GeriSeyahat Düş gibi rotalar
MENÜ
  • Yazdır
  • A
    Yazı Tipi
  • Hürriyet Twitter
    • Yazdır
    • A
      Yazı Tipi
Düş gibi rotalar

Düş gibi rotalar

Bu hafta size alışılmışın dışında rotalar önereceğim. Ben, deniz, güneş, kum üçgeninden oluşan tatil anlayışına hep karşı çıkmışımdır. Benim için tatil keşfetmektir, gördüklerim karşısında şaşırıp beynimi dinlendirmektir, macera yaşamaktır, arka sokaklarda kaybolmaktır, yeni tatların peşinde koşturmaktır. İşte size benim tatil anlayışımı özetleyen rotalar. Bir kenara not edin. Zamanınız, bütçeniz uygun olduğunda bu rotaların peşine düşün.

Dünyanın sınırında gezinmek

Bu rotaları izlerseniz, kendinizi uçsuz bucaksız topraklarda bulursunuz haberiniz ola! Kendinizi dünyanın sınırına gelmiş gibi hissedeceksiniz. Bir adım ötesinin uzay olduğunu düşleyeceksiniz. Bu ıssız toprakları şöyle sıralayabilirim:
Venezuela’da Llanos düzlükleri, Şili-Arjantin arasında yer alan Atacama Çölü, Moğolistan’da Gobi Çölü, Kanada’nın kuzeyinde, kutuplara yakın Baffin Adaları, Kaliforniya’nın güneyinde, Meksika sınırları içinde, neredeyse bir parmak enindeki Baja uzantısı, Afrika’nın batı yakasındaki Moritanya’nın ıssız toprakları, Angola’ki Huila Platosu ve İskoçya’nın kuzeyinde yer alan Caithness bölgesi. Ben bu rotaların birçoğunu yaptım. Ama eksikler var. Hepsini tamamlayınca sanırım gezginlik kıyafetlerimi artık sandığın dibine koyacağım.

Düş gibi rotalar

Kayıp kentlerin peşinde

İlk durakta, Ürdün’ün başkenti Amman’a 30 km. uzaklıktaki Jerash kenti var. Roma döneminden bu yana bozulmadan ayakta kalabilen kentin, taş döşeli yolları hala kullanılacak durumda. İkinici durakta ise, Yunanistan’ın Santorini adasında, 4 bin yıl önce beş bin kişinin yaşadığı Akrotiri kenti bulunuyor. Kentteki 2-3 katlı binalar, o zamanki mühendislik ve sanat bilgisinin ne kadar ileri düzeyde olduğunun en güzel kanıtı. Üçüncü durakta yine Ürdün’deki Petra kenti var. İÖ.3. yüzyılda çöl ortasında inşa edilen muazzam yapılar, özellikle doruktaki manastır insanın gözlerini kamaştırıyor. Döndüncü duraktaki kayıp kent ise hemen yanıbaşımızda. Çanakkale yakınlarındaki Truva kenti, Homeros’un destanlarıyla ünlendi. Büyük komutanların sefer öncesi, mutlaka ziyaret ettikleri bir kent haline geldi. Truva, özellikle arkeolojiye düşkün olanların en çok rağbet edecekleri adres olacak. Oraya giderken yanınıza Homeros’un İlyada adlı kitabını götürmeyi unutmayın.

Yüzülmemiş plajlar sizi bekliyor

Kanada’nın en batısındaki British Colombia’da yer alan Vancouver Adası’nın Büyük Okyanus’a bakan sahillerinde, İrlanda’da Sligo Körfezi’ndeki Augrish plajında, Yeni Zelanda’nın güneyinde Papatowai yakınlarındaki Catlins Orman Parkı’nın kıyılarında, İskoçya’da Mull Adası’nın fiyortlarında, kendinizi koyu bir yalnızlığın ortasında hissedebilirsiniz. Şimdiye kadar hiç yüzülmememiş bu plajlarda, vahşi manzaralara dalıp kendinizi bir başka gezegende sanabilirsiniz.

Düş gibi rotalar

Balkanların üç güzeli

Sırbistan’ın en güzel kentlerinden biri olan Novi Sad, Romanya’da bir Orta Avrupa kenti görünümündeki Broşov ve Montenegro’nun Adriyatik Denizi kıyısındaki Budva kenti, bu yılın gezi listelerinin başköşelerinde yer alıyor.

Güneşin batmadığı kentler

Günü 24 saat yaşamak istiyorsanız, Haziran ve Temmuz aylarında şu kentlerden birine doğru yelken açmanız yeterli olacak: Rusya’da St. Petersburg, Alaska’da Anchroge, Shetland Adaları’nda Scalloway, Orkney Adası’ndaki Kirkwall, Norveç’te Bergen, Tromso, Finlandiya’da Helsinki. Kuzeyde günü 24 saat yaşayan daha bir çok kent vardır ama önerdiklerim her bakımdan en romantik olanları.

