GeriSeyahat Cengiz Han’ın ülkesinde Türklerin prestiji yüksek
MENÜ
  • Yazdır
  • A
    Yazı Tipi
  • Hürriyet Twitter
    • Yazdır
    • A
      Yazı Tipi
Cengiz Han’ın ülkesinde Türklerin prestiji yüksek

Cengiz Han’ın ülkesinde Türklerin prestiji yüksek

Çinliler kendilerine Ejderha’nın çocukları, Moğollar ise “Cengiz Han’ın çocukları” diyor. Ülkelerinin adı bile “Cengiz Han’ın Moğolistan”ı. Ülke hâlâ Cengiz Han’la yatıp kalkıyor. Resminin olmadığı yer yok. Birçok mağaza, bar, restoranın yanı sıra başkentin havaaalanı onun ismini taşıyor. Votka markası bile olmuş. Ancak Cengiz isimli kişi yok. Çünkü adın bir tür kutsallığı var. Gençlik ismi “Timuçin” de yaygın. Dünyayı titreten Cengiz Han’ın çocukları, 800 yıl sonra, bugün deyim yerindeyse “var olma savaşı” veriyor. Çin’deki İç Moğolistan eyaletinin nüfusu bile 5 milyonken, Moğolistan’ın sadece 3 milyon.

Doğrusu, Çin’deki Moğolların yaşam koşulları, Moğolistan’dakilerden daha iyi. Dünya devi olma yarışında en ön sırada koşturan Çin’deki insanlar günden güne zenginleşiyor. Beri yandan dünyanın en soğuk başkenti olarak da bilinen Moğolistan’ın başkenti Ulan Batur’un harap otoyollarında son model cipleri görüp de şaşmamak elde değil. Sebebini sorduğunuzda, “yollara baksanıza, hangi otomobil bu kötü yollara dayanır” diyorlar. Biraz soruşturunca, farklı bir neden çıkıyor: Ülkedeki rüşvet çarkı.
Ülkede, yatırım yapılmıyor görüntüsü hakim. Moğolistan’da, zamanında çok eleştirilen komünizm döneminde ne yapıldıysa yapılmış; binalar, alt yapı, hatta yollar ve eğitim alt yapısı kurulmuş. Ancak komünizmin bittiği 1990 yılından bu yana ülkeye çivi çakılmamış, sanki yerine ciplere yatırım yapılmış. O yüzden, yollara ve lüks otomobillere bakıp “bir ülkedeki cip sayısı rüşvetin boyutunu gösterir” çıkarımını yapmak kolay. Ciplerin büyük çoğunluğu ülke ilişkilerinin de iyi olduğu Japonya, Güney Kore, Almanya markalı. Ancak Moğolistan’daki otomobillerin direksiyonları hem sağda hem de solda. Bu da kaçak yollardan gelen araçların çokluğuna delaletmiş. Lüks araçların hemen hepsi ikinci el. Bir kaçak cipin ülke sınırlarına gireceği zaman gerekli olan yasal (!) belgeler inanılmaz hızla hazırlanabiliyormuş.

JAPONYA’YA SUMO GÜREŞÇİSİ İHRAÇ EDİYORLAR

Ülkenin kaderi elbette böyle gitmeyecek. Zengin yeraltı kaynakları tüm dünyanın ağzını sulandırıyor. Moğolistan’ın en büyük bankası ve kaşmir fabrikasının sahibi, cumhurbaşkanının danışmanı olan bir işadamı, sohbetimizde ülkenin dönüm noktasına yaklaştığını söylüyor. Global ekonomik kriz Rusya’nın politikalarını değiştirmezse, Başbakan Putin yaz aylarında Moğolistan’ı ziyaret edecek. 5 milyar ABD doları yatırımın müjdesini verecek. Elbette Putin, Moğolların kara kaşına kara gözü için bu yatırımı yapmıyor.
/images/100/0x0/55eb1e34f018fbb8f8ac4ea9

