İsmail SARI / isari@hurriyet.com.tr
Adrenalin peşinde bir kadın ve 54 ülke
Sevil Mert (36) bir sigorta şirketinde yönetici. Ailesinin seyahate olan merakı sayesinde çok küçük yaşlarda Anadolu’yu karış karış gezdi. Sonra kendi parasını kazandıkça yurt dışında yollara düştü. İşinden arttırdığı zamanlarda sürekli geziyor. Ne yeni bir ayakkabı alıyor ne de bir pantolon… Kişisel harcamalarını da sırf gezilerine ayırıyor. Üstelik tam bir adrenalin tutkunu. Afrika’da bungee jumping yapıp köpek balıklarıyla yüzdü, hatta Bolivya’da bisikletiyle ‘Ölüm Yolu’ndan geçti. Bugüne kadar tek başına 4 kıtada 54 ülkeye ayak bastı.
Nasıl başladı seyahat hikâyeniz?
Ailemin teşvikiyle... Çocukluğumda arabamıza çadırlarımızı yükler Ege, Akdeniz, İç Anadolu’yu gezer dururduk. Ama “Tam anlamıyla ne zaman gezgin oldum?” derseniz, “Üniversiteyi bitirip kendi paramı kazanmaya başlayınca...” derim. Büyük bir özgürlüğe kavuştum ve seyahat vazgeçemediğim bir tutku oldu. Şimdilerde çok tempolu bir iş hayatım var ama seyahatlerimi ihmal etmiyorum.
Ailemin teşvikiyle... Çocukluğumda arabamıza çadırlarımızı yükler Ege, Akdeniz, İç Anadolu’yu gezer dururduk. Ama “Tam anlamıyla ne zaman gezgin oldum?” derseniz, “Üniversiteyi bitirip kendi paramı kazanmaya başlayınca...” derim. Büyük bir özgürlüğe kavuştum ve seyahat vazgeçemediğim bir tutku oldu. Şimdilerde çok tempolu bir iş hayatım var ama seyahatlerimi ihmal etmiyorum.
Yani, sizi hayata karşı motive eden en büyük unsur seyahatleriniz mi?
Öyle de denebilir. Bütün hayatımı ona göre şekillendiriyor, planlarımı ona göre yapıyorum. Her ay maaşımı alır almaz önemli bir miktar ayırıyor ve kalan kısmıyla idare ediyorum. Gereksiz hiçbir harcama yapmıyorum. Çünkü alacağım yeni bir ayakkabı benim için bir uçak biletine eş değer. Özellikle son üç yıldır lüks sınıfına girebilecek harcamalarımı neredeyse sıfırladım. Ayakkabım ya da pantolonumu parçalanana kadar giymeyi öğrendim.
Öyle de denebilir. Bütün hayatımı ona göre şekillendiriyor, planlarımı ona göre yapıyorum. Her ay maaşımı alır almaz önemli bir miktar ayırıyor ve kalan kısmıyla idare ediyorum. Gereksiz hiçbir harcama yapmıyorum. Çünkü alacağım yeni bir ayakkabı benim için bir uçak biletine eş değer. Özellikle son üç yıldır lüks sınıfına girebilecek harcamalarımı neredeyse sıfırladım. Ayakkabım ya da pantolonumu parçalanana kadar giymeyi öğrendim.
Kendi paranızı kazanmaya başlayınca ilk hangi ülkeye gittiniz?
Soluğu İtalya’da aldım. Roma ve Vatikan’ı görmeyi çok istiyordum. Arkadaşlarımı benimle gelmeleri için ikna etmeye çalıştım ama olmadı. Baktım kimse gelmiyor bir turizm şirketinden tur alarak tek başıma düştüm yollara. Roma, Venedik ve Floransa rotasında gördüklerim harikaydı.
Soluğu İtalya’da aldım. Roma ve Vatikan’ı görmeyi çok istiyordum. Arkadaşlarımı benimle gelmeleri için ikna etmeye çalıştım ama olmadı. Baktım kimse gelmiyor bir turizm şirketinden tur alarak tek başıma düştüm yollara. Roma, Venedik ve Floransa rotasında gördüklerim harikaydı.
Moğolistan geziniz oldukça ilginç olmalı?
En mutlu olduğum seyahatimdi. Hâlâ bakirliğini koruyan nadir ülkelerden...
En mutlu olduğum seyahatimdi. Hâlâ bakirliğini koruyan nadir ülkelerden...
Doğa insana değil, insan doğaya uyum sağlıyor. Bir göl ya da dereden gönül rahatlığıyla eğilip su içebileceğiniz kadar temiz doğa. Dünyada metrekareye düşen insan nüfusunun en düşük olduğu ülke. İnsanlar doğaya gözleri gibi bakıyor. Müthiş bir sessizlik ve ıssızlık hâkim. Saatlerce tek bir insan ve araç görmeden yol alabiliyorsunuz.
Ülkede, halkın doğayla ilişkisinin bu kadar güçlü olmasının nedeni sizce nedir?
