Selin Irmak KAÇMAZ
Mehmet Üstündağ
Savaş ÖZBEY
Esra ERDOĞAN
Son Güncelleme:
Çölde boşluk duygusunu yaşadım kum tepelerinde sörf yaptım
İstanbullu Oktay Uludağ, çeşitli yayınlarda editörlük ve yöneticilik yapıyor. Uzun yıllardan beri seyahat ediyor. Farklı kültürleri keşfetmeyi, fotoğraf çekmeyi seviyor. Yurtdışına ilk kez üniversite yıllarında çıkmış. Avrupa’nın büyük bir bölümünü görme fırsatım olmuş. Gittiği ülkeler arasında Nepal, Tayland, ABD, Güney Afrika, Namibya, Birleşik Arap Emirlikleri, Gürcistan var. Uludağ, Namib ve Kalahari çölleriyle meşhur Afrika ülkesi Namibya’da tecrübe ettiği kum safarisi ve kum sörfünü anlattı.
Neden Namibya’ya gitmek istediniz?
- Boşluk duygusunu yaşamak için gitmek istedim. Namibya, Moğolistan’la birlikte dünyanın en seyrek nüfusa sahip ülkesi. Dünyanın en eski iki çölü, Afrika’nın güneybatısında, Atlas Okyanusu kıyısındaki bu ülkede. Namib Çölü güneyden kuzeye 2 bin, batıdan doğuya 160 kilometre. Namibya’da kilometrekareye iki kişi düşüyor. Seyahat aynı zamanda kişinin iç yolculuğudur. Himalayalara çıkarsanız, kendi içinizde de yükselirsiniz. Namib Çölü’nde, kilomerekarelerce çölün ortasında durduğunuzda içinizdeki boşluğu da hissediyorsunuz. Doğa ve insanın doğası birbirinden ayrı değil. Eğer sınırlarınızı keşfetmek istiyorsanız, dünyanın sınırları referans olabilir. Dünyanın en yüksek ülkesi, dünyanın en büyük boşluklarına sahip ülkesi, dünyanın en yüksek şelaleri gibi...
Namibya’da neler yaptınız?
- Birkaç popüler etkinlik var. Etoşa Milli Parkı’nda safari, kum tepelerinde sörf gibi. Namib Çölü’nde kuzey-güney yönünde sıralanan kum tepeleri çok ünlü. Kışın doğudan, yazın batıdan esen sert çöl rüzgarları, binyıllar içinde bu kum tepelerini oluşturmuş. Tepelerden gündoğumunı, günbatımını izlemek bir ritüel. Biz, Sossusvlei Bölgesi’ndeki ünlü kum tepesi Dune 45’e gündoğumunda tırmandık. Çölde gece ve güneş doğmadan önce hava oldukça soğuk. Rüzgar sert estiğinden bu tepelere tırmanmak o kadar kolay değil. Kuma bata çıka, rüzgarın taşıdığı kum taneleri vücudunuzun her yerine çarparak tırmanıyorsunuz. Yaklaşık yarım saatte tepenin zirvesine ulaşılıyor. Bu noktadan, sonsuza doğru uzanan diğer kum tepelerini güneşin ilk ışıklarıyla sarıdan kızıla dönen renklerini izlemek müthiş bir duygu.
BİLGİSAYAR OYUNUNDAN DAHA ZEVKLİ
Adrenalin aktiviteleri neler?
- Adrenalin aktiviteleri kum tepeleri arasında yapılıyor. Bu aktiviteleri, ülkenin ikinci büyük kenti Seakopmund’daki tur şirketleri düzenliyor. Biz Brad Pitt, Angelina Jolie’ye rehberlik eden şirketi seçtik. Duvarları bu konudaki gazete kupürleriyle doluydu. Üç aktiviteye katılmak mümkün. İlki ATV tarzı motorlarla yapılan ve quadbike adı verilen 2 saatlik kum gezileri. İkincisi hem ayakta hem de yatarak yapılan kum sörfü. Üçüncüsü de, çöle doğru yapılan paraşüt atlayışları.
Siz hangilerini yaptınız?
- Namibya’da haziran ayı kış olduğundan hava her zaman açık değil. Ben bu yüzden uçaktan paraşüt atlayışını yapamadım; ancak çok açık havalarda izin veriliyor çünkü. Diğer aktiviteleri yaptım.
Quadbike’la kum gezinizi anlatır mısınız?
