapadokya
Sonbaharın ve kışın en güzel karavan rotalarından biri de şüphesiz ki Kapadokya. Sabah büyüleyici güzellikteki bir manzaraya uyanabileceğinizi ismiyle garantileyen Panorama Kamping’i konaklama için tercih edebilirsiniz.
Kendinize en uygununu seçin
Karavancılığa yeni başlayanlar için belki de ilk kafa yorulacak konu karavan tipleri. İhtiyacınıza göre, seyahat alışkanlıklarınıza ve tercihlerinize göre ilk verilecek karar bu. Bu konuda da başlıca iki seçenek var: Çekme karavanlar ve motokaravanlar. Adı üstünde ilk grubu başka bir araçla çekmeniz gerekirken motokaravanlar, kaplumbağa misali araçla entegre yaşam alanlarından oluşuyor.
Her ikisinin de çeşitli avantajları ve dezavantajları var. Gittiğiniz bir lokasyonda uzun süre geçirmek taraftarıysanız çekme karavan daha makul bir tercih. Ama sizin için gittiğiniz yer değil de yolda olmak önemliyse; bir-iki gecelik konaklamalarla yola devam etmeyi seviyorsanız, o zaman bir motokaravan daha pratik olabilir. Her iki karavan çeşidinin de pek çok farklı boyu, farklı donanım alternatiflerini bulmanız mümkün.
Tedbirli olun, doğayı koruyun
Karavanda da evde olduğu gibi en temel ihtiyaç elektrik ve su. Bu ikisine sahip olduğunuzda pek çok ihtiyaç kolaylıkla giderilebiliyor. Evde olduğu gibi karavanda da olmazsa olmazınız bu bahsettiğimiz iki ana ihtiyacın yokluğuna yönelik hazırlıklar olmalı. Elektrik (kimi durumlarda tüpgaz) olmadığında ihtiyaç duyacağınız ısınma, pişirme, aydınlanma çözümlerinizin olması; suyunuz bittiğinde yedeğinizin olması size asgari konforu sağlayacaktır.
Eğer kamp alanlarında değil de doğanın içinde ‘serbest ve bağımsız’ takılmayı tercih ediyorsanız her ihtimale karşı gittiğiniz rotayı gerektiğinde size ulaşabilecek yakınlarınıza bildirin. Telefonun çekmediği kırsal alanlarda, kıyı şeritlerinde, orman bölgelerinde yaşayacağınız olası bir arıza ya da çamura saplanmaya hazırlıklı olmakta fayda var.
Elbette ki doğayla iç içe bir rota için önerilerimizin yanında mutlaka vurgulanması gereken bir konu da atıklara ilişkin hassasiyet. Gerek kirli su depolarımızın gerekse günlük hayatta biriken atıklarımızın mutlaka doğru yerlere atılana kadar saklanması; bu konudaki planlamanın özenle yapılması çok önemli. Altyapı anlamındaki donanımsızlık ve karavan kampları konusundaki yetersizlik maalesef karavancıların en büyük sıkıntılarından.
Temiz su deposunun doluluk oranına bakın; kirli su depolarının boşaltılmış ve kullanıma hazır olduğundan emin olun. Tuvalet ve banyo kirli su depoları kasetliyse kasetlerin boş olup olmadığını kontrol edin. Yola çıkmadan kaset boşaltma eğitimi almanız ve bu depoların doluluğunun nasıl kontrol edileceğini bilmeniz önemli.
Mutfak ve ısınma için kullandığınız tüpleri de kontrol edin. Ocağı yakıp deneyin. Ayrıca sobayı ve sıcak su mekanizmasını çalıştırıp denemek yolculuğunuzda karşınıza çıkacak sürprizleri bertaraf edecektir. Yaşam akülerinin doluluğunu kontrol edin. Güneş enerji panellerinin aküleri doldurduğundan emin olun.
Tüm bu su, elektrik ve gaz ihtiyaçlarınıza alternatif çözümleri de yedeklemelisiniz. Böylece olası riskleri azaltırsınız. Yola çıkmadan karavan içindeki her şeyin sabitlendiğinden; dolap kapaklarının hareket halinde açılmayacağından emin olun. Depolama alanlarını kontrol edip buzdolabınızı da doldurun. (Elbette buzdolabının çalışır halde olduğundan ve soğuttuğundan da eminsiniz!) Yola çıkmadan mutlaka hatırlanması gereken detaylardan biri de karavana çıkarken kullandığınız açılır kapanır basamağın kapalı pozisyonda olması. Aynı durum, varsa karavanın üstüne çıkmaya yarayan merdiven için de geçerli.
Karavandaki gerek yan gerekse tavan havalandırmalarının mutlaka kapalı olduğundan da emin olmalısınız. Öğrenmeniz ve yolda kendinize hatırlatmanızda hayati fayda olan bir konu da karavanınızın yüksekliği. Gerek üstgeçit gerek birtakım altgeçitlerde, otopark, yıkamacı ve benzeri alçak tavanlı yerlere girip giremeyeceğinizi bilmelisiniz. Yola çıkıp biraz seyirden sonra durun ve ikinci kontrolü yapın. Bu durum seyir esnasında karavanda bir sıkıntı yaşanıyorsa geç olmadan fark etmeniz açısından önemli.