Başka Türlü Bir Şey
'Kanepe sörfü' sayesinde masrafsız dünya turu
Belarus'ta bu kadar sovyetçi bir hayat tarzıyla karşılaşmayı beklemiyorduk. Özellikle polisler gelenekçiydi ve bize oldukça sert davranmışlardı. Ama bunu problem etmedik, bizim için iyi bir deneyim olmuştu. Peki, Belarus'ta durum böyleyse Rusya'da nasıl olacaktı? Herhalde orada daha katı kurallar ve uygulamalar olacaktı.
Bunları düşünürken Baltık'lara doğru hareket ediyordu otobüsümüz. Önce Litvanya'ya, oradan Letonya'ya son olarak da Estonya üzerinden Rusya'ya ulaşacaktık. Dünya seyahati başlayalı üç hafta olmuştu ve seyahat konuştuğumuz gibi karadan gerçekleşiyordu. Yolculuklar sırasında okuyup ve özellikle yazmak için bol bol zaman buluyorduk.
Daha önce pek yazı yazmışlığımız yoktu. Yazmayı sevmiştik ve yazdıkça yolculuk daha keyifli hale geliyordu. Çünkü seyahat sırasında neler yaşadığımızı daha iyi idrak ediyorduk. Ayrıca bizi biraz havaya sokuyor özel hissettiriyordu yazı yazmak. Bir taraftan düşünüp bir taraftan yazarken Vilnius otobüs garajına gelmiştik bile. Hava çoktan kararmıştı.
Yolculuk boyunca konaklama önemli masraf kalemlerinin başında geliyordu. Bu yüzden bu masrafı en aza indirmek için kanepe sörfü denilen sistemi kullanıyorduk. Sistem çok kullanışlıydı. Bir internet sitesinde kendi profilinizi oluşturup hakkınızda bilgi veriyorsunuz ve topluluğa üye oluyorsunuz. Daha sonra gideceğiniz ülke ve şehirde bu topluluğa üye olan kişileri aratıp onlara mesaj atıyorsunuz. Hangi tarihte orada olacağınızı kaç kişi olduğunuzu belirtip misafir kabul edip etmeyeceğini soruyorsunuz.
Ev sahibi sizi kabul edebilir veya etmeyebilir hatta cevap bile vermeyebilir. Bu yüzden birden fazla kişiye mesaj atmanız gerekiyor. Aynı zamanda güvenirliği yüksek bir sistem. Çünkü daha önceki misafirler bu ev sahibi hakkındaki düşüncelerini kişinin profil sayfasına yazıyor. O yorumlara göre ev sahibinizi tanımış oluyorsunuz. Biz de bu topluluğa yıllar önce katılmıştık. Birçok insanı İstanbul'da evimizde ağırlamıştık hatta İstanbul'u gezdirmiştik ve onlarca arkadaş edinmiştik.
Evimizde ağırladığımız yabancılar sayfamıza çok olumlu referanslar bırakmışlardı. Bu yüzden bu sistemi kullanarak seyahat etmeyi planlamıştık gezinin başında. Ve yola çıkalı üç hafta olmasına rağmen henüz konaklama için cebimizden para çıkmamıştı. Bu memnun ediciydi. Ancak bu sistem bazı problemleri de beraberinde getiriyordu. Bunu yeni yeni anlamaya başlamıştık.
1. Her iki üç günde bir bizi ağırlayacak bir gönüllü bulmamız gerekiyordu. Daha on iki ay daha gezeceğimizi düşünürsek bu oldukça vaktimizi alacaktı.
2. İyi referanslara sahip olmamıza rağmen iki Türk erkeğini evinde ağırlayacak bir gönüllü bulmak zor oluyordu. Bir kaç yazışma sonucu bizi ağırlayacak birini bulsak bile bazen ev sahibi son anda fikrini değiştiriyor ve ortada kalabiliyorduk.
2. İyi referanslara sahip olmamıza rağmen iki Türk erkeğini evinde ağırlayacak bir gönüllü bulmak zor oluyordu. Bir kaç yazışma sonucu bizi ağırlayacak birini bulsak bile bazen ev sahibi son anda fikrini değiştiriyor ve ortada kalabiliyorduk.
O gece de öyle oldu. Bizi ağırlayacak olan ev sahibi telefonlarımıza cevap vermiyordu. Evinin nerede olduğu hakkında bir fikrimiz de yoktu. Bilmediğimiz bir ülkenin bilmediğimiz bir şehrinde yerde yatan sırt çantalarımızla bekliyorduk. Sürekli bu sistemle konaklamaya devam edebileceğimiz hakkında şüphelerimiz oluşmaya başladı.
Artık karşımıza farklı farklı sorunlar çıkıyordu ve onları çözmek için hemen fikir üretmemiz gerekiyordu. Bulunduğumuz yerde internet bulup o gece için başka bir gönüllü bulabildik. Ev sahibi bize evini tarif etti ancak evi şehrin epey dışında bir yerde idi ve gece yarısı olmak üzereydi. Bir noktaya kadar toplu taşımayla gidebildik ve ev sahibi bizi oradan aracıyla aldı.
Sabah erken kalkıp yorucu bir gün geçirdiğimiz için aslında sadece kendi yatağımıza girip uyumak istiyorduk ancak ev sahibine saygısızlık olmasın diye biraz hal hatır sorup kendi hikâyemizi anlattık. Belki o da bizim için aynı şeyleri düşünüyordu.
Bunu her gittiğimiz yerde yapıyorduk ve belki birkaç yüz kere daha yapmak zorunda kalacaktık gezi boyunca. Neyse ki bugün de başımızı sokacak bir yer bulmuştuk. Önemli olan buydu. Bu tür küçük şeyler bizi fazlasıyla mutlu etmeye başlamıştı. Dünya turu dışardan göründüğü kadar kolay değildi ancak zorluklar motivasyonumuzu etkilemiyordu.
Bu uzun yolculuğumuzda hiçbir şey için acele etmiyorduk. Çünkü bir yere yetişmek zorunda değildik. Pazar günü geldiğinde ertesi günü işe gitmek zorunda değildik. Pazartesinin bizim için diğer günlerden bir farkı yoktu. Hatta artık hangi günde olduğumuzu unutmaya başlamıştık. Bu gezmekten çok yolda yaşamaktı ve yaşanabilecek en güzel duygulardan biriydi.
Akşam olunca misafiri olduğumuz eve döndük. İnternet bulabildiğimiz için arkadaşlarımızla ve ailemizle konuştuk. Normal hayatımızda yaptığımız ev işlerini de yolda yapmaya alışıyorduk. Gündüz yıkadığımız çamaşırlarımızı toplayıp çantalarımızı hazırladık. Ertesi sabah Letonya'ya gitmek üzere ev sahibimize teşekkür edip evden ayrıldık.