Etna manzarasına karşı sörf yaptım
Milli sörfçü Melek Toraman, sık seyahat ediyor. Sörf yapıp yeni kültürleri keşfediyor. Geçen yıl, nisanda PWA Dünya Windsurf yarışmasına katılmak için İtalya’nın Reggio di Calabria şehrine gitti. Etna Yanardağı’na karşı sörf yaptı. Manzaradan büyülendiğini söylüyor.
Melek Toraman (41), rüzgâr sörfçüsü. Geçen yıl Dünya Windsurf sıralamasında sekizinci oldu, Türkiye şampiyonlukları da var. Yedi senedir rüzgâr sörfü antrenmanlarından dolayı Alaçatı’da yaşıyor.
Sörf nedeniyle Ege’nin birçok güzel yerini gezme imkânı bulduğunu anlatıyor. Ayrıca senede bir defa yurtdışında bir şehri ziyaret edip, farklı kültürleri keşfetmeyi seviyor. Avrupa’nın birçok ülkesini gezdiğini söyleyen Toraman, “Gittiğim en uzak yerler Güney Kore ve Hawaii” diyor. En sevdiği yabancı ülke ise İtalya. “Floransa şehrinde Moda Tasarım Akademisi’ni bitirdim. Bu kültürün sıcak, neşeli ve enerjik halkı beni hep etkilemiştir.” Toraman geçen yıl, nisanda PWA Dünya Windsurf yarışmasına katılmak için İtalya’daki Reggio Calabria şehrine gitti. “Burası tam çizmenin burnunda yer alıyor. Karşısında Sicilya, Etna Yanardağı manzarası seyredilebiliyor” diyor.
RÜZGÂRIN İYİ ESTİĞİ KOYLARI BULUN
Reggio di Calabria’daki sörf macerasını şöyle anlatıyor: “Bir volkanın önünde sörf yapacağımı hiçbir zaman aklımdan geçirmemiştim. İnanılmaz bir manzarayla karşı karşıyaydım. Yarışın son günleri karşı taraftaki Sicilya’ya rüzgâr sörfü yaparak gidip, Etna’yı daha da yakından görmek istedim. Fakat rüzgârın az esmesinden dolayı bu isteğim mümkün olmadı. Adaya feribotla 20 dakikada varabiliyorsunuz. Bu arada Etna Dağı’nda nisanda bile kayak yapanlar var.”
Toraman’ın şehre gideceklere önerileri şöyle: “Sörf sevenlere Calabria’nın farklı koylarına gitmelerini tavsiye ediyorum, şehrin birkaç kilometre uzaklığındaki koylarda rüzgâr daha iyi esiyor. ‘Windsurf dello stretto’ kulübü rüzgâr konusunda size bilgi verebilir. Rüzgârsız günlerde gezilecek birçok kasaba var.
Bu huzur dolu liman şehrinin sahilindeki devasa ağaçlar görkemleriyle görenleri büyülüyor. İyi şekilde restore edinmiş eski antik binaların içindeki önde gelen İtalyan markaların mağazaları dikkat çekiyor. Şehrin içinde Garibaldi Meydanı’nda Giuseppe Garibaldi’nin heykeliyle karşılaşıyorsunuz. Ona ‘İtalyanların Atatürk’ü diyebiliriz. İtalya devletinin kurulmasına öncülük etmiş. İtalya’nın en büyük kahramanı ve yurtseverlerinden biri olarak kabul ediliyor. Bu arada İtalya’nın güneyinde Kuzey İtalya’ya göre hayat çok daha yavaş ilerliyor. İnsanlar stresten uzak yaşıyor. Sıcak Akdeniz insanlarıyla sohbet etmenin keyfi başka oluyor.”
Konaklama seçeneklerinden bahsederken şunları söylüyor: “Uygun fiyata konaklamak isterseniz Pension Delfina’yı tavsiye edebilirim, konum olarak çok merkezi, Garibaldi Meydanı’na yakın. Kendinizi evinizde gibi hissedebileceğiniz bir yer, çok misafirperver ve oldukça temiz. Ev sahibi İngilizce biliyor ve şehirle ilgili size bilgi verebiliyor. Burada oda fiyatı 50 Euro civarında.
Otel olarak ise önerim Casa Blanca. Odaları çok geniş ve zarif bir tarzda dekore edilmiş. Servisi olağanüstü, ev sahibi Sergio son derece enerjik, konukların ihtiyaçlarını karşılamasına çok yardımcı oluyor. Kahvaltınızı açık havada teras katında her sabah taze hamur işleri, ekmek, mısır gevreği, kahve ve meyve suyla yapabilirsiniz.”
Yemeklere gelince: “Onlarca çeşit makarna ve pizza dışında Reggio’daki en popüler ikinci yöresel yemek kurufasulye ve hamsi keki. Bölge, balıkçılığı ile meşhur olunca yöresel yemekleri de balık ağırlıklı. Kemer (Palaska) balığı kızartması bunlardan biri. Müthiş lezzetli dondurma seçeneklerini lezzetlerini tabii ki tatmadan olmaz. Bu arada hesap öderken adisyonda yazan ‘coperto’ kısmına bakarsanız, bunun oturma parası olduğunu bilmenizde fayda var” diyor.
Yakındaki köyleri gezmeden dönmeyin
Stilo, Reggio’ya 140 kilometre uzaklıkta. Bir tepe üzerine kurulu şehir kapı önlerinde, sandalyelerinde oturan yaşlıları, sokakta oyun oynayan çocuklarıyla cıvıl cıvıl. Duvarlara asılı ve kurumaya bırakılmış domates, biberleriyle, pencere ve kapı önlerinde asılı perdeleriyle bu sıcacık Akdeniz köyünde konuşulan lehçenin Eski Yunanca’ya çok benzediği söyleniyor. Tepelerinden birindeki 10’uncu yüzyıl tarihli muhteşem Bizans kilisesi Cattolica, 2006’dan beri Calabria’daki diğer 7 Bizans kilisesiyle birlikte UNESCO Dünya Mirası Listesi’ne aday. Stilo’nun görülmeye değer bir başka noktası ise Arap döneminden kalma Yunus Balıkları Çeşmesi. Birbirine sarılmış yunus balığından oluşan eser, Sakson imparatoruna karşı birleşen Araplarla Bizanslılar arasındaki işbirliğini sembolize ediyor. Castelmola ise Taormina’ya 6 kilometre uzaklıkta. “İtalya’nın en güzel köylerinden biri” unvanını taşıyor. Köyün mozaikle kaplı meydanından tepeye tırmanan yolun sonunda Taormina’ya, denize ve karşıdaki Calabria kıyılarına hâkim bir kale bulunuyor. Köyün ara sokaklarında yerel tatlar satan mağazalara ve 1100 tarihli Annunziata Kilisesi’ne mutlaka uğrayın ve köyün ünlü bademli şarabından içmeden dönmeyin. Ev makarnası ile hardal da Castelmola’nın özel tatları arasında.
En sevdiği beş şehir: Floransa, Barselona, Paris, İstanbul, Roma.
Seyahatte ne okur: Roman, dergi.
Gittiği yerden ne alır: Hediyelik objeler.
Seyahete ne ile gider: Uçak ve tren.
Seyahat çantasının vazgeçilmezleri: Güneş gözlüğü, su, fotoğraf makinesi, terlik, mayo.
Nerede kalır: Otelde.
Kim ile gider: Yalnız ya da arkadaşlarla.
Ne yer ne içer: Bol su içer, geleneksel salataları yemeyi sever.