Paylaş
Eskiden tamamen çölmüş. Buradaki plajların ve mercan resiflerinin kıymeti anlaşılınca sonradan inşa edilmiş.
En popüler bölgesi Naama. Hard Rock Cafe, Buddha Bar gibi dünyaca ünlü zincirlerin şubeleri var.
En bilinen mekânı Farsha.
Bizim eski Reina’nın Mısır versiyonu gibi. Tepeden aşağı kadar her yan doğu tarzı aydınlatmalarla süslenmiş. Eğlence ve partiler sabahın 5’ine kadar sürüyor.
Şarm El-Şeyh’in öyle zengin bir sualtı yaşamı var ki, eğer otelinizin sahilinde bir mercan resifi varsa şnorkelle bile akvaryumlar dolusu balık görebilirsiniz. Aman Allah’ım ne şekiller, ne renkler!
Şarm El-Şeyh dünyanın en ünlü dalış merkezlerinden biri olduğundan sırf bu iş için tüm gün süren tekne turları da düzenleniyor.
Size dalışı öğrettikleri gibi, meşhur Beyaz Ada’da (White Island) yüzme imkânı da sağlıyorlar.
Ada dediğime bakmayın. Olsun olsun 90-100 metrekarelik bir kumul. Teknelerden bütün turistler üşüşmüş, adım atacak yer yok, karınca yuvası gibi. İçimden, “Şu kumul bizde olacaktı ne güzel otel yapardık” diye geçiriyorum.
Minimum harcama limiti
Bazı işletmelerdeki “minimum harcama limiti” uygulaması yasal olmadığı için Ticaret Bakanlığı harekete geçmiş.
Süper bir girişim ama sektörü düşününce nasıl sonuç alınır, pek bilemedim.
Uygulama özetle şu:
O işletmeye gittiğinizde tüketseniz de tüketmeseniz de ödeyeceğiniz minimum bir hesap var. Bunun altında tüketim yapsanız dahi, size o minimum hesap banko geliyor.
Aslında “çaktırmadan” balıkçılarda yaygındır bu uygulama. İşletmeci, o gecenin masraflarını çıkarıp kâr etmek için, 60 sandalyesi mi var, kişi başı en az alacağı yaklaşık bir rakam belirler kafasında.
Ve o kadar tüketmesiniz de üç aşağı beş yukarı kişi başı ona yakın bir hesap gelir.
Bu uygulamanın şahikası ise yazları ünlü beach’lerde yapılıyor.
Kafadan bir giriş ücreti ödüyorsunuz. Sonra o giriş ücreti karşılığında içeride harcama hakkınız oluyor.
Demek istediğim o ki, öyle çevir, böyle çevir; bin bir türlü isim altında alınıyor bu meblağlar.
“Minimum limit” demez de “Girene içeride tüketim hakkı” der; yine çıkar işin içinden. Alan memnun veren memnun olduktan sonra... Çok zor bu işler.
Salih Güney’in jigolo mücadelesi
Eskiden ne kolaymış: Haklı ya da haksız, bir mahallede kötü mü tanındın? Taşınırsın başka bir mahalleye, yepyeni bir hayata başlardın.
Bir Yeşilçam ünlüsünün başına tam da benzer bir şey gelmiş.
Bir yanlış anlamadan dolayı duayen oyuncu Salih Güney, Vikipedi’ye “jigolo” olarak girmiş; uğraş uğraş kurtulamıyormuş.
Dijital zamanlar Yunan şair Kavafis’in söylediği gibi: Nereye gidersen git, “Bu şehir arkandan gelecektir”...
Doğrusuyla, yalanıyla.
Düşünsenize, olacak iş mi canım:
◊ İsminiz?
◊ Salih Güney.
◊ Hemen bir bakalım... Aa siz jigoloymuşsunuz!
Kısaca büyük ayıp ediliyor usta aktöre...
Melike, Melike’ye karşı
Böyle bir mücadele en son “Kalbime Gömerim O Zaman” şarkısıyla çıkış yapan Gökçe Kırgız Durukan ile yine şarkıcı Gökçe Kırgız Taner arasında yaşanmıştı.
Durukan, Taner’i isminden kazanç sağladığı gerekçesiyle mahkemeye vermişti. Şu sıra bir benzerini Melike Şahin yaşıyor.
İsmini tescil ettirmeye kalktığında aynı ismin bir müzik öğretmeni tarafından daha önce tescil ettirildiğini fark edip soluğu savcılıkta aldı.
“Haklı tabii, markasını korusun” diyeceksiniz ama iş o kadar basit değil.
Diğer Melike Şahin de müzik, tekvando ve pilates alanlarında yıllardır tanındığını ve ismini bu yüzden tescil ettirdiğini söylüyor.
Bizim bildiğimiz Melike Şahin’e karşı da güçlü bir argüman mevcut avukatının elinde:
“Davacı Melike Şahin 2017’de ünlü olmuştur. Müvekkilim ise eskiden beri tanınmıştır. Ayrıca davacının gerçek ismi Melike Şahin değil, Melike Şahin Arpalık’tır.”
Gel de çık işin içinden.
Kefeni cepli yapılmış
2024’te en çok kazanan ölü ünlüler listesinin başında Michael Jackson, Whitney Houston, Freddie Mercury ve Bob Marley geliyor. Çünkü bugün bile indirilip dinlenen şarkılardan telif hakkı doğuyor. Bu gelirler mirasçı olarak tayin ettikleri kişi ya da kuruluşlara gidiyor.
Forbes’e göre Michael Jackson’ın 2009’daki ölümünden bu yana elde ettiği gelir 3.3 milyar dolar civarında.
Son olarak San Fernando’daki eski bir depoda Jackson’ın daha önce hiç yayınlanmamış kasetleri ortaya çıktı. Bu kayıtlar kamuyla paylaşılmayacak, bir müzayede evinde satışa çıkacak. Büyük ihtimalle Jackson hayranı özel koleksiyonculardan biri alacak.
“Ölüsü bile para etmek” diye buna denir herhalde. Keşke yayınlasalar da dinlesek.
Paylaş