GeriSeyahat Balık müzesini gördünüz mü?
MENÜ
  • Yazdır
  • A
    Yazı Tipi
  • Hürriyet Twitter
    • Yazdır
    • A
      Yazı Tipi
Balık müzesini gördünüz mü?

Balık müzesini gördünüz mü?

Yöresine, insanına, balığına sahip çıkan Kocamustafapaşa Çevre Koruma ve Balıkçılar Derneği'ndeki balık müzesi şaşırtıyor. Kimi kurutulmuş, kimi kavanozdaki balıklar, ağlar, amforalar, gemici düğümleri, araç-gereçlerinin sergilendiği müze, örnek bir proje.

Kocamustafapaşa Çevre Koruma ve Balıkçılar Derneği Başkanı Haydar Deniz ‘‘Doğma, büyüme Samatyalı'yım. Evvel zamanlarda gayrımüslümlerin gözde sayfiye yerleriydi buralar. Gel zaman, git zaman dolduruldu kıyılar. Küstü balıklar, balıkçılar. Balıkçılara sahip çıkmak için kurduk derneğimizi’’ diye söze başlıyor.

Sahil yolundaki Kocamustafapaşa Balıkçı Sığınağı'ndaki derneğin kuruluş tarihi Mayıs 1991, üye sayısı 235. Eski, güzel günlerin sıcaklığını, rahatlığını, içtenliğini, muhabbetlerini bulabildiğiniz dernek, Boğazlar'da deniz etkinlikleri gibi tüm çevre faaliyetlerine katılmanın yanısıra depremzeler için teknelerini seferber ediyor, bayramda yoksulları unutmuyor, altı üniversite öğrencisine üç yıldır burs veriyor, ilköğretim öğrencileri arasında balık yarışması düzenleyip en fazla balık tutanı tekne gezisiyle ödüllendiriyor.

Derneğin 35-40 metrekarelik bir alanında yer alıyor balık müzesi. Elazığlı Haydar Deniz, 1990'lı yıllarda geçirdiği trafik kazasından sonra yaşamını, zamanını Kocamustafapaşa Çevre Koruma ve Balıkçılar Derneği'ne adıyor. 10 yıldır topladığı, eşin, dostun verdiği balıkları da sınırlı alanda korumak için harekete geçiyor ve böylece müze doğuyor. Sözü Haydar Reis'e bırakıyoruz:

‘‘1960'dan önce karasularımızda 5 bin 400 balık çeşidi vardı. Betonlaşma, bilinçsiz avlanma, yabancılar kendi denizlerinde yasakladığı araç ve gereçleri bizlere sattılar. Bilir misiniz ki 540 çeşit köpek balığı, 16 çeşit istavrit, 17 çeşit sardalye olduğunu? Depremden sonra balıklarımız Akdeniz'den kaydı. Nesilleri tükenmedi, kıyılarımızı terketti. Kıyılar doldurulduğundan yumurta bırakmıyorlar. Ülkemizde en fazla tüketilen balık istavrit. Okuduğum, bildiğim kadarıyla kıyılarımızda en az 450 tür balığımız mevcut. Bazı balıklar artık oltaya gelmeyince üzüldüm. Endişelendim. Çocuklarımız denizlerimizin şaheserlerini göremeyecek, bilemeyecek, tadamayacaktı. Bu yüzden bir müze çalışması içine girdim. Önce balıkları kurutmayı denedim. Ama bilgili ve deneyimli değildim, başaramadım. Balıkların kuruması için en az iki ay serin yerde kalmaları gerekli. Daha sonra ilaca yatırdım. Arkadaşlarım da kavanozla balıklar gönderdi. Önceki yıl müzemiz açıldı. İrili, ufaklı 400 kavanozumuz var. Güneş ışını görmezse, kavanozun ağzı sımsıkı kapanırsa, kenarlı silikonlanırsa gördüğünüz bu balıkların 500 yıl bile dayanabileceğini tahmin ediyorum...’’

