GeriSeyahat Beşinci yılında Filmmor
MENÜ
  • Yazdır
  • A
    Yazı Tipi
  • Hürriyet Twitter
    • Yazdır
    • A
      Yazı Tipi
Beşinci yılında Filmmor

Beşinci yılında Filmmor

Beş yıl olmuş. Bir taraftan, neye başladığımızı bilmeden, filmlerin gümrükten geçemeyebileceğini ve filmin çevirisi yapılmayan uzun versiyonunun da gelebileceğini zinhar duymadan "evet yapalım" dediğimiz gün dün gibi. Diğer taraftan, hiç bitmeyecekmiş gibi duran festival işlerinin uyutmadığı geceleri toplasak yedi, sekiz yıl eder gibi...

Aslında, şehre pek gelmeyen ama görmeyi çok istediğimiz filmleri kadınlarla izlemek istediğimiz için başlamıştık. Henüz o zamanlar kendimizi filmleri festival sırasında izleyebilecekler arasında zannediyorduk. O sırada, film taşıyacak ya da altyazı kontrol edeceğiz diye bilseydik eğer en başında, yine de başlardık elbette. Zira malum, durum hemen kendini belli etse de devam ettik.

Çünkü dert ettiklerimiz, diyeceklerimiz ve düşlediklerimiz vardı.  Hâlâ var. Festivale "kadınlar sinema yapıyor" diyerek başladık; bu yıl "namus" diyoruz.

Hal böyle iken, geriye doğru gittiğimiz hissine de kapılmıyor değiliz. 20 yıl önce feministler "iffetli değiliz" diyordu, biz 20 yıl sonra hâlâ "namus!" diyoruz. Demek durumunda kalıyoruz.

Çünkü hâlâ bedenlerimiz, yaşamlarımız "namus" kuşatması altında. "Namus!" diyoruz, çünkü sanki uzakta bir yerlerde radyoda adına şarkı istendi ya da gereksiz yere güldü diye öldürülen kadınlar var ama buralarda öyle pek bir sorun yokmuş gibi algılanabiliyor.

Dünyanın her yerinde kadınlar için namus cenderesi yokmuş da "töre" diye bir musibet varmışçasına davranılabiliyor.
Töreler var,  kadınları namus hizasına sokmak için çeşitli adları olan pratikler var ama dünyanın her yerinde namus var, farklı adlarla da olsa, ve namus hizasına girmediğimizde, cezası var!

Latin Amerika'da "şehvet cinayetleri", Avrupa'da "tutku cinayetleri" deniyor ama sonuçta dünyanın her yerinde "namus cinayetleri" de var. Dolayısıyla, asıl fark etmemiz ve üstüne gitmemiz gereken namus.

Namusun erkek egemenliğinin ana sacayaklarından olduğunu, bedenimiz ve yaşamlarımıza dair bin türlü baskıyı ifade ettiğini ve sadece kadınların 'namusu'ndan söz edildiğini, üstelik çoğunlukla erkeklerin "erkek erkeğe" söz ettiğini görelim diye "namus" dedik!

Bu yılki festivalde Namus bölümünü böyle hazırladık. Bu bölümde Fas'tan Kanada'ya, ensestten bekarete "namus"a çeşitli veçhelerden, sinemayla ve sinemadan ve kadınların gözünden bakan filmler var.

Namus bölümü dışında yine Kadınların Sineması bölümü var. Bir de Türkiye'den kadınların kısa filmlerini derlediğimiz Kadınlardan Kıssalar bölümü var.

Bugün saat:14:00'teki Namus Paneli ve 18:00'deki festival yürüyüşüyle İstanbul'da başlayacak olan festival ardından 24-25 Mart'ta Ağrı'ya, 30-31 Mart'ta Diyarbakır'a, 7-8 Nisan'da Van'a gidecek. Film gösterimleri dışında her ilde Namus başlığıyla paneller olacak.

Ayrıca Ä°stanbul'da Medyadan YeÅŸilçam'a Namus adlı bir panel daha, yönetmenlerle söyleÅŸiler, film okuma atölyesi ve yedi kadın fotoÄŸrafçının katılacağı Kadınların Gözünden Kadınlar sergisi yer alacak.Â

Bir de bu festival, emeÄŸi görünmeyen, deÄŸer biçilmeyen, dünyanın yoksulları olan kadınlar için olduÄŸundan ücretsiz.Â

Bize dair ama bizim dışımızda konuşulanlara bir de kadınlarla, kadınlardan yana bakalım, kadınlarla konuşalım diyen tüm kadınları ve kadınları dinlemeye gönüllü tüm erkekleri festivale bekliyoruz.

False