Bill Gates neden doğum gününü Fethiye’deki plajda kutladı?
Microsoft’un kurucusu Bill Gates’in, Amazon ve Blue Origin’in kurucusu Jeff Bezos’un da katıldığı doğum günü partisi geçen hafta Fethiye’de yapıldı. Büyük Boncuklu Koyu önlerinde süper lüks yatlarıyla buluşan ikilinin parti mekânı Sea Me Beach oldu. Turkuvaz koyun doğal güzelliğine ve işletmenin az bilinenlerine yakından baktık.
Dünyanın en zenginlerinden Bill Gates, doğum gününü geçen hafta Fethiye’de kutladı. 50 kadar seçkin misafiri vardı ve bir diğer ‘en zengin’ Jeff Bezos da onlardan biriydi. 4 saat süren parti Sea Me Beach’te yapıldı. Geçen yaz açılan bu beach’in adı bu yaz dillerdeydi zaten. Yazarlarımız Saffet Emre Tonguç ve Ebru Erke de farklı zamanlarda ziyaret edip köşelerinde bahsettiler. Ancak parasıyla satın alamayacağı neredeyse hiçbir şey kalmayan bu iki isim burayı seçince Büyük Boncuklu’ya daha yakından bakmak istedik...
Eskiden çöplüktü!
Öncelikle Büyük Boncuklu, Fethiye’nin en güzel koyu. Yerlileri yıllarca burada denize girdi. Gizli saklı, ağaçlarla kaplı arazinin denize kavuştuğu noktanın turkuvazı göz alıcı. Bu renk denize Ege ve Akdeniz’de çok sık rastlamıyoruz. Yeşille turkuvazın iç içe geçmesi burayı ayrıcalıklı kılıyordu. Sonra tekneciler ve turistler keşfetti ve bir anda ‘çöplüğe’ dönüştü. Tırnak içinde yazıyorum ama kelimenin gerçek anlamıyla çöp yığınlarıyla kaplıydı.
Sea Me Beach’in yatırımcıları dört çocukluk arkadaşı, eski beyaz yakalı. “Burayı kurarken doğadan ilham aldık” diyolar. Doğru, içeriye yalın bir tasarım hâkim. Her yerde mitolojik semboller boyalı. Tabii içeri girebilirseniz görebiliyorsunuz bunları. Bu yaz çok talep olsa da pandemi önlemleri nedeniyle günlük sadece 400 kişi aldılar. Üstelik anormal bir fiyat politikası yok. Sahildeki şezlonglara ‘normal’ ücret ödüyorsunuz. Gerisi keyfinize göre.
Akdeniz çanağındaki en ünlü plaj oldular sadece bir yılda. Sosyal medyada dünyanın her yerinden takipçileri var. Yabancı basında sürekli haberleri çıkıyor. Belki iddialı bir öngörü ama Büyük Boncuklu Koyu’nun görüntüsü, dünya basınında Ölü Deniz’in o ikonik görüntüsüyle yarışır... Bunu büyük ölçüde doğaya ve ona uygun tasarım ve hizmet anlayışlarına borçlular. İçeride bolca heykel ve resim var. Çizimlerin birçoğunu işletmeci ortaklar yapmış, bir kısmını da yerel bir ressam olan Isabel çiziyor. En şaşırdığım da o çok beğenilen dekorasyonun bir mimarın değil, patronların elinden çıkması. Hiçbir şey fazla değil, eksik de; olması gerektiği gibi. Rahat hissediyorsunuz. Bu nedenle rafine zevkler peşindeki işinsanları ve henüz çok kazanamasa da eğitimi, görgüsüyle dünyaya açılmış, belli bir zevk seviyesine ulaşmış beyaz yakalılar burada. Görme-görülme, dalgalara viski dökme mekânı değil yani...
Duyduğumuz Gates ve Bezos, duymadığımız kimler var kim bilir! Bu tür işlerde gizlilik anlaşmaları olduğu için bilmiyoruz.
‘Doğada misafiriz’
Sea Me Beach işletmecileri arkadaş dedik ya, hatta biraz daha ileri, aile gibiler. İçlerinden biri, bir diğerinin kardeşiyle evli. Genç, iyi niyetli, çalışkanlar. “Her birimizin farklı yetenekleri var, birbirimizden çok farklıyız, bu da bizim gücümüz” diyorlar. Koyun işletmesini aldıkları yıl pandemiye denk geldi, yine de açtılar. Kalan bölüm bu yıl açıldı Sea Me More adıyla, sadece yetişkinleri alıyorlar o bölüme.
Menü İtalyan ağırlıklı ama başarılı Uzakdoğu örnekleri de var. Hamburger köftesinden soslara kadar her şeyi kendileri hazırlıyor. Doğaya karşı farkındalıkları yüksek, en güzel özellikleri de bu: “Denizdeki ve ormandaki tüm canlılarla uyum içindeyiz, doğa bu canlıların evi, biz misafiriz ve sorumluluğumuzun farkındayız” diyorlar.
Yerel üreticiden alışveriş edip çöplerini ayrıştırıyorlar; plastik kullanmıyor, bölgenin dağ yollarını temizliyorlar. ‘Keep Fethiye Clean’ adlı örgütle dayanışma içinde, çevre bilincini arttıracak projeler yapıyorlar. Bu sürdürülebilir turizm ve çağın gerekliliği; bu tutumlarıyla bir kez daha takdiri hak ediyorlar.