Füsun HATTAT | Fotoğraflar: Alamy, İstock, DepoPhotos, İHA
Ege'nin 'doğallığı bozulmamış' saklı köyleri... Kısıtlama sonrası keşfedilmeyi bekliyorlar
Yüzyıllarca farklı medeniyetleri barındıran antik kentleri, yemyeşil ormanlarla kaplı masmavi koyları, sımsıcak insanları ve sağlıklı mutfağıyla konuklarını bekleyen bu köylerin ortak özelliği ‘bozulmamış’ olmaları.
Gelin bu coğrafyanın en karakteristik, en güzel köylerine bir yolculuk yapalım. Kısıtlamalar sonrası mutlaka birine uğrayın...
Tipik bir Yörük köyü
Kuyucular Köyü, Aydın’ın Umurlu ilçesine bağlı eski bir Yörük köyü. Kuyucular ismi, köydeki 20 tane su kuyusundan geliyormuş. Dokuma ve hayvancılık temel geçim kaynakları. Köyün girişini tarihi kemerli köprü süslüyor. Üst tarafındaki alabalık çiftliği ve asırlık çınar tam bir dinlenme, huzur mekânı. Ayran, bazlama, gözleme, özellikle hamur ve sütle geleneksel Yörük yemekleri hazırlayan yerli kadınların sofraları gerçekten harika...
Bulutlara uzanan köy
Ege’de yöre halkını ve kültürünü özetleyen en tipik köylerden biri. Tamamen doğayla iç içe, halkı samimi ve misafirperver. Travertenler, göletler, kaplıcalarla dolu Denizli’de, Pamukkale’ye çok yakın. ‘Dört mevsim bulutlara dokunan köy’ olarak da adlandırılıyor. Gümüşsu Şelalesi, Eumania Antik Kenti ve Kaklık Mağarası çevrede görülecekler listenizde olsun.
En karakteristik Rum yapıları
Ege’deki belki de en karakteristik eski Rum köyü. Söke ve Dilek Yarımadası’nın arasında. Görkemli birçok taş ev restore edilip koruma altına alınmış. Tarihi MÖ 7. yüzyıla dayanan Doğanbey Köyü aynı zamanda Türkiye ve Yunanistan arasında, Selanik mübadillerinin köyü olarak da biliniyor.
Tarih ve doğa bir arada
Bafa Gölü’nün kıyısında, Milas Havalimanı’na 40 kilometre uzaklıktaki Kapıkırı Köyü antik dönemin önemli merkezlerinden biriymiş. O dönemde ismi ‘Latmos Dağı altındaki Heraklia’ anlamında ‘Heraklia ad Latmos’ olarak anılırken 6 kilometre uzunluğunda duvarlarla çevriliydi.
Bu yüzden tarih ve arkeoloji meraklılarının ilgisini çeken köyde Helenistik ve Bizans dönemine ait kalıntılar görülebilir. Yunan mitolojisinde rüzgâr çobanı olarak bilinen Endymion’un mezarının da Kapıkırı’da olduğuna inanılır. Bunun yanı sıra Bafa Gölü’ndeki sayısız kuş çeşidi doğa fotoğrafçılığıyla ilgilenenlerin dikkatini çekecektir.
En güzel Osmanlı evleri burada
Ödemiş’e sadece 10 kilometre uzaklıktaki Birgi Köyü’nün en önemli yapısı Aydınoğulları Beyliği’nden Mehmet Bey tarafından yaptırılan Ulu Cami. Osmanlı mimarisinin en güzel örneklerini Bursa’dan sonra burada bulacaksınız. İmami Birgivi Medresesi ve Çakır Konağı da ahşap Türk evlerinin en iyi misallerinden.
İki dönemin birleşimi
Muğla’nın Fethiye ilçesine bağlı Kayaköy, tam anlamıyla terk edilmiş bir hazine. Tamamı sit alanı olarak korunuyor. Aslında iki ayrı döneme ait yerleşimin birleşmesinden oluşuyor. Osmanlı’da Rumların yaşadığı Levissi Köyü ile 1500’lerde Oğuzların Kayı boyuna mensup Türkmenlerin yerleştiği Kayı Köy bugün Kayaköy sınırları içinde.
İpeğin adresi
İpekböcekçiliği ve ipek dokumacılığının Ege Bölgesi’nde 250 yılı aşkın süredir önemli merkezlerinden biri Yeşilyurt… Bozulmamış doğası, zeytin ağaçlarıyla dolu ıssız sokakları kısıtlamalar öncesi hafta sonu sadece 35 kilometre uzaklıktaki Muğlalıların akınına uğruyordu.
İyonlardan kalan bir miras
Kuşadası yakınlarında Dilek Yarımadası ve Samsun Dağları arasına sıkışmış Güzelçamlı, Yunanlar, Persler gibi birçok devletin yolunun geçtiği ve izler bıraktığı bir yer.
Sümbül kokulu sokaklar
Nergis, sümbül gibi mor çiçekleriyle ünlü bu güzelim tatil beldesi, doğası, tarihi kalıntıları, tertemiz denizi ve yüksek oksijen oranıyla İzmir’in saklı hazinelerinden biri. Eksik olmayan imbat rüzgârı, havada dolaşan nergis kokusu, göz alıcı koyları bu beldeyi diğerlerinden farklı kılıyor.
Virajlı yolları kalabalıklardan korumuş, doğal dokusu bozulmamış. Tarihte Mimas olarak anılan köye özgü en güzel mitolojik öykü Narcissus efsanesidir. Efsaneye göre, Çiçek Tanrıçası Flora’nın 78 çeşit mor çiçek olan bahçesinin de bulunduğu bu yerde Irmak Perisi Nana, pınarda yıkanıp ağaçların gölgesinde yatarmış...
Kıyamet kopmadı ama ünlü oldu
Maya takvimine göre 21 Aralık 2012’de kıyametin kopacağına inanan yerli ve yabancı pek çok turist, İzmir’in Selçuk ilçesine bağlı Şirince Köyü’ne akın etmişti. Marduk gezegeninin bu tarihte Dünya’ya çarpacağını, bu kıyametten sadece Şirince ve Fransa’nın güneyindeki Bugarach köyünün etkilenmeyeceğini düşünenler azımsanmayacak kadar çoktu ama neyse ki tahmin edilen olmadı.