And Dağları’nın gizemli kenti: De Chile
Şili’nin başkenti Santiago ya da tam adıyla ‘Santiago de Chile’, İstanbul’u aratmayacak bir trafik keşmekeşiyle karşılıyor sizi. Hiç susmayan klakson sesleri kente yabancılık çekmeyeceğinizin garantisi... Türk dizileri şehri sarmış. Şilili kadınlar bir Türk gördüğünde, Binbir Gece’deki Halit Ergenç’i kastederek “Onur’a selam söyle” diyor...
Şehir, And Dağları’yla çevrili bir vadi yatağına kurulu. Ortasından geçen Mapocho Nehri, Santiago’yu ikiye bölüyor. Şehri koruması için yerleştirilmiş dev bir Meryem Ana heykelinin bulunduğu San Cristóbal, ziyaretçilerine 360 derecelik muhteşem bir kent manzarası sunuyor. İsterseniz yürüyerek ya da finikülerle çıkabileceğiniz bu tepe, şehrin en büyük parkı Metropolitano’nun içinde.
Uzaktan bakmak güzel olsa da şehri daha yakından tanımak için yürüyüş turlarından birine katılmak en güzeli. Şili’de bu turlar oldukça popüler. Katılmak için, size verilen saatte buluşma noktasına gitmeniz yeterli. Yaklaşık dört saat boyunca yürüyerek kentin en önemli noktalarını görebilir, hikâyelerini dinleyebilirsiniz. Tur için belirlenmiş bir ücret yok. Bütçenize ve gönlünüze göre bir bahşiş verip, ayrılabiliyorsunuz.
TÜRK ERKEKLERİ YAKIŞIKLI
Çoğunluğu üniversite öğrencilerinden oluşan rehberlerin eşliğinde, kenti gezip diğer katılımcılarla tanışma fırsatı buluyorsunuz. Üstelik Güney Amerika’da bulabileceğiniz nadir İngilizce turlardan biri de bu turlar. Şehri yakından tanımak isteyenler ancak İspanyolca bilmeyenler için de biçilmiş kaftan...
Şili’de, Türkiye’den geldiğimi öğrenen herkesin ilk sorusu “Onur’u tanıyor musun?” oldu. “Onur kim?” diye kara kara düşünürken, ‘Binbir Gece’ dizisinde Halit Ergenç’in canlandırdığı karakter olduğunu öğrendiğimde hem şaşırdım hem de sevindim. 30 dakikalık bölümler halinde günlük yayımlanan Türk dizileri Şili’de çok popüler olmuş. Şilililer’de Türk kültürüne karşı bir merak uyanmaya başlamış. Haftanın beş günü ‘Binbir Gece’, sonra ‘Fatmagül’ün Suçu Ne’, daha sonra da ‘Aşk-ı Memnu’ yayımlanıyor. Şilili kadınlar, Engin Akyürek’e, Halit Ergenç’e ve Kıvanç Tatlıtuğ’a bayılıyor. Ağızlarından çıkan tek söz, “Türk erkekleri ne kadar yakışıklı” oluyor...
BACAKLI KAHVE
Santiago’nun en ilginç özelliklerinden biri de dünyada benzerine rastlanmayan bir kafe konseptinin olması. Kahve üretimi olmayan Şili’de doğal olarak kahve kültürü yok. Her ne kadar küreselleşmeyle birlikte espresso ve türevlerini bulabileceğiniz dükkânlar açılmış olsa da çoğu yerde önünüze sıcak su ve hazır granül kahve paketi konuyor.
Bir rivayete göre, 70’li yıllarda akıllı bir girişimci, kahveler bu kadar kötüyken açtığı kahvehanenin tutması için ürünlerin güzel ve mini etekli kızlar tarafından sunulmasının iyi bir fikir olduğunu düşünüyor ve ‘Café con Piernas’ yani birebir Türkçesiyle ‘Bacaklı Kahve’ konseptinin yaratıcısı oluyor. Café con Piernas, o kadar popüler oluyor ki, benzerleri her köşe başında açılmaya başlıyor. Bir başka rivayete göre de Café con Piernas’ın baskıcı Pinochet rejiminden bir nebze rahat nefes almak isteyen mutsuz Şilililerin icadı olduğu...
Hangi hikâye daha doğru bilinmez ama bu kafeler o kadar ünleniyor ki Santiago’nun en önemli simgelerinden biri haline dönüşüyor. 90’lı yıllarda ise mekânlar kendilerini yeniliyor. Dekorasyonu ve hayli dekolte kıyafetler giyen garsonlarıyla, striptiz barlarını veya pavyonları aratmıyor. Tek fark, burada sunulan yegâne içeceğin kahve olması, alkol yok.
Aynalı topları, kürklü kolktukları ve bilek kıracak yükseklikte topuklu ayakkabılarıyla ortalıkta salınan garsonlarıyla café con piernaslar sabah kahvelerini içmek isteyen müşterilerle dolup taşıyor.
SANTIAGO'NUN KALBİ:
PLAZA DE ARMAS
Kentin merkezi ve Santiago’da görmek isteyeceğiniz pek çok yer Plaza de Armas Meydanı’nın etrafında yer alıyor. Pinochet’nin yönetime el koyması sırasında bombalanan ve sonrasında yenilenen başkanlık sarayı Palacio de la Moneda, Metropolitana Katedrali, ve şu anda kültür merkezi olarak hizmet veren Mapocho Tren İstasyonu gibi önemli yapılara buradan yürüyerek ulaşmanız çok kolay. Meydana yürüme mesafesindeki şehrin en hareketli mahallelerinden biri olan Bellavista, gece hayatının önemli merkezlerinden. Şili Üniversitesi’ne ait fakülteler sayesinde tam bir öğrenci semti. Kafeler, barlar ve restoranlarla dolu Bellavista’da aynı zamanda ünlü Şilili yazar ve şair Pablo Neruda’nun evi ‘La Chascona’ da yer alıyor. Her gün yoğun bir ziyaretçi akınına uğrayan ev, adını Neruda’nın önce metresi sonra da karısı olan Matilde Urriate’nin lakabından alıyor: ‘Dağınık saçlı’.
Pablo Neruda'nın evi
Evi gezdiğinizde karşınıza şiir ve incelikle dolu geçmiş bir yaşamın izleri çıkıyor. Neruda’nın Şili’deki üç evinden biri olan La Chascona, hem mimarisi hem de dekorasyonuyla Neruda’nun ve Matilde’nin ince zevkini yansıtıyor.
Santiago, pek çok başkent gibi her ilgi alanına hitap edecek farklı etkinlikler ve seçenekleriyle, her ziyaretçisine tatