Benim için mutluluk eşittir her ay bir ülke
Aslı Dumlu (34) ekonomist. Şu sıralar pilates eğitmenliği yapıyor. İşinden vakit buldukça dünyayı geziyor. Her ay bir ülkeye gitmezse kendini mutsuz hissediyor. Bugüne kadar beş kıtada 35 ülke 73 şehir gezdi. Ya tek başına yola çıkıyor ya da arkadaşlarıyla… Meksika’da Mayaların ayinlerinde kullandığı göletlerde de yüzdü, Guanabara Körfezi’nin Atlantik Okyanusu’na açılan noktasındaki dağa da çıktı. Dumlu ile seyahat tutkusunu ve gezdiği yerleri konuştuk.
Nasıl bir hayatınız var, şu sıralar neler yapıyorsunuz?
- Genelde günlerim dört ya da beş ayrı programa bölünüyor. Şu an için mesleğimi yapmıyorum. Daha önceleri özel şirketler ve bankalarda çalıştım. Şimdilerde ağırlıklı olarak pilates eğitmenliğiyle meşgulüm. Her gün öğrencilerimle belirlediğimiz saatlerde derslerimiz oluyor. Koşturmacası bol bir hayatım var. Çok da yoruluyorum, bazen eve gittiğimde hemen uyuyakalıyorum. Derslerden arta kalan zamanlarımda seyahat planları yapıyorum. Yıl içinde her ay bir ülkeye gidiyorum.
Böylesi bir koşuşturmanın içinde seyahat size ne ifade ediyor, neden her ay bir ülkeye gitme ihtiyacı duyuyorsunuz?
- Aslında bu durum çocukken başladı. Dünya haritaları kendimi bildim bileli özel alanıma girer. Küçükken hangi ülke hangi denize ya da okyanusa sahip, hangi ülkeye komşu gibi harita üzerinde oyunlar oynardım, merak ederdim. Bu merak zamanla tutku haline dönüştü. Her ay bir ülkeye gitmezsem mutsuz oluyorum. Farklı kültürleri tanıdıkça yenileniyorum ve daha da olgunlaşıyorum. Bir çift gözle gidip yepyeni bir çift gözle geri dönmeyi hediye ediyor seyahat bana, bu nedenle hayatımın tam merkezinde yer alıyor.
Peki hangi ülke bu kıvılcımı daha da büyüttü?
- İlk yurt dışı seyahatim olan Paris. Araştırmalar, telefon görüşmeleri, vize belgeleri hazırlama, başvuru derken ilk schengen vizeme kavuşmuştum. Dünya sineması klasiklerinden aşinası olduğum o çok havalı şehri görmek harikaydı. Daha sonra üç kez daha gittim. Meydanları beni çok etkiliyor. Hele kruvasana bayılıyorum. Sonrasında beş kıtada 35 ülkeye ayak bastım.
Beş kıtada en unutamadığınız anlar nelerdir?
- Aslında çok var ama ikisini hiç unutamıyorum. Meksika’da Mayalar’dan kalma yaklaşık
2 bin tane tatlı su göleti var. Bunlara Cenote deniyor. Mayalar suya sahip olmak için yaptıkları ayinler sırasında kurban ettikleri çocukların cansız bedenlerini buraya atıyorlarmış. Bu kuyularda yüzmek çok ilginçti. Cenotler su kuyuları olduğu için su tuzlu değil ve atlayarak girmek dışında bir şansınız yok, inanılmaz bir duyguydu. Bir de Asya’ya yaptığım seyahatte Phuket’ten Phi Phi Adası’na gitmek için yaptığım bol maceralı deniz yolculuğu hiç aklımdan çıkmıyor.
35 ülkede en çok hangi ülke sizi etkiledi?
- Geçtiğimiz şubat ayında Rio karnavalı için Brezilya’daydım. Burası en unutamadığım rotam artık.
Çok hayalini kurduğum bu coğrafyada 15 gün geçirme şansım oldu. Özel bir kıta Güney Amerika… Tek derdin yoğun trafik ve futbol olduğu bir yer. Öyle ki, plajlar futbol topu sektiren kadınlarla dolu. Ülkede gülümsemeyen tek bir insan yok, her sokak başında çalan müzikle insanlar deliler gibi dans ediyor. Ülkede ayak basmadık yer bırakmadım.
