Hürriyet Seyahat | Fotoğraflar: Alamy, İstock, DHA
Doğallığı bozulmamış keşfedilmeyi bekleyen güzeller... Hepsi birer tablo gibi
Her bir köşesindeki tarihi değerleri ve doğal güzellikleriyle yerli-yabancı fark etmeden seyahat severleri etkisi altına almayı başaran ülkemizde keşfedilmeyi bekleyen o kadar çok keşif rotası var ki…
Köyün en bilinen özelliği Antik Çağ’da Aristoteles’in burada bir süre yaşamış olması ve felsefe okulunun kurulmuş olması. Köy Assos Antik Liman’ın hemen tepesinde yer alıyor ve muhteşem bir manzaraya sahip.
Yörük Köyü
Tarihi evleriyle bilinen küçük bir köy olan Yörük Köyü, Safranbolu’da yer alıyor. Bağlı olduğu Safranbolu’nun bir minyatürü görünümünde olan köy, Karadeniz seyahatlerinin olmazsa olmaz duraklarından biri. Cumbalı evleri ve daracık sokakları ile içinizi ısıtacak bir köy olan Yörük, 1997 yılında SİT alanı ilan edilmiş ve günümüze kadar özenle korunmayı başarmış. Bugün ise kültür turizminin keyifli duraklarından biri olmayı başarıyor.
Üçağız
Antalya’nın Demre ilçesine bağlı bir köy olan Üçağız, günümüzde Kaleköy olarak adlandırılan ve antik Likya kenti olan Simena Antik Kenti’ne ev sahipliği yapıyor.
Mustafapaşa
Ürgüp’e bağlı bir köy olan Mustafapaşa Köyü, bağlı olduğu ilçe merkezine 5 km uzaklıkta yer alıyor. Kapadokya’nın meşhur mimarisinin korunduğu köy, yakın bir tarihe kadar Türkler ve Rumlar’ın birlikte yaşadığı bir yerdi. Tabi hal böyle olunca bugün köye adım attığınızda Rum mimarisinin etkisini pek çok yapıda görebiliyorsunuz. Kısacası kilise, şapeller ve vadilerin bağlandığı yollarıyla Kapadokya’da görülmesi gereken yerlerin başında geliyor Mustafapaşa.
Hamsiköy
Trabzon’un Maçka ilçesi sınırları içerisinde yer alan Hamsiköy, Karadeniz’de olmasının avantajıyla harika bir doğaya sahip. Trabzon ziyaretlerinde mutlaka yer verilen köyde ziyaretçileri Zigana Dağı’nın eteklerinde huzur dolu bir kaçamak bekliyor. Köyün ismi Hamsiköy fakat en meşhur lezzeti sütlaç. Siz de yolunuz buraya düşerse Hamsiköy sütlacını denemeden tatilinizi bitirmeyin.
Trilye
Bursa'nın Mudanya ilçesine 11 kilometre uzaklıkta bulunan, Marmara'ya kıyısı olan şirin bir belde Trilye... Adını, bir zamanlar İstanbul'dan sürgün edilen 3 papazdan aldığı, bir diğer rivayete göre de barbunya balığı anlamına gelen “trigliya”dan aldığı biliniyor. Köyün adı 1963'de “Zeytinbağı” olarak değiştirilse de 2011'de tekrar Trilye olarak değiştirilmiş.
Tirilye evleri genellikle ahşap ve kerpiçten yapılmış ve geneli üç katlı olarak inşa edilmiş. Evler Bizans ve Rum mimarisini yansıtıyor. Tirilye evlerinin giriş katları ocaklık ve zeytin mahseni olarak kullanılır ve aileler yaz aylarında çoğu zamanını giriş katta geçirirler. İkinci katlar ara kat olarak yapılır. Bu katın tavanları alçaktır. Üçüncü kat ise oturma alanı ve yatak odalarının bulunduğu kattır. Bu katta tavanlar yüksek olarak inşa edilmiştir.
Bölgede güzel fotoğraflar çekilecek birçok yer bulunuyor. Ailecek güzel vakit geçirmek için Trilye güzel bir adres...
