Erdoğan GÜMÜŞ / Instagram: @erdogangumus1
Hafta sonunun en huzurlu yeri! Her yer sessiz sakin, pek fazla bilinmiyor…
Yılın her mevsiminde doğal güzelliğiyle, bünyesinde barındırdığı zengin florası ve faunasıyla, ülkemizin kuş göç yolları üzerindeki en önemli duraklarından Ankara'daki Eymir Gölü... Hafta sonu huzurlu bir yer arıyorsanız burası tam size göre... İşte Eymir Gölü hakkında bilgiler...
Yılın her mevsiminde doğal güzelliğiyle, bünyesinde barındırdığı zengin florası ve faunasıyla, ülkemizin kuş göç yolları üzerindeki en önemli duraklarından Ankara'daki Eymir Gölü... Hafta sonu huzurlu bir yer arıyorsanız burası tam size göre... İşte Eymir Gölü hakkında bilgiler...
Fotoğraflar: Erdoğan Gümüş / Hürriyet Seyahat Gezgini, Alamy, DepoPhotos
Fotoğraflar: Erdoğan Gümüş / Hürriyet Seyahat Gezgini, Alamy, DepoPhotos
Ne yazık ki büyük kentlerde, son yıllarda hızla artan yaşam alışkanlıklarından başlıcası AVM’lerde vakit geçirmek oldu. Başkent’te yaşayanların önemli bir bölümü de maalesef bu alışkanlığa ayak uydurarak sayıları her geçen gün artan bu kapalı mekânlarda zamanlarını harcamaktalar.
Oysa oksijenden yoksun böyle bir ortam yerine, kilometrelerce yol kat etmeye gerek kalmaksızın, Ankara’nın en uzak semtine bile neredeyse 40-50 km’lik bir mesafede yer alan Eymir Gölü; temiz havası, görsel güzelliği, sessiz ve sakin ortamı ile Başkentlileri misafir etmek üzere yanı başında bekliyor.
Mogan Gölü ile birlikte sulak alanları kuşlar tarafından barınma, üreme, konaklama amaçlı kullanılan ve ülkemizde Ramsar’a (Yeryüzünün en zengin ve üretken ekosistemlerini içinde barındıran, bulunduğu bölgenin insanlarına ve geneline hizmet edebilen karmaşık doğal sistemlere ‘Ramsar Alanı’ denilmektedir.) aday gösterilen önemli kuş alanlarından birisi olan göl, doğal sit alanı olarak tescil edilmiştir.
Eymir Gölü, özellikle çevresini kuşatan yaklaşık 12 kilometrelik parkuruyla, başkentlilerin bisiklet, yürüyüş, atletizm gibi spor aktivitelerini yapabilecekleri mükemmel bir ortama sahip.
ODTÜ Gölü olarak da bilinen Eymir Gölü, 70’ten fazlası üreyen olmak üzere 200’ün üzerinde kuş türüne de ev sahipliği yapıyor. Esasen göl, bir akarsu yatağı. Mogan, İncesu ve Eymir derelerinin aktığı vadinin alüvyonla dolması sonucu oluşmuş.
Göl onlarca kuşa ev sahipliği yapmakla kalmıyor, çevresinde barındırdığı ağaç çeşitleriyle de bir arboretum sahası. Gölün çevresi 1960’larda dönemin ODTÜ Rektörü Kemal Kurdaş’ın önderliğinde ağaçlandırılmış.
Gölbaşı kapısından girer girmez bir tabela dikkatimi çekiyor. Bu tabelada 2014-2015 yıllarını kapsayan iki yıllık bir zaman içerisinde 300 bin ağacın dikildiği ve destek veren kurum, kuruluş ve şahısların bilgilerine yer verilmiş.
Neler yok ki; çınar, sarıçam, meşe, alıç, ardıç, badem yeniden dikilen ağaçlardan bazıları... Eymir Gölü ve çevresini de saran ODTÜ ormanlarının, yıllar içinde sürekli ağaçlandırılarak hem gençleştirilmesi hem de çeşitliliği artırılarak Ankara’nın akciğeri hâline getirilmesi çabaları devam ettiriliyor anlaşılan.
Eymir Gölü’nün tertemiz havasını teneffüs ederek yürürken; büyük şehrin kirli havası, gürültüsü, boğucu atmosferi içinde, bu kadar yakın mesafedeyken bir o kadar uzak kalmak biz insanlara özgü tuhaf bir davranış olsa gerek, diye düşünmeden geçemiyorum. Göl kenarını kesintisiz saran ve boyları 2-3 metreyi bulan sazlıklar, sarı renkleriyle enfes bir görüntü oluşturuyor.
Bir müddet bu tatlı heyecanı izliyorum. Sevinçle uçuşan martılar, buranın, yıl boyu sadık bekçileri olan siyah gövdesi, beyaz alnı ve gagası ile sakarmekeler, suyun üstünde tatlı kavgaları ve danslarıyla bahriler, küçük batağanlar özellikle çocuklar için eğlenceli ortam oluştururken, fotoğraf tutkunları için de görsel bir şölene imza atma telaşındalar.
Göle iki kapıdan giriş yapabilirsiniz. Birincisi Gölbaşı tarafından diğeri, TRT’nin yanındaki yoldan gelerek ‘Oran Kapısı’ndan. Bisikleti olmayanlar veya yanında taşımak istemeyenler üzülmesinler. Giriş kapıları yanındaki bisikletçilerden, bir saatlik kullanım ücreti 10 liradan başlayan fiyatlarla bisiklet kiralayabiliyorsunuz.
Yorgunluğunuzu atabileceğiniz çay, kahve içebileceğiniz ya da deniz kenarındaki keyfi aratmayacak ekmek arası balık ya da köfte yiyebileceğiniz büfeler, şirin ve küçük mekânlar olarak gölün kıyısında misafirlerini bekliyor.
Saatler ilerledikçe sis dağılmaya başlıyor. Sis bulutları dağıldıkça uzaktan sırıtan bir şeyler dikkatimi çekiyor. Oran sırtlarından itibaren her geçen gün sayıları artan beton bloklar.
Yürüyüşümün sonuna doğru Gölbaşı giriş kapısına yaklaşırken çevre yolunda seyreden ağır tonajlı vasıtalar başta olmak üzere vızır vızır aralıksız işleyen vasıtaların kulak tırmalayan sesleri duyulmaya başlıyor.
Burada yürüyüş yapan bir büyüğümden duyduğum bir sözünü hatırlıyorum; “Eğer günün erken saatlerinde yürüyüş yaparsanız önünüze aniden bir tilki ya da tavşan çıkabilir, yamaçlara doğru kaçışını zevkle seyredebilirsiniz.” Ne yazık ki bu sevimli hayvanlara bugün de rastlayamıyorum. Belli ki sayıları azalmış.