Hürriyet Seyahat / ÖZEL | Fotoğraflar: Alamy, İstock, Anadolu Ajansı
29 Ekim tatilinin en güzel adresleri... Bir gün alınacak izinle dört gün tatil fırsatı
İstanbul ve Ankara gibi büyük şehirlerde yaşıyorsanız ve yoğun bir iş stresi içindeyseniz doğanın içinde kafa dinlemeye ihtiyacınız var demektir. Bu yıl 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı perşembe gününe denk geliyor. Cuma günü alınacak bir gün izinle, hafta sonunu da katarsak dört günlük tatil fırsatı doğuyor. Peki bu dört günlük 29 Ekim tatilinde nereye gitmeli neler yapmalı? İşte size çok fazla cep yakmayan 29 Ekim tatilinde gidilecek ve gezilecek adresler...
Ege Deniz’inin en güzel adası
Temiz denizleri, yeşil sokakları ve sahillerinde yürüyüş yapabileceğiniz, yüzebileceğiniz tipik bir Ege adası Cunda. Tam anlamıyla huzurun kol gezdiği bu adada birçok gezilebilecek yer de bulunuyor. Taş sokakları arasında kaybolup, tarihi eserleri tek tek incelemek yorgunluğunuzu unutturmaya yeter de artar…
Cunda Adası’nda bulunan Taksiyarhis Kilisesi, belki de adanın en önemli yapıları arasında. Aynı zamanda kilise Rahmi M. Koç Müzesi’ne de ev sahipliği yapıyor. Bir minare eklenerek camiye dönüştürülmüş. Camiye dönüştürülmüş bir diğer kilise de Saatli Camii. Huzurlu bir tatil için Cunda sizi bekliyor...
Sessiz sakin
Ege’nin bütün güzelliğini içinde bulunduran bir yer Sığacık. Burasının da her Ege yerleşkesi gibi tarihi eskilere dayanıyor. Sığacık’ta bir de Teos Antik Kenti bulunuyor. Dönemin ‘sanat merkezi’ olarak adlandırılıyor.
Tarih dolu bir gezi
Mudurnu, büyük şehirlerin karmaşasından ve gürültüsünden bunalanlar, kaplıcaların şifasından yararlanmak, inanç turizmine hizmet veren birimlerini ziyaret etmek, tarihi evlerin sedirlerinde çayını yudumlamak isteyenler için çok ideal… İtalya’da 1999 yılında başlayan ‘Cittaslow’ (sakin şehir) hareketi günümüzde 30 ülkeye yayılmış durumda. Türkiye de geleneksel yaşam ve üretim biçimlerini koruyan şehirlerin yer aldığı bu ağa dâhil. Mudurnu’da bu ağa yeni dâhil olan yerlerimizden…
İstanbul'da kalacaklar için oksijen kaynağı bir adres
İstanbul'da Anadolu yakasında oturuyorsanız ve fazla uzaklara gitmeden şehirle iç içe geçmiş bir doğaya kaçış noktası arıyorsanız Aydos Ormanları tam da aradığınız yer olabilir. Kartal ve Sultanbeyli ilçeleri arasında yer alan Aydos Ormanlarının pek çok girişi bulunuyor. Ancak bu girişlerden en çok tercih edileni gölet kenarında olanı.
Göl girişi yerine başka bir kapısından da giriş yaparsanız merak etmeyin tabela yönlendirmeleri ile aracınızla ya da yürüyerek buraya ulaşmanız mümkün. Ormanlık alanda yürüyüş, gölde ördekler eşliğinde deniz bisikleti keyfi, çocuklar ve çocuk kalmayı başaranlar için macera parkı ve gondol, piknik ve mangal Aydos’ta gerçekleştirebileceğiniz aktivitelerin başında geliyor.
Aydos Ormanlarının tepesi tarihi değere sahip bir yapıyı da içinde barındırıyor. Bizans İmparatorluğu’ndan kalma en önemli yapılardan biri olan, etrafını kaplayan bitki örtüsünün temizlenmesi ve sekiz yıl süren restorasyon çalışmaları sonucunda ortaya çıkarılan Aydos Kalesi’nin de bölgenin turizmine büyük katkı sağlayacağı öngörülüyor.
Dünyada ilk kez batıdan doğuya göçen insanların köyü
Misi Köyü İstanbul’a yakın olmasının yanında tarihiyle de dikkat çekiyor. 2 bin yıllık geçmişe sahip Misi Köyü, Bursa’da yer alıyor. Köyün keşfi milattan sonra 183 yılında, Alex ismindeki bir keşiş tarafından gerçekleşmiş. Köyün bilinen ilk adı ise ‘Mysia’. Aynı zamanda diğer tarihi bilgi de ünlü tarihçi Heredot’a dayanıyor. Heredot’a göre Trakya’dan Anadolu’ya geçen altı kavimden biri olan Mysiler burada ‘Misyalılar’ adıyla bir birlik kurmuşlar. Fotoğraf: Anadolu Ajansı
Kurulan bu birlik dünya tarihinde ilk kez batıdan doğuya geçen kavim olarak bilinmekte. Tarihi hakkında söylenecek daha çok şey olsa da biraz da Misi Köyü’nde gezilecek yerlerden bahsedelim. Misi Köyü’nde bir çocuk kütüphanesi bulunuyor. Kütüphane ufak yaş ve ilköğretim olarak ikiye ayrılmış. Giriş ise ücretsiz. Köyde bir de Etnografya Evi bulunuyor.
Karagöz Gölge Oyunu’nu günümüzde de yaşatmaya çalışıyorlar. İçeride yöresel kıyafetlerden köye has hediyelik eşyaya kadar birçok şey bulunuyor. Şüphesiz köyün en ilgi çekici yeri buram buram Osmanlı kokan sokakları… Burada birçok fotoğraf çekebilir ve yürüyüş yapabilirsiniz. Bu rotanızda ortalama harcayacağınız miktar en fazla 200 TL. Fotoğraf: İpek Evci / Hürriyet Seyahat Gezgini
Batı Karadeniz'in 'parlak şehri'
Ankara ve İstanbul’un tam ortasında parlayan bir ilçe Akçakoca. Bölgenin eski adı ise ‘parlak şehir’. MÖ 650 yıllarında, Lidyalıların güçlenmesiyle bölge Lidyalıların egemenliği altına giriyor. ‘Dia’ isimli bir kent kuruyorlar. Dia, ‘parlak’ demek. Daha sonra bölgede Bizanslıların egemenliği görülüyor. Poly (şehir) anlamına gelen sözcüğü ekleyerek, şehrin adı ‘Diapolis’ oluyor, yani ‘parlak şehir’. Deniz, doğa, tarih ve kültürün bir arada bulunduğu Anadolu’nun cennet köşelerinden burası. Zaten coğrafi konumundan dolayı zengin bir bitkisel çeşitliliğe sahip.
Bölgenin en önemli özelliklerinden biri de tarihine sahip çıkması. Cumhuriyet, Yukarı Mahalle, Hacı Yusuflar ve Orhan Gazi mahalleleri Akçakoca’nın en eski yerleşim yerlerinden. Farklı mimari özellikler taşıyan Akçakoca evleri, geçmişin bugünkü temsilcileri gibiler. Bu evlerde yaşayan insanlar zaman içerisinde değişse de, yaşam biçimlerini değiştirmemişler. Özellikle Yukarı Mahalle’ye çıktığınızda, saksıları dolduran renk renk çiçeklerin süslediği evlerin içinde tarihi yolculuğa çıkacaksınız.
Her hafta sonu burada yöresel ürünler pazarı kuruluyor. Pazara vardığınızda mis gibi tarhana ve köy ekmeği kokusu sarıyor dört bir yanı. Sabah sağılıp tezgâhlarda yerini alan süte, peynire ve tereyağına kadar her şey var. Yayık ayranının tadına doyum olmuyor. Mutlaka ‘Sündüzün Yeri’nde ‘mancarlı pide’ yemelisiniz. Kızılca mancarı, ıspanak, pırasa ve pazı gibi birçok sebzenin karışımından yapılan pide, bölgede meşhur. Bir diğer önemli lezzetse gelinlerin ilk geceden sonra dağıttıkları şekerli fındık...
Pazarın 200 metre yakınında 1928’de Atatürk tarafından yaptırılan Orhan Gazi okulu yer alıyor. Cumhuriyet döneminin ilk okul binalarından. Bu nedenle özel bir anlamı var. Mimari olarak Ankara’daki Meclis Binası’nın kopyası gibi. Bir dönem burada Rıfat Ilgaz öğretmenlik ve halk eğitim müdürlüğü yapmış. O zamanlar ‘Karadeniz’in Kıyıcığında’ romanını yazmış olması, hatta ‘Hababam Sınıfı’ eserinin ilk tohumlarını atmış olma ihtimali okula ayrı bir değer katıyor. Akçakoca'da gezerken hiç sıkılmayacağınız garanti...
Doğa harikası
Bolu’nun en güzel doğa harikalarının başında hiç şüphesiz Yedigöller Milli Parkı gelir. 550 hektarlık bir alanda konumlanan tabiat parkı, İstanbul gibi bir metropole yakın olması sayesinde şehrin kalabalığından uzaklaşmak isteyenlere adeta ilaç gibi geliyor.
Özellikle şu sıralar Yedigöller en güzel zamanını yaşıyor. Burada Instagram'da bolca beğeni alacak fotoğraflar çekeceğiniz kesin... Mutlaka uğramalısınız.
Türkiye'nin romantik güzeli
Ülkemizin en romantik destinasyonlarından biri olan Kapadokya, yerli-yabancı fark etmeden tüm ziyaretçilerine unutulmaz anılarla dolu bir seyahat vadediyor. Bölge yeraltı şehirleri, balon turları, peri bacaları ve o muhteşem vadi manzaraları ile 3-4 günde keşfedebileceği gibi keyifli bir hafta sonu seyahati için de tercih edilebiliyor.
Kapadokya sonbaharda ise tıpkı diğer mevsimlerde olduğu gibi büyüleyici bir manzaraya ev sahipliği yaparak, farklı renk tonları ve eşsiz bir deneyime de aracı oluyor.
Şehirden çok fazla uzaklaşmak istemeyenlere
Metropol şehir İstanbul’un kaçış duraklarından olan Adalar, Cumhuriyet Bayramı tatilinde şehrin kalabalığından uzaklaşıp, biraz nefes almak isteyenlere sesleniyor. İstanbul’dan vapurla kolaylıkla ulaşılabilen Büyükada, Heybeliada, Kınalıada ve Burgazada en çok da kahvaltıcıları, manzaralı restoranları ve bisiklet rotalarıyla ön plana çıkıyor.
Adaların ağaçlarla çevrili sokaklarında ve sahil şeridi boyunca yürüyerek sonbaharı karşılamak ise paha biçilemez bir duygu...