- Quadbike’ta otomatik ve manuel motosikletlerle tura çıkılıyor. Motoru güçlü, vites kontrolü iyi olan manuel motosikletlerle tepelerine tırmanmak daha kolay. Motosiklet kullanmayı bilmeyenlere otomatik ATV’ler veriliyor. Öncü ve artçı rehberler eşliğindeki konvoy kum tepelerinde slalom yapıyor. Rehber motor derin çukurları ve sert virajları önceden eliyle işaret ediyor ki kimse uçmasın. Bu aktiviteyi sakin bir şekilde bitirebilirsiniz. Daha fazla adrenalin için özel bir hocayla daha yüksek tepelere tırmanmak, kum tepesinin zirvesinde dümdüz hareket etmeye çalışmak, dimdik bir tepeden devrilmeden inmek de mümkün. Ancak bunu, motora hakim olduğunuzu gördükleri zaman yaptırıyorlar. Tabii bir de önceden, kaza durumunda sorumluluk kabul etmediklerini gösteren belgeyi imzalamanız gerekiyor. Ben bu prosedürlerin ardından özel hocayla kum tepelerinde iki saate yakın dolaştım. Bilgisayar oyunlarından çok daha zevkli ve her şeyden öte çok gerçek olduğunu söyleyebilirim. Mutlaka denenmeli.
Kum sörfü nasıldı?
- Kum sörfünü ayakta yapabilmek için karda veya denizde bir board üzerinde hareket kabiliyeti gerekiyor. Bu yüzden herkese uygun değil. Yatarak yapılan sörf ise hem basit hem tehlikesiz. Düz ve ince bir tahta üzerine, tüm vücut tahtada kalacak şekilde yatılıyor. Tahtanın ucu biraz yukarıya kaldırılarak kuma saplanması engelleniyor. Normalda tahta düz gidiyor, eğer yön değiştirirse ayakkabının ucuyla yönetmek mümkün. Eğer sol ayağınızı kuma koyarsanız sağa, sağ ayağınızı koyarsanız sola gidiyorsunuz. Bunda birkaç risk var. Eğer tahtadan ayağınız ya da kolunuz çıkarsa, kuma sürtündüğü için yanıyor. Tahtanın takılıp düşme riski de var, ama benim başıma geldi, pek bir şey olmuyor. Tabii tüm vücuda kum dolduğunu söylemek gerek. Bir de parkurun sonundan tepeye kadar güneş altında sörf tahtası taşımak biraz zorlayıcı.
DOĞRU ZAMANDA GİDİLMELİ
Namibya’da en çok neyi beğendiniz?
- Bin yıllardır değişmeyen, insanın dokunamadığı bir coğrafyayı görmek çok etkileyici. Büyük şehirlerde insan denizinde yüzüyoruz. Dünyanın insan için var olduğunu düşünmeye başlıyoruz. Oysa çölde kilometrelerce hiçbir insan izi yok. Sizden 50 metre ötede beslenen antiloplar, zürafalar, deve kuşları, çakallar görebiliyorsunuz. Doğanın sahibi değil, bir parçası olduğumuzu anlıyorsunuz. Namibya hissettirdikleriyle seyahat listesinin başına yazılacak ülkelerden.
Namibya’ya gitmek isteyenlere neler önerirsiniz?
- Öncelikle doğru mevsimde gitmek gerekir. Kasım - ocak arası Namibya’da yaz mevsimi. Çölde kumun sıcaklığı 70 dereceyi buluyor. Üzerinde yürümek imkansız. Yılan, zehirli örümcek, akreplere rastlama ihtimali artıyor. Bu yüzden mayıs - temmuz arası daha uygun. Ancak bu dönem kışa denk geldiğinden geceleri soğuk geçiyor. Güvenlik ve zamanın verimli kullanımı açısından, yola çıkmadan önce iyi bir rehber ve tur firması bulunmalı. Büyük, güvenilir firmalar genellikle Güney Afrika, Namibya, Botsvana ve Zimbabve’yi içine alan turlar düzenliyor. Etoşa Milli Parkı mutlaka gezilmeli. Himba köylerinde, binyıllardır değişmeyen yerel hayat izlenebilir.
Burada başınızdan geçen ilginç bir seyahat anınız oldu mu?