Çanakkale'nin Ayvacık ilçesine bağlı Kazdağları eteklerindeki taş mimari yapısıyla ünlü Yeşilyurt köyü… Tertemiz denizi, oksijen zengini havası ve bunaltıcı olmayan yazları sayesinde özellikle emeklilerin gözde yazlık mekanı olan Küçükkuyu'dan sadece 1 kilometre uzaklıktaki bu dağ köyü, mübadelenin izlerini taşıyor halen.
Eski adıyla Büyük Çetmi'de, gayri müslim ve müslüman mahallerinin hepsi taş evlerden oluşuyormuş ve bu doku da halen korunuyor. Köyde yerel nüfus oldukça azalmış, hatta yüzyıllık çam ağaçlarıyla çevrili okul bile artık kapanmış ama büyük şehirlerin koşuşturmasından kaçıp buraya yerleşen o kadar çok insan var ki, köy halen capcanlı. Kentlerden gelen bu göç, Yeşilyurt Köyü'ne çok farklı bir estetik nitelik kazandırmış durumda…
Adatepe
Küçükkuyu merkezden Kaz Dağları’na doğru kıvrılan bir yolla varılan, zeytin ağaçlarıyla çevrili güzeller güzeli Adatepe... Osmanlı döneminin zengin köylerinden Adatepe zamanla ıssızlaşmış, evler harabeye dönmüş. Bir kaç yıl evvel bir grup insan tarafından tekrar keşfedilmiş. Şimdi ise yapılan restorasyon çalışmalarının ardından bölgenin en çok turist çeken köşesi halinde. Taş evlerin güzelliği İtalya’nın ünlü köylerinden farksız.
16
İnci gibi dizili Osmanlı konakları ve taş Rum evleri, dantel perdeli pencereleri, sessiz sokaklarıyla ruhunuzu okşayacağı kesin. Konaklamak isteyenler için birkaç butik otel de mevcut. Köy sokaklarını keşfettikten sonra meydanındaki ağaçlar altında çay molası verebilir, teyzelerin el açması gözlemelerini tadabilirsiniz.
Birgi
Yaklaşık 3 bin yıldır birçok medeniyete ev sahipliği yapan İzmir'in tarihi mahallesi Birgi, halen Aydınoğulları dönemindeki mimari dokusunu koruyor.
Ödemiş ilçesine bağlı Birgi, milattan önce 750 yılından bu yana yerleşim yeri olarak kullanılıyor. Sırtını yüksekliği 2 bin metreyi geçen Bozdağ'a dayaması ve karşısındaki ovayı gözetlemeye uygun yüksekliği nedeniyle tarihte tehditlere karşı güvenli bir merkez olan yerleşim, su kaynakları ve verimli topraklarıyla binlerce yıldır yaşam alanı olarak varlığını sürdürüyor.
Birgi'de Frig ve Lydia (Lidya) uygarlıkları, Pers ve Bergama krallıkları, Roma ve Bizans İmparatorluğu, Aydınoğulları Beyliği ve Osmanlı döneminin izleri bulunuyor. Yaklaşık 700 yıldır tarihi görüntüsü bozulmayan Birgi'de, bugün de evler usta çırak ilişkisiyle yetişen kişilerce inşa ediliyor. Korunmuş güzel mimari örneklere sahip olması dolayısıyla "Türk mimarisinin vitrini olarak" değerlendirilen Birgi'nin evleri, kendi coğrafyasının toprak ve ağaç türleri ile doğal taşları kullanılarak yapılıyor.
İki katlı binalar, zemini taş, üst kat ve tavanları ahşap olacak şekilde inşa ediliyor. Evlerdeki sofalar ve dışa yönelik kafesli pencereler mimarinin en belirgin özellikler arasında yer alıyor. Mahalleyi gezenler, 700 yıl öncesinin mimari izlerini taşıyan evler arasında adeta zamanda yolculuğa çıkıyor. Ayrıca Birgi, mimari dokusuyla dizi ve filmler için doğal plato işlevi de görüyor. Fotoğraf: Sevil Mert / Hürriyet Seyahat Gezgini