Büyükada’da sonbahar

Büyükada’yı bilen bilir trafik yok, tek şansınız fayton veya bisiklet. Resmi araçların dışında araç sesi duymadığınız adada, eski ve yeni pek çok mekan, şu aralar bayramı size keyifli bir şekilde yaşatma telaşında...

Hava nasıl olursa olsun, doğa kendisini size sunuyor burada; sesi, kokusu ve görüntüsüyle. Trafiğin olmaması İstanbul’dan çok uzaktaymışsınız hissiyatı doğursa da aldanmayın, Bostancı’ya sadece yirmi dakika uzaktasınız. Tüm ada restoranları, kafeleri ve ilginç mekanlarıyla sizi ağırlıyor. Özellikle eski ahşap evler görülmeye değer.

Prenslerin ve imparatorların sürülüp hapsedildikleri ve bu nedenle Bizanslılar’ın "Prens Adaları’’ olarak adlandırdığı adalar, aynı zamanda keşişlerin inziva yeriymiş geçmişte. Bugün nüfusunun çoğu, burada yaşayan ya da yazlıkları olan İstanbul’un gayrimüslimleri. Vapurlar sırasıyla, Kınalıada (Proti), Burgaz (Antigone), Heybeli (Khalki) ve Büyükada’ya (Prinkipo) uğruyor.

Adı üstünde, Adalar’ın en büyüğü olan Büyükada, her ne kadar biraz şehir havasındaysa da yine de trafikten uzak ve ağaçlıklı. Faytonla büyük ve küçük ada turları çok keyifli oluyor. En yüksek noktada Aya Yorgi Manastırı’nın bulunduğu Yücetepe’ye çıkıp muhteşem manzarayı görmeden dönmemelisiniz. 1911 yılından bu yana hizmet veren Hotel Splendid’i de bir müze gibi gezebilir, bir gecenizi tarihin içinde geçirebilirsiniz. Büyükada çarşısında Rum

ustalardan kalma 70 yıllık Büyükada Pastanesi’ni de bu bayram ziyaret etmek anlamlı olabilir.

Midyeciler, waffle’cılar ve meyhaneler ise günümüzü yaşatmak için hizmete hazır.

Çarşı da mı size kalabalık ve gürültülü geldi? Atlayın bir faytona, on dakika ağaçların ve ağaçlar arasındaki güzel evlerin yanından sessiz bir yolculuk yaparak Aya Nikola mevkiine, buradaki özel bir mekana uzanın. Sükunet içinde bir bayram ya da haftasonu tatili için ideal bir butik pansiyon burası. Aysel Buluç, Aya Nikola Butik Pansiyon’un sahibi. Çocukluğunda haftasonlarını geçirdiği babasının evini, şimdi pansiyon olarak işletiyor. Babası Ali Buluç antikalara çok meraklıymış. Bugün o antikalar, pansiyonun güzel dekorasyonunun bir parçası. Kendisi de antikalar, özellikle eski Anadolu kapıları satın alarak restore ettirmiş ve dekorasyonda kullanmış.

Aya Nikola’nın odalarına, sıralı giden numaralar yerine doğadan isimler konulmuş: 11 odanın ismi, Turkuaz, İnci, Ametist, Zümrüt, Kehribar, Akik, Yakut, Lal, Pembe Kuarz, Lapis ve Mercan olarak sıralanıyor. Duvarları, ismini aldıkları taşların renginde, anahtarlıkları da o taşlardan.

Mimarisi adaya ve doğaya uygun olarak tasarlanan pansiyonun terasında içkinizi içerken İstanbul’u ve Sedef Adası’nı seyrediyorsunuz. Yazın iskelesinden denize giriliyor ancak artık şömine zamanı. Şömine çıtırtıları eşliğinde kahvaltı ederken bir de kar yağdığını düşünün... Kahvaltıda, pansiyonun kendi serasından toplanan sebzeler ve kendi yaptıkları reçeller servis ediliyor. Yemek mönüsünde ise asma yaprağında sardalya, acı tere, radika gibi özel otları içeren salatalar ve ısırgan otlu sigara böreği var.

BÜYÜK TUR İDEAL

Aysel Buluç, Büyükada’nın en güzel zamanının ilkbahar, sonbahar ve kış olduğunu söylüyor. Özellikle kış aylarında kalındığında yapılacak turlar çok etkileyici: Aya Yorgi, Aya Nikolas gibi manastırlar ve çevrelerinde yapılan büyük tur, adayı tanımanız için ideal gezinti. Bu tur sırasında manastırlar dışında eskiden yetimhane olarak kullanılan Avrupa kıtasının en büyük ahşap yapısını da görebilirsiniz.

Gezerken, ağaçların içinde dingin bir mekana rastlarsanız, önünden geçmeyin, girip bir bakın. Burası bir meditasyon merkezi olan Naya. Tek veya grup halinde de gidilebilen bu yerin meditasyon için özel mekanları ve deniz manzaralı bungalovları var. Geçtiğimiz günlerde Budistleri ağırlayan mekanın, Merve İldeniz gibi ünlü misafirleri de bulunuyor. Hepsi birer reiki veya yoga hocası olan üç ortak tarafından işletiliyor. Meditasyon amaçlı resim yapma terapileri de gerçekleştiriliyor. Bayram sonuna kadar açık.

Bu kadar sessizlikten sıkıldım derseniz, dönün geriye. İskeleye çok yakın bir konumda, deniz kenarında bulunan Büyükada Princess Otel’in altındaki Grile’e uğrayın. Bu barda kış aylarında mutfak kapalı fakat her türlü içki ve kokteyl sizi bekliyor. Çok da güzel müzik yapıyorlar.