- Önemli bir tehlike atlattım. Tek başıma, rehbersiz Swakopmund’dan 40 kilometre mesafedeki Walvis Bay şehrindeki havaalanına gitmem gerekiyordu. Yolda bir taksi durdurdum ve havaalanına doğru hareket ettik. Şehrin çıkışında taksiye bir başka adam bindi. O kişinin silahı olduğunu tesadüfen dikiz aynasından gördüm. Tuvalete gitmek için bir benzincide durmalarını istedim ancak durmadılar. Şans diyelim, bir kırmızı ışıkta taksiden aceleyle indim ve yakındaki polis karakoluna sığındım. Polis tek başıma taksiye binmemin güvenli olmayacağını söyleyerek beni devriye aracıyla havaalanına gönderdi. Tavsiyem, ıssız yerlerde mutlaka bir rehberle hareket edilmesi.
- Boşluk duygusunu yaşamak için gitmek istedim. Namibya, Moğolistan’la birlikte dünyanın en seyrek nüfusa sahip ülkesi. Dünyanın en eski iki çölü, Afrika’nın güneybatısında, Atlas Okyanusu kıyısındaki bu ülkede. Namib Çölü güneyden kuzeye 2 bin, batıdan doğuya 160 kilometre. Namibya’da kilometrekareye iki kişi düşüyor. Seyahat aynı zamanda kişinin iç yolculuğudur. Himalayalara çıkarsanız, kendi içinizde de yükselirsiniz. Namib Çölü’nde, kilomerekarelerce çölün ortasında durduğunuzda içinizdeki boşluğu da hissediyorsunuz. Doğa ve insanın doğası birbirinden ayrı değil. Eğer sınırlarınızı keşfetmek istiyorsanız, dünyanın sınırları referans olabilir. Dünyanın en yüksek ülkesi, dünyanın en büyük boşluklarına sahip ülkesi, dünyanın en yüksek şelaleri gibi...
Namibya’da neler yaptınız?
- Birkaç popüler etkinlik var. Etoşa Milli Parkı’nda safari, kum tepelerinde sörf gibi. Namib Çölü’nde kuzey-güney yönünde sıralanan kum tepeleri çok ünlü. Kışın doğudan, yazın batıdan esen sert çöl rüzgarları, binyıllar içinde bu kum tepelerini oluşturmuş. Tepelerden gündoğumunı, günbatımını izlemek bir ritüel. Biz, Sossusvlei Bölgesi’ndeki ünlü kum tepesi Dune 45’e gündoğumunda tırmandık. Çölde gece ve güneş doğmadan önce hava oldukça soğuk. Rüzgar sert estiğinden bu tepelere tırmanmak o kadar kolay değil. Kuma bata çıka, rüzgarın taşıdığı kum taneleri vücudunuzun her yerine çarparak tırmanıyorsunuz. Yaklaşık yarım saatte tepenin zirvesine ulaşılıyor. Bu noktadan, sonsuza doğru uzanan diğer kum tepelerini güneşin ilk ışıklarıyla sarıdan kızıla dönen renklerini izlemek müthiş bir duygu.
BİLGİSAYAR OYUNUNDAN DAHA ZEVKLİ
 |
- Adrenalin aktiviteleri kum tepeleri arasında yapılıyor. Bu aktiviteleri, ülkenin ikinci büyük kenti Seakopmund’daki tur şirketleri düzenliyor. Biz Brad Pitt, Angelina Jolie’ye rehberlik eden şirketi seçtik. Duvarları bu konudaki gazete kupürleriyle doluydu. Üç aktiviteye katılmak mümkün. İlki ATV tarzı motorlarla yapılan ve quadbike adı verilen 2 saatlik kum gezileri. İkincisi hem ayakta hem de yatarak yapılan kum sörfü. Üçüncüsü de, çöle doğru yapılan paraşüt atlayışları.
Siz hangilerini yaptınız?
- Namibya’da haziran ayı kış olduğundan hava her zaman açık değil. Ben bu yüzden uçaktan paraşüt atlayışını yapamadım; ancak çok açık havalarda izin veriliyor çünkü. Diğer aktiviteleri yaptım.
Quadbike’la kum gezinizi anlatır mısınız?