Neler yaptınız?
- Sao Paulo’da gotik mimarinin en önemli eserlerinden kabul edilen Sao Paulo Katedrali ve Park İbirapuera’ya gittim. Dünya çapında üne sahip iki şahane plaj Copacabana ve İpanema’da yüzdüm. En ilginciyse Sugarloaf’a (Kesmeşeker Dağı) çıktığımdaki muazzam manzaraya hayran kaldım. Bir de churrasco diye bir et tattım ki inanılmazdı… Etin barbeküde kızartılmış hali, şu sıralar Brezilya’ya gidecek olanlar varsa mutlaka tadına bakmalısınız…
Seyahatlerinizi turla mı yapıyorsunuz?
- Bir seyahatin her bir aşamasını siz organize ettiğinizde gerçekten kendiniz için bir şey yapmış oluyorsunuz. Vizesi, uçağı, konaklaması, ülkeler arası geçişler, prosedürler hatta zaman zaman yaşanan aksaklıklar, karışıklıklar onu tam bir seyahate çeviriyor. Bugününe kadar yaptığım tüm seyahatleri kendim organize ettim. ‘Aslı tur’ diye espri yapar hatta arkadaşlarım. Tabii turlara da karşı değilim, o da kolaylık ama bana göre değil. Gezgin olmak biraz özgür olmak demek…
En son nereye gittiniz?
- Kurban Bayramı tatili uzun olunca soluğu Afrika’da aldım. Zanzibar’da dört gün ormanın ortasında kamp alanında çadırda konaklama şeklinde Afrika hayatı yaşadım. Özellikle safari yaparken kendimi bir filmin içinde gibi hissettim. Heyecanla sağa sola bakarak ilerlerken, yanımdan zürafa, aslan, fil ve gergedan geçip gidiyordu. Bugüne kadar yaptığım en etkileyici aktivitelerden…
İnsanların size yaklaşımları nasıldı?
Bu ‘kara kıta’ dedikleri bu güzel coğrafyada korkunç bir fakirlik hâkim. İnsanlar açlıkla mücadele etmesine rağmen gezginlere beklentisiz yardım ediyorlar. Zanzibar’da çıplak ayak kumsalda yürüme merakımla ilerlerken, karınca sürüsüne denk geldim ve bir üzerlerine basmadan geçmek istedim. Yalnız tam yanlarında da kirli bir su birikintisi vardı. Ayağımda terlik yok, öylece kaldım. Hemen yanımda beliren bir yerli çıkardı terliklerini, bana uzattı “Al, giy” dedi. Kirli suların olduğu yere basarak geçtim. Bir yanımı buruk bırakan, bir yanıma da güzel insanların varlığının umudunu ekleyen şahane bir tecrübeydi Afrika…
Seyahat bütçeniz genelde ne kadar?
- Seyahat bütçemin yüzde 70’ini uçak biletlerim oluşturuyor. Bunun için önceden planlar yapıyorum ve ucuz uçak bileti bulmaya çalışıyorum. Avrupa gibi daha yakın yerlerde ortalama harcadığım miktar 2 bin TL. Daha uzak yerler için rakam biraz daha artıyor.
Hiç yurt dışında çıkmamış olanlara neler söylersin?
- Öncelikle hiç korkmasınlar. Yurtdışına çıkmamış olanların yaşadığı en büyük stres sebebi bu… Cesaretleri, kendilerine güvenleri tam olsun. Dünya o kadar güzel, o kadar özel ki, kendilerini bu dev mavi yuvarlağı keşfetme zevkinden mahrum bırakmasınlar.
“Seyahatle, aynı dile ve aynı dine sahip olmadığım sayısız insanla buluşabildiğim ortak noktalar olduğunu, kendime güvenmeyi, insan olmanın ne denli özel bir hal olduğunu öğrendim.”
Aslı Dumlu, seyahatlerinde çektiği fotoğraflarını ‘@aslininyollari’ Instagram adresinde paylaşıyor.