Çelişkiler ülkesi...

Ömür boyu cezaevinde yatacak kadar ağır suç işleyen banka sahipleri, mafya liderleri ve de genel müdürlerinin, zaman aşımından kurtulmasını sağlayan bir adalet mekanizmasının varlığını düşünebilir misiniz?

“Ölmek” için değil, “yaşamak” için geldiği hastane odasında iki gün unutulan ve bunun sonucu ölen garibandan haberi olmayan bir sağlık kurumu hayal edebir misiniz?

Maganda kurşunu ile ölebilmek için bile bile düğüne gidenlerin yaz aylarında artttığı bir ülke aklınıza geliyor mu?

Orta öğretimdeki öğrenci sayısından fazla öğrencinin üniversite için dershanelere gitmek zorunda kaldığı ülkeyi Afrika haritasında mı ararsınız, yoksa başka bir kıtada mı?

Başarısız olmaları için yapılan üniversite seçme sınavlarının kaldırılmasına istemeyen YÖK’ün, hiç bir ülkede bulunmadığını duymadınız mı?

Kapadokya’da iki bin yıllık tarihi peri bacasını “manzaramı önlüyor” diye buldozerlerle yıktıran bir belediye başkanının bu ülkede yaşadığını biliyor musunuz?

Attan inip arabaya binen ve direksiyonu yular gibi kullandıkları için trafiğe çıktıklarında yılda en az beş bin insanın ölmesini hangi milletin fertleri gerçekleştirebilir?

Milyonlarca işsizin kol gezdiği bir ülkede, boş gezenin içini döküp rahatlayabilmesi için Hyde Park misali “serbest kürsüler” kurulmalı diyen bir belediye başkanının Başkent Ankara’da yaşadığını biliyorsanız mesele yok.

Üstelik bütün saydıklarımızı “şaka” gibi görenlere bir kaç çift sözümüz daha var.

Bu ülkede gerçekten yaşamak zor.

Bu ülkede ayakta kalmak maharet işidir.

Bu ülkede yaşamak için sihirbaz olmak bile yeterli değildir.

Gerçi bu ülke insanı elektriği, atomu keşfetmemiştir...

Bu ülke insanı uzaya gidememiştir.

Bu topraklar üzerinde yaşayanlardan hiç biri yer çekimi kanununu bulamamıştır.

Hiç bir Türk evladı dünyanın yuvarlak olduğunu kanıtlayanlar arasında değildir....

Televizyonu, radyoyu, buzdolabını keşfedenler arasında Türk yoktur.

Evet bu ülke insanı bütün bunlara rağmen dimdik ayaktadır.

Çünkü bu toprakların insanı yaşamayı keşfetmiştir..

Her şeye rağmen yaşamanın sırlarını bulmuştur.

Her şeye rağmen sosyal patlamalardan uzak, sessiz sedasız yaşamın anahtarını keşfetmiştir.

En güzeli, insan gibi yaşamasa da küçük şeylerden mutlu olmayı becerebilmektedir.

İnsan gibi yaşamasına uzun yıllar gerekse de...

Refah içinde yaşayacağı yıllar uzakta olsa da...

Yaşaması tesadüflere bağlı olsa da...

Kendi dünyasında, imkansızlıklarla ve tesadüfen yaşadığını bilmesine rağmen “yaşamayı keşfetmiş”olmak  ona şimdilik yetmektedir.

Ülkesindeki tüm çelişkilere rağmen...

Sezai Bayar