Düş gibi rotalar

Balinaların peşinde

Denizin bu dev yaratıklarını çok yakından izlemek istiyorsanız, size üç adres önereceğim. Bu adreslerde “boş yok”. Yani bu devleri mutlaka göreceksiniz demektir. Tabii biraz sabırlı olmak koşuluyla. Gözlem alanlarının sıralaması şöyle: Meksika’nın güneyinde, Bahia de Banderas körfezinde Puerto Vallarta, İskoçya’da Mull Adası’nın kuzeyinde Ardnamurchan Burnu, Kanada Quebec’te Glaspe bölgesi. Buralarda herkesi kıskandıracak videolar ve fotoğraflar çekeceğinizden emin olabilirsiniz.

Merhaba hüzün

Gezerken hüzünlenmenin ne anlamı var diyebilirsiniz. Doğrudur. Ama şimdi vereceğim adresler sizi hüzünlendirmenin yanısıra, tarihte işlenen yüz kızartıcı insanlık suçlarını da anımsamanızı sağlayacak. Adresler şöyle: Hiroşima. Japonya’nın bu ünlü kenti, atom bombası felaketinin nasıl bir şey olduğunu tüm çıplaklığı ile gözler önüne seriyor. İspanya’nın en güney ucundaki Trafalgar Burnu’nda bulunan deniz feneri, 21 Ekim 1805’te burada yapılan kanlı savaşın tanıklığını yapıyor. Vietnam’ın Saygon kentindeki “Savaş Suçluları Müzesi”, o dönemde yapılan savaşın ve dökülen kanların anlamsızlığını belgeliyor. Bu müzenin ziyaretçilerini, o dönemde Vietnam’da savaşmış Amerikalı gaziler oluşturuyor. Gaziler genellikle yaptıklarından dolayı Vietnam halkından özür diliyorlar. Polonya’daki Auschwitz adlı ölüm kampı, kasvetli görünüşüyle soykırımın dehşetini sergiliyor.

Düş gibi rotalar

Meydanda buluşalım

Meksiko City’deki Zocalo, dünyanın en büyük kent meydanı olarak biliniyor. Meydanın çevresindeki binaların mimarisi, İspanyol kültürünün en güzel örneklerini oluşturuyor. Moskova’daki Kızıl Meydan, Komünizmin çökmesine rağmen, Lenin’in mezarı ve Kremlin Sarayı ile hala eski görkemini sürdürüyor. Almanya’nın başkenti Berlin’in ortasında yer alan Potsdamer Meydanı, eşine az rastlanır meydanlardan biri. Londra’nın yeni meydanı Forum Magnum, balık lokantaları, kahveleri ve pubları ile kentin en gözde yerleri arasında bulunuyor.

Minicik ülkeler

Cebelitarık, İspanya’nın en güneyinde, İspanyol toprakları içinde yer alan İngiltere’ye bağlı bir kent. Akdeniz yaşamının sürdüğü, bol güneşli, delişmen bir İngiliz kentinde bulunmak insana hoş duygular veriyor. Liechenstein, Avusturya, İsviçre, Ren Nehri ve dağlarla çevrili minicik bir ülke. Bir günde bir ülkenin tümünü görme şansını burada elde edebilirsiniz. İtalya’nın ortalık yerindeki San Marino da, kendi sınırları olan kasaba-ülkelerden biri. Fransa sınırları içindeki Monaco Krallığı da skandalları, kumarhaneleri ile sizleri bekliyor.

Düş gibi rotalar



Haritada düş gezileri

Eğer verdiğim adreslere gitmeye gücünüz yetmiyorsa veya zamanınız yoksa,haritada gitmek istediğiniz bulup, “düş gezileri”ne çıkın. Ben bu tür gezileri sıklıkla yapıyorum. Gözlerimi kapatıp, kendimi oralarda dolaşırken hayal ediyorum. İnsanlarını, sokaklarını, soğuğunu, sıcağını, güzelliklerini, zorluklarını gözümün önünden geçirmeye çalışıyorum. Kendimi öylesine kaptırıyorum ki, bazen oraların seslerini duyduğumu bile iddia ediyorum. Bu tür düşsel geziler öylesine rahatlatıyor ki beni... Jack London’ın “Yıldızlar Korsanı” adlı kitabında bu tür “beden dışı” yolculuk anlatılır. Hücrede bulunan bir mahkum, düşüncelerini dışardaki mekanlar üstünde yoğunlaştırıp, özgür zamanlarında yaptığı gezileri bu kez düşlerinde gerçekleştirmektedir. Siz de böyle beden dışı bir yolculuğu deneyin. O zaman bana hak vereceksiniz.

False