En yaşlısı 58 yıllık

Bilim çevrelerinin desteğini ve takdirini alan müzenin tavanındaki ağın üzerine kurutulmuş balıklar serpiştirilmiş. Kavanozların etiketlerinde balığın tutulduğu tarih, yeri, adı ve Latince adı yazılı. Müzedenin en yaşlısı 1942'de İskenderun Körfezi'nde yakalanan paşa barbunyası. Kocaman, bembeyaz kavanozdaki çütre balığının kafası sırf kemikmiş. Kurutulmuş deniz yıldızları, bir kefalin derisinin yanındaki domuz balığı, mersin balığından hala yağ akıyor. Minyatür müzede gemicilerin fi tarihinde kullandıkları ışıldak, yön bulma aletleri, tam karşıdaki panoda gemici düğümü örnekleri (kropi, izbarço, el incesi, dülger, matiz, margarita, kampana), gemi maketleri gözleniyor.

Haydar Reis'e göre hayat, deniz demek, balık ise dostla özdeş. Tercih ettiği bir balık yok, 1-2 gün soğanda, sütte ya da kırmızı şarapta dinlendirilen köpek balığı yavrusu camgöz dahil tüm balıklar var mönüsünde. İnsanların pul, otomobil koleksiyonu yaptığını, bunların devamı olduğunu, ancak balığın arkasının gelmediğini, acilen Denizcilik Bakanlığı'nın kurulması ve denizlerimize sahip çıkılması gerektiğini söylüyor.

Sahilyolu'ndan geçerseniz Kocamustafapaşa Balıkçı Sığınağı'ndaki müzeye uğramanızı öneririm. Ücretsiz, herkese açık müzeye tarumar bir günün sonunda da yolunuz düşse yüreğiniz aydınlanacak. l Rezzan HASANBEŞEOĞLU-

HANGİ BALIKLAR VAR

Kırlangıç, Pisi, Trakonya, Patlakgözistavrit, İskorpit, Domuz, Kurbağakayası, Benekliiskorpit, Kurdele, Fangrimercan, Lahoz, Kumkayası, Sardalya, Çırçır, Barbunya, Berlam, Mezgit, Karadeniz Tirsi, Tirsi, Dil, Beyazgözizmarit, Lapin, Kurbağa, Fener, Dülger, Horozbina, Kahküllühorozbina, Kelebekhorozbina, Kocaağızpisi, Peri, Uskumru, Karaca, İskarmoz, Berlam, Palamut, Mıgrı, Sarıkuyruk, Pulatarina, Öksüz, Levrek, Palaska, Alabalık, Karagöz, Lipsos, Zurna, Küpes, Dikenlivatoz, Beneklikırlangıç, İşkine, Çipura, Asılhani, Pulatarina, Sarpan, Sinagrit, Lüfer, Mırmır, Lekelielektrik, Güneş, Hamsi, Tellisinagrit, Tekir, Kötek, Gümüş, Çamuka, Deniziğnesi, Niltirsisi, Sarıkuyrukistavrit, Mezgit, Üzgün, Beneklihani, Mahmuzlucamgöz, Mazak, Kolyoz, İsparoz, Çaça, Kömürcünkayası, İstrongiloz, Gelincik, Çivisizkalkan, Zargana, Vatoz, Denizatı, Kardinal, Çilliçarpan, Deniz Mantarı, Minare Böceği...

FAKİR USULÜ HAMSİ

Hamsiler ayıklanıp, yıkandıktan sonra zeytinyağı, tuz, karabiber, az suyla pişiriliyor ve ateşten indiğinde kekik serpiliyor. Fazla malzeme gerekmediğinden bu tarifin adı ‘‘fakir usulü hamsi’’. Karidesleri ise hep yaptığınız gibi haşlamayın. Limon, karabiber, zeytinyağında yarım saat bekletin, tadına doyamayacaksınız. Afiyet olsun...

False