Dolunayı çiçekler, şarkılarla kutsadılar
Geçen cumartesi dolunay Mumbai’de şölenlerle kutlandı. Doğum günü nedeniyle Buda’ya ve kaplumbağa kılığına girip dağı kurtaran bir başka tanrıya şükranlarını sundu halk. Bu görülmeye değer şöleni okurumuz Gülşah Konak Robertson yazdı.
Belliydi böyle olacağı. 20 küsur günden beri yavaş yavaş hazırlanıyordu. Önce zarif bir hilal olarak yerini aldı bulutsuz sakin gökyüzünde, sonra kocaman, siz deyin tepsi ben diyeyim tekerlek, Hintliler desin capati ekmeği gibi denizin üstünde asılı kaldı uzun süre. Cumartesi günü Hintliler uyanır uyanmaz güneş tanrısı Sürya’ya dönüp sabah dualarını etti, saksıdaki fesleğene su verdi. Bütün gün sadece meyve yiyerek oruç tuttular. Muson yağmurlarından önceki dayanılmaz sıcak biraz azalıp akşamın ılık deniz rüzgârı esmeye başlayınca, sadece sebze ve pilavdan oluşan aile yemeğini yediler ve yavaş yavaş yola çıktılar.
Mumbai halkının denizle anlaşılmaz bir ilişkisi var. Arap Denizi şehrin sol tarafını kumlu sahillerle boylu boyunca izlemesine rağmen, boş zamanlarında deniz kenarına gitmeyi çok seven halk balıkçılığı pek sevmiyor. Bir iki küçük tekne olur olmaz saatlerde pıt pıt motor sesleriyle rengini yitirmiş sularda, bir bu tarafa bir şu tarafa yol alıyor. Sahildeki mısır kocanı kemiren, uçan maymun balonları çekiştiren çocuklar, sari köşelerini gözlerinin üstüne kadar çeken anneler, sıcak kumlara çömelen teyzeler, acı yaprak çiğneyen ve kıpkırmızı tüküren babalar bir günü daha kazasız belasız bitirmenin ferahlığıyla kıyıya vuran dalgalara, kriket oynayan delikanlılara bakarlar ya da dizlerine kadar suya girip çığlıklar atarak dalgalardan kaçarlar. Çoğu yüzme bilmez.
KASIMPATILAR DENİZE ATILIYOR
Bu seferki dolunayın hikâyesi önemli. Hem Buda’nın doğum günü hem de tanrılardan birinin kaplumbağa şekline girerek bir dağın okyanusa gömülmesini önlediği tarih. Yani Buddha Purnima ve Chandra Grahan... Mumbai pek Budist değil ama çok hoşgörülü. Tanrıların yeniden doğuşu saydıkları Buda’nın doğum gününü kutlamayı da vazife sayıyorlar.
Hindistan’da neyi kutlarlarsa kutlasınlar mutlaka kavuniçi renkli kasımpatı çiçekleriyle süsleme yaparlar. Eğer Dadar çiçek pazarına sabahın köründe giderseniz kamyonlar dolusu kasımpatıları acı kokuları ile çuvallarla alan, satan tüccar topluluğunu görebilirsiniz. Kasımpatıların arasında beyaz leylaklar, cennet çiçekleri, güller ve ille de baygın kokulu yaseminler iplere dizilmek üzere alıcı bekler. Bütün gün tapınak içlerinde, sokak köşelerinde harıl harıl saçlara takmak, tanrılara sunmak için küçük demetler yapar kadınlar kızlar.
Dolunay ayini için sadece kasımpatı yeterli değil. Kurumuş, yeşili kaçmış, kararmış hindistancevizi de sunmak lazım tabii ki. Bir küçük tepsiye biraz pirinç
fidesi, biraz şeker, sandal ağacı tozu, kafuru koyup şimdi Van Gogh tablolarındaki kadar lacivert, bir o kadar da ebruli gökyüzünde kocaman yükselen dolunaya karşı bir iki dua okuyup denize bırakırlar. Bu, küçük çaplı bir kutlama. Ağustos sonundaki fil başlı tanrı kutlaması gibi bütün Mumbai halkını sahile sürüklemese de bugün gece sahilde denizde küçük ayinler sürer.
DAHA BÜYÜĞÜ 23 HAZİRAN’DA
Hava sıcak. Gece, hafif deniz esintisi bile bu sıcağı azaltmaya yetmiyor. Eğer bu deniz kenarı ayinini görmek isterseniz J.W Mariott Oteli’nin sol tarafındaki kulübelerden ekmek arası patates köftesi, acılı nohutlu pilav, kıtır toplu leziz püri pani yiyerek, renkli buz dondurmaları kemirerek dolaşabilirsiniz sahilde. Ama daha rahat bir yer isterseniz uzun serin bardaklarda alkolsüz kokteyiller içerek, gün boyu gezdiğiniz tapınaklar, aldığınız bilezikler, sallar üstüne konuşarak serinleyebileceğiz en uygun yer, sahil kenarındaki otel bahçeleridir. Dışarda curcuna devam ederken Hindistan’ın daha önce gördüğünüz yerlerden nasıl farklı, nasıl inanılmaz olduğunu paylaşarak, bir sonraki günün planlarını değerlendirerek geçirebilirsiniz akşamınızı. Biraz soluklandıktan sonra yakınlardaki Hare Krishna Tapınağı’na gidip gece ayinini izlemek gecenizi bitirmek için uygun plandır.
Bu deniz kenarı ayini pazar gecesi de devam eder. İnsanlar yorgun, uyuya kalan çocuklarını omuzlarında taşıyarak, yanıp sönen oyuncaklarla, ayakları kumlu, sarileri en ışıltılı kıvrımları ile ‘tuktuk’lara biner evlerine yollanır. Dolunay denize rengini vererek batar. Siz pazartesi sabahı bu yazıyı okurken deniz hindistancevizi artıklarını yuvarlayarak sahile geri bırakır. Sarı çiçekler dizi halinde kumların üstüne serilmiştir. Bir iki tanrı heykelciği teki kalmış şıpıdık terlikler, dua kandilleri ile güneşi karşılar. Mumbai sahilleri 23 Haziran’daki daha büyük dolunay törenine kadar sizi bekler...