- Quadbike’ta otomatik ve manuel motosikletlerle tura çıkılıyor. Motoru güçlü, vites kontrolü iyi olan manuel motosikletlerle tepelerine tırmanmak daha kolay. Motosiklet kullanmayı bilmeyenlere otomatik ATV’ler veriliyor. Öncü ve artçı rehberler eşliğindeki konvoy kum tepelerinde slalom yapıyor. Rehber motor derin çukurları ve sert virajları önceden eliyle işaret ediyor ki kimse uçmasın. Bu aktiviteyi sakin bir şekilde bitirebilirsiniz. Daha fazla adrenalin için özel bir hocayla daha yüksek tepelere tırmanmak, kum tepesinin zirvesinde dümdüz hareket etmeye çalışmak, dimdik bir tepeden devrilmeden inmek de mümkün. Ancak bunu, motora hakim olduğunuzu gördükleri zaman yaptırıyorlar. Tabii bir de önceden, kaza durumunda sorumluluk kabul etmediklerini gösteren belgeyi imzalamanız gerekiyor. Ben bu prosedürlerin ardından özel hocayla kum tepelerinde iki saate yakın dolaştım. Bilgisayar oyunlarından çok daha zevkli ve her şeyden öte çok gerçek olduğunu söyleyebilirim. Mutlaka denenmeli.
Kum sörfü nasıldı?
- Kum sörfünü ayakta yapabilmek için karda veya denizde bir board üzerinde hareket kabiliyeti gerekiyor. Bu yüzden herkese uygun değil. Yatarak yapılan sörf ise hem basit hem tehlikesiz. Düz ve ince bir tahta üzerine, tüm vücut tahtada kalacak şekilde yatılıyor. Tahtanın ucu biraz yukarıya kaldırılarak kuma saplanması engelleniyor. Normalda tahta düz gidiyor, eğer yön değiştirirse ayakkabının ucuyla yönetmek mümkün. Eğer sol ayağınızı kuma koyarsanız sağa, sağ ayağınızı koyarsanız sola gidiyorsunuz. Bunda birkaç risk var. Eğer tahtadan ayağınız ya da kolunuz çıkarsa, kuma sürtündüğü için yanıyor. Tahtanın takılıp düşme riski de var, ama benim başıma geldi, pek bir şey olmuyor. Tabii tüm vücuda kum dolduğunu söylemek gerek. Bir de parkurun sonundan tepeye kadar güneş altında sörf tahtası taşımak biraz zorlayıcı.
DOĞRU ZAMANDA GİDİLMELİ
Namibya’da en çok neyi beğendiniz?
- Bin yıllardır değişmeyen, insanın dokunamadığı bir coğrafyayı görmek çok etkileyici. Büyük şehirlerde insan denizinde yüzüyoruz. Dünyanın insan için var olduğunu düşünmeye başlıyoruz. Oysa çölde kilometrelerce hiçbir insan izi yok. Sizden 50 metre ötede beslenen antiloplar, zürafalar, deve kuşları, çakallar görebiliyorsunuz. Doğanın sahibi değil, bir parçası olduğumuzu anlıyorsunuz. Namibya hissettirdikleriyle seyahat listesinin başına yazılacak ülkelerden.
Namibya’ya gitmek isteyenlere neler önerirsiniz?
- Öncelikle doğru mevsimde gitmek gerekir. Kasım - ocak arası Namibya’da yaz mevsimi. Çölde kumun sıcaklığı 70 dereceyi buluyor. Üzerinde yürümek imkansız. Yılan, zehirli örümcek, akreplere rastlama ihtimali artıyor. Bu yüzden mayıs - temmuz arası daha uygun. Ancak bu dönem kışa denk geldiğinden geceleri soğuk geçiyor. Güvenlik ve zamanın verimli kullanımı açısından, yola çıkmadan önce iyi bir rehber ve tur firması bulunmalı. Büyük, güvenilir firmalar genellikle Güney Afrika, Namibya, Botsvana ve Zimbabve’yi içine alan turlar düzenliyor. Etoşa Milli Parkı mutlaka gezilmeli. Himba köylerinde, binyıllardır değişmeyen yerel hayat izlenebilir.
Burada başınızdan geçen ilginç bir seyahat anınız oldu mu?
- Önemli bir tehlike atlattım. Tek başıma, rehbersiz Swakopmund’dan 40 kilometre mesafedeki Walvis Bay şehrindeki havaalanına gitmem gerekiyordu. Yolda bir taksi durdurdum ve havaalanına doğru hareket ettik. Şehrin çıkışında taksiye bir başka adam bindi. O kişinin silahı olduğunu tesadüfen dikiz aynasından gördüm. Tuvalete gitmek için bir benzincide durmalarını istedim ancak durmadılar. Şans diyelim, bir kırmızı ışıkta taksiden aceleyle indim ve yakındaki polis karakoluna sığındım. Polis tek başıma taksiye binmemin güvenli olmayacağını söyleyerek beni devriye aracıyla havaalanına gönderdi. Tavsiyem, ıssız yerlerde mutlaka bir rehberle hareket edilmesi.