GeriSeyahat Cennetten gelen iki konuk…
MENÜ
  • Yazdır
  • A
    Yazı Tipi
  • Hürriyet Twitter
    • Yazdır
    • A
      Yazı Tipi
Cennetten gelen iki konuk…

Cennetten gelen iki konuk…

HAYVANLAR ALEMİ (33) - Benek’in doğumu sırasında bahçedeki hayvanları biraz ihmal eder gibi olduk nedense. Minik yavruların dünyamıza karışması, gözdemiz olan Masume’yi unutmamıza neden olmadı ama Benek’in kayıplara karışması anasının ruhunda ne tür fırtınalar estirmişti bilemeyiz. İki yavrusunu kaybeden, üçüncüsünü günlerdir göremeyen Masume, yanından ayırmadığı tek kalan yavrusu Cızırtı ile günlerini geçirirken, diğer kedilerden uzak durmayı tercih ediyordu. Acaba Benek’in de diğerleri gibi bir cinayete kurban gittiğini mi sanıyordu? (Sezai BAYAR / Ankara)

Doğumdan günler sonra Masume, her zaman rüyalarını gördüğü köşesinde gözlerini bir noktaya sabitleştirmişti.

 

Rüyasında bu kez üç yavrusu da yanındaydı. Karambo, Pamuk ve Cızırtı. Nedense Benek’i göremiyordu.

 

Karambo ve Pamuk, ilk doğdukları gün gibi neşeli ve şen şakraktılar. Ancak biraz dikkat edince, onların kanatlı olduklarını farketti.. Cennetteydiler ve ön iki patileri melek kanatlarına dönüşmüştü. Cızırtı ise hiç değişmemişti. Onun kanatları yoktu.

 

Masume, Karambo’ya dokunmak istiyordu. Yanına yaklaştı. Patisini uzattı. Ancak temas ettiğini farkedemiyordu. İçi bir hoş oldu. Daha fazla sevmek istiyordu ancak ona ulaşamıyordu. Karambo ise başına annesinin patisi değiyormuş gibi yanına daha fazla sokuluyor, onun sıcaklığını daha çok hissetmek için çırpınıyordu. Belki de hissediyordu. Masume, “Her ikiniz de nihayet ortaya çıktınız. Arkadaşlarınız ve ben hep öldürüldüğünüzü sanıyorduk. Çok şükür aramıza katıldınız. Ama şimdi de Benek yok!” diyordu.

 

Karambo annesini teselli ederek “Bizler seni hiç bırakmadık. Sadece başka diyarlara göçtük. Sanırım Benek hâlâ bu dünyada yaşıyor. Eğer yaşamasaydı o da bizim gibi cennette olurdu anne. Sen merak etme muhakkak bir başka mahallededir. Yakında gelir” diye teselli ediyordu.

 

Masume erken yaşlarda kaybettiği iki yavrusunun cennetten geldiklerini yeni yeni farkediyordu. Benek’in ölmediğini anlamış ve sevinmişti. Şükretti. Eğer ölmüş olsaydı Karambo bunu annesinden saklayacak değildi ya.

 

Masume bu kez Pamuk’un başını okşamak istedi. Acaba cennet nasıl bir yerdi? Yavrularının oradaki yaşamları nasıldı? Cehennemi de görmüşler miydi? Cennette başka kimler vardı? Tüm bu soruları sormak istiyordu ancak kelimeler bir türlü ağzından çıkmıyordu.

 

“Sizleri çok seviyorum. Sizlere doyamadan ayrıldınız. Hiç olmazsa biraz haber verin. Nasıl bir yerde, huzur içinde mi yaşıyorsunuz? Mutlu musunuz” diye bağırmak ve yavrularına sesini duyurmak istiyordu ama sesinin çıkmadığını, bütün bunları Karambo ve Pamuk’un duymadıklarını farkediyordu.

 

Sözlerini daha yüksek sesle tekrarladı ama onlara ulaşmakta başarı gösteremeyince sustu bir ara. Karambo “Anneciğin o kadar bağırmana gerek yok. Biz seni duyuyoruz. Merak etme. Çok ama çok mutluyuz” diye karşılık verince rahatlamıştı Masume.

 

Masume, aklına takılan tek soru olan “Sizleri kim öldürdü? Bunların isimlerini veya eşkallerini biliyorsanız söyleyin” diyemiyordu nedense.

 

Dilinin ucuna gelen soruyu sormakta zorlanınca durumu hisseden Karambo “Ne soracağını biliyoruz. Bizi öldüren, ya da öldürenlerin kim olduğunu merak ediyorsun. Biz biliyoruz, bir de Allah biliyor. Onların cezası sizin dünyanızda verilmezse nasılsa cehenneme gelecekler. Biz, ayda bir cehennemdekilerigörmeye gidiyoruz. Nasılsa katillere rastlarız” diyerek annesini teselli etmeye çalışıyor ama isimleri vermiyordu.

Masume, yavrularının intikam duygularıyla ilgileri olmadığını, kimseye kin duymadıklarını farketmiş, buna ayrıca sevinmişti.

 

“Demek ki iyi eğitim vermişim çocuklarıma” diye mırıldanarak kendisine pay çıkarmaya çalışırken birden uyandı. Gözlerini açtı. Yanında sadece Cızırtı vardı.

Cızırtı annesine sitem etmekten geri kalmadı: “Ne o, rüyanda iyi şeyler görmüş olmalısın. Gözlerin mutluluktan parlıyor, hadi bana da anlat!”

 

Masume “Hadi canım sende…” dercesine Cızırtı’ya patisiyle vurdu ve kuyruğunu, yine o mutluluğa kodlanmış kuyruğunu sallaya sallaya bahçenin karşı duvarına doğru yürümeye başladı.

Sevgiler,

 

Sezai

False