Eskiden rantabl olmadığı için çok az çıkarılabilen ancak şimdi gün yüzüne çıkarılmayı bekleyen kömür, molibden, bakır, petrol, altın, gümüş gibi yeraltı kaynakları artık hazır. Japonların, “yeraltı kaynaklarınızı biz çıkaralım, karşılığında tüm kentlerinizi baştan aşağıya yeniden kuralım” şeklindeki teklifi Moğollarca kabul edilmemiş; bu bile bugünün Moğolistan’ını anlatmıyor mu?
Klasik Moğolca’nın, yerini Kiril abecesine bırakmasından da anlaşılacağı gibi Moğolistan güneydeki Çin değil, kuzeydeki Rusya tarafından sarmalanmış. Sokaktaki Çin mallarının çokluğuna, inşaatlarda çalışan Çinli işçilerin sayısına bakıp aldanmamak lazım; Moğollar Çin’e hiç de sıcak değil. Çinliler bizlerden daha çok Cengiz Han’a sahip çıksa da sokakta bir Türk’ün gördüğü ilgiyi, dostluğu çok az ülkenin vatandaşı görebiliyor.
Yeraltı kaynaklarının zenginliği, özellikle başkente çok sayıda Batılı’nın gelmesini sağlamış. Onlar sayesinde barlar, restoranlar artmış. Hatta Ulan Batur’da tüm dünya mutfağından restoranlar var. Batılıların çokça gittiği barlar gece geç saatlere kadar dolu. Sanki Moğolistan’da herkes cip almak ve akşam bara gitmek için yaşıyormuş gibi. Zaten nüfusa oranla dünyada en çok barın olduğu kent de burası. Bar ve restoranların şıklığı hiç de sokaktaki görüntüye uymuyor. Ancak bu yabancı kalabalığı ve pastayı yabancıların yemesi ülkede ırkçılığı körüklemiş. Özellikle Moğol Ulusal Günü’nde yabancılar sokağa çıkmamayı yeğliyormuş. Duyduğum o ki Moğollar ilk gördükleri yabancıyı pata küte dövüyormuş. Zaten Çinlilere göre de pek iri yapılılar. Fakir olup da bu denli iri olmaları çok şaşırtıcı. Elbette bolca et yemelerine bağlı. Japonya’ya sumo güreşçisi bile itraç ediyorlar, aralarından bazıları çok ünlü.

ORHUN YAZITLARI ARTIK MÜZEDE SERGİLENİYOR

Biz Türkleri ilgilendiren asıl mekânsa Orhun Yazıtları. Burası Ulan Batur’a 360 kilometre mesafede. Moğol steplerinden geçen otoyolun bozukluğu nedeniyle yolculuk 7 saat sürüyor. Orhun Yazıtları’na gelmeden önceki zorunlu duraksa Karakurum kenti. Moğollar Karakurum’a Haruhrın diyor. Buradaki en önemli yapı Irdınzo Budist Tapınağı ve Moğolistan’daki en eski Budist manastırı olarak biliniyor, 420 yaşında. İçeridekiler dualarını yapıp, gelen gidenden üç beş kuruş kazanmaya çalışıyorlar. Geniş avludaki Moğollar da Budist işi ne varsa bizim gibi turist görünümdekilere satmaya çalışıyor. Çin’in başını ağrıtan Dalay Lama buraya iki kere gelmiş. Tapınağın baş rahibi gazeteci olduğumu öğrenince ilgi gösterdi, bilgi vermeye çalıştı. Zamanım yoktu ne yazık ki. Neyime güvendiysem, “tekrar geleceğim, söz, geldiğimde konuşuruz” diye gönlünü almayı ihmal etmedim. Aslında hakikaten bir daha gitmeye niyetliyim, çünkü tapınağın arka tarafında kalan, geçmişte Moğollara başkentlik yapan kentin kalıntılarını, doğurganlığını artırmak isteyen Moğol kadınların üstüne oturdukları kocaman fallus’u ve hatta özgün Orhun Yazıtları’nın olduğu alanı da göremedim. Ancak Orhun Yazıtları’nın orijinalleri artık bir müzede. Türk İşbirliği Kalkınma İdaresi (TİKA) iyi iş çıkarmış. Yazıtları müzeye kavuşturmuş, Karakurum ile yazıtlar arasındaki 37 kilometrelik otoyolu asfaltlamış. Yola Türkçe olarak Bilge Kağan adı verilmiş. Moğol hükümeti bölgeyle ilgilenmiyor. Eğer TİKA’nın yerleştirdiği tabela rüzgârdan falan çürümezse daha uzun yıllar geleni gideni selamlayacak gibi.

GINDIN LAMA’NIN ZEMZEMİ PARAYLA

Ulan Batur’un isminin anlamı Kızıl Kahraman. Güzel binaları restorasyondan geçirilse, Asya’nın en güzel başkentlerinden biri olacak. Turistlerin ilgisini en çok Gındın Lama Tapınağı çekiyor. Komünizm öncesi kentin her yerinde bu türden tapınaklar varmış. Göbekten SSCB’ye bağlanan ülkede çoğu tapınak, rahipleriyle birlikte yok edilmiş. Gındın Tapınağı’ndaki zemzem suyundan satın almak için Moğollar sıraya giriyor. Çeşmesi rahipler için adeta para basıyor. Ancak ne yaparlarsa yapsınlar Pekin’deki Lama Tapınağı’ndaki rahipler kadar zengin olmaları mümkün değil!

False