Şaman kültürü... Doğanın gücüne inanan Şaman felsefesi, şu an çoğunluğu Budist olan Moğolların hâlâ saygıyla uyguladıkları ritüelleri barındırıyor. Ülkeyi kuzeyden güneye gezdim ve bunu çok iyi anladım. Çok farklı bir ülke burası. Altay Dağları’nın güzelliği, Baykal Gölü’nün ikiz kardeşi Hövsgöl Gölü, orta Moğolistan’da uçsuz bucaksız bozkırlar, anlatılamayacak kadar güzel.
Şaman kültürü... Doğanın gücüne inanan Şaman felsefesi, şu an çoğunluğu Budist olan Moğolların hâlâ saygıyla uyguladıkları ritüelleri barındırıyor. Ülkeyi kuzeyden güneye gezdim ve bunu çok iyi anladım. Çok farklı bir ülke burası. Altay Dağları’nın güzelliği, Baykal Gölü’nün ikiz kardeşi Hövsgöl Gölü, orta Moğolistan’da uçsuz bucaksız bozkırlar, anlatılamayacak kadar güzel.
En unutamadığınız adrenalin dolu aktivite neydi?
Güney Amerika’da yaşadıklarım çok farklıydı. Özellikle Bolivya gezimi hâlâ unutamıyorum. Dünyanın en tehlikeli yollarından biri olan ‘Ölüm Yolu’nda bisiklet kullandım. Piranalar ve timsahların kol gezdiği Amazon Nehri’nde yüzdüm, gayzerlerin içinden geçtim, 4 bin metre yüksekte kaplıcada yüzdüm.
Güney Amerika’da yaşadıklarım çok farklıydı. Özellikle Bolivya gezimi hâlâ unutamıyorum. Dünyanın en tehlikeli yollarından biri olan ‘Ölüm Yolu’nda bisiklet kullandım. Piranalar ve timsahların kol gezdiği Amazon Nehri’nde yüzdüm, gayzerlerin içinden geçtim, 4 bin metre yüksekte kaplıcada yüzdüm.
Hem çalışıp hem geziyorsunuz. Bunu yaparken kendinizi bir ülke gezecek şekilde mi ayarlıyorsunuz, yoksa kıta turu mu yapıyorsunuz?
Seyahatimin süresine göre ülke sayısına karar veriyorum. Özellikle uzun uçuş dolayısıyla pahalı uçak biletleri gerektiren rotaya giderken gitmişken çok yer görmeye çalışıyorum. Örneğin Güney Amerika öyle oldu, üç haftada üç ülkeyi görme şansım oldu. Halbuki Avrupa’ya gideceksem, hafta sonu ya da üç-dört günlük rotalar yapıp tek bir yere gidip orayı ve çevresini dolaşmayı tercih ediyorum.
Seyahatimin süresine göre ülke sayısına karar veriyorum. Özellikle uzun uçuş dolayısıyla pahalı uçak biletleri gerektiren rotaya giderken gitmişken çok yer görmeye çalışıyorum. Örneğin Güney Amerika öyle oldu, üç haftada üç ülkeyi görme şansım oldu. Halbuki Avrupa’ya gideceksem, hafta sonu ya da üç-dört günlük rotalar yapıp tek bir yere gidip orayı ve çevresini dolaşmayı tercih ediyorum.
Bütçenizi nasıl ayarlıyorsunuz, blog’unuzdan kazanç sağlıyor musunuz?
Çalışıyorum ve kazandıklarımı seyahate harcıyorum. Blog’umdan az da olsa reklam kazancı geliyor, onu da hemen oluşturduğum gezi fonuna aktarıyorum. Genelde de hostellerde, uygun bir yerse çadır konaklaması yapıyorum. Öyle uçuk miktarlar harcamıyorum.
Çalışıyorum ve kazandıklarımı seyahate harcıyorum. Blog’umdan az da olsa reklam kazancı geliyor, onu da hemen oluşturduğum gezi fonuna aktarıyorum. Genelde de hostellerde, uygun bir yerse çadır konaklaması yapıyorum. Öyle uçuk miktarlar harcamıyorum.
Gezdiğiniz ülke içerisinde, en çok hangisinden çıkarımlar elde ettiniz?
Savaş öncesi Suriye’yi görebilmiş olmak bana çok şey öğretti. Gitmek istediğin yerleri ertelememem gerektiğini anladım. Çünkü yarın o ülke yerinde olmayabilir. Ne yazık ki, şimdi gelinen durum ortada…
Savaş öncesi Suriye’yi görebilmiş olmak bana çok şey öğretti. Gitmek istediğin yerleri ertelememem gerektiğini anladım. Çünkü yarın o ülke yerinde olmayabilir. Ne yazık ki, şimdi gelinen durum ortada…
“Seyahat etmek için çok paraya gerek yok. Önemli olan gerçekten istemek… Yolda dünyayı gezen pek çok insanla tanıştım. Hiçbirinde son model telefonlar, fotoğraf makineleri, pahalı kıyafetler yoktu. Ama ekonomisi ve politikası üzerinde tartışabilecek kadar dünyanın pek çok ülkesi hakkında bilgileri vardı. Gezginlikte tam böyle bir şey…”