Çöldeki evi sanat eserine çevirdi!

Amerikalı sanatçı Phillip K. Smith, 70 yıldır Joshua Çölü’nde bulunan kulübeyi yaratıcılığıyla tanınmayacak hale getirdi. Kullanılamayacak hale gelen kulübeyi tamir edip etrafına aynalar yerleştirdi. Ortaya çıkan sonuca ise çok şaşıracaksınız… İşte Amerikalı sanatçının inşa ettiği o ilginç ev…Fotoğraflar: Picssr, İgnant, Dailymail, Awol, La.curbed, Pld Türkiye, N’olmuş, Flicker, inspirationist, Visualnews,

Şu sıralar çağımızın utanılacak çılgınlığı, tüketerek kendini var etme. Bu çılgınlığın gözümüze çarpan en önemli detayı ise bir yandan binaların yıkılıp bir yandan da o kadar hızla tekrar yükselmeleri.

Dönüşüme dair kafa yorulmadan yalnızca tüketimin olduğu dünyada, üretime dair umut veren bir çalışma, Lucid Stead… Amerikalı Phillip K. Smith, çölün muazzam görüntüsünü kulübeye yansıttı.

Kapı ve pencerelere eklediği renkli LED panelleri ise kulübeyi farklı bir havaya bürüdü. Çalışmasına ‘Lucid Stead’ adını veren sanatçı, eserinin gücünü doğanın en büyüleyici konularından biri olan ışıktan aldığını ifade ediyor.

Tüm kalıp yargıları yıkan Lucid Stead, değişimin hızına ve yerin sessizliğine karşılık vermeye dair bir çalışma.Lucid Stead projesi; ışığın ince, göz kamaştırıcı, kör edici gücünü tüm ihtişamıyla kutluyor.

Phillip’in eserine ilk izlenimler genellikle şaşkınlık yönünde oluyor.

Böyle bir evin varlığına dair şaşkınlık ve hayranlık aynı anda duyuluyor.

Ziyaretçiler, görünümünün bir ev olduğunu fakat böyle bir şeyin olamayacağını ifade ediyor. Hatta evin yüzdüğünü bile söyleyenler var.

İllüzyonların efendisi olarakta anılan evde kullanılan paneller çok yaratıcı şekilde yerleştirilmiş.Eskiyle yeninin harmanlandığı Lucid Stead, eski yapısına sadık kalınarak onarılmış ve yeniden hayat verilmiş.

Yansıtılan panellerle birlikte dış dünyayla etkileşimde kuruluyor.Ortaya çıkan manzaraysa kimi zaman gerçeküstü bir görünüm verirken kimi zaman ise aynaların oluşturduğu sonsuz bir döngüye işaret ediyor.

Çevreyi yansıtan Lucid Stead'ın gerçek doğası, günün farklı zamanlarında değişen ışık ve atmosfer tonlarıyla her geçen gün yenilenerek ortaya çıkıyor.

Tasarımı biraz alışılmışın dışında ilk bakışta çevredeki çölden izole edilmiş gibi görünüyor.

Aslında gerçekte olan ise çevresindeki çevreye ayna olması…

Yansıtılmış paneller hâlâ belirgindir fakat diğer aydınlatmalar da devreye giriyor. Böylece ortaya bir şaheser çıkıyor.Gece olunca yansıtılmış şeritlerin etkisi kayboluyor ve yerine canlı renkte ışıklı bloklar ortaya çıkıyor.

Beyaz LED şeritler, gün boyunca yansıtılmış panellerin etkisini taklit eder ve aynı zamanda kulübeyi çıplak bırakarak binanın iskeletini meydana çıkarır.

Gece yavaş yavaş gün haline geldiğinde, aydınlatılmış paneller normal durumlarına tekrar geri dönüyor. Gün tekrar doğar gibi desen her gün tekrarlanıyor.

Alışılmışın dışında bir çalışma:Üç aynalı yansıtma alanı
Sanatçının bir diğer fark yaratan çalışması Kaliforniya’daki üç boyutlu yansıtma alanı.

Sanatçının bugüne kadar yaptığı en büyük enstelasyon (alışılmışın dışında bir çalışma) Coachella Müzik Festivali’nde iki haftada 200 binin üzerinde insan tarafından deneyimlenmiş

Çalışma, parlayan ışıldamalardan ve aynalanmış yüzeylerden yapılmış bağımsız beş büyük ölçekteki birimleri içeriyor. Anıtsal parçalar sanatçının ‘Lucid Stead’ eserine göndermeler yapıyor.

Nesnelerin geniş düzlükte yayılan 100 metre çapındaki serileri, gündüz monolitik (tek parça) yansıtıcı kitleler toprağın, gökyüzünün prizmaları, yeşillik ve çevre tarafından sarılmış.

Bu arada tonlar itiyor ve çekiyor, saf bir rengin içinde etrafı doyuruyor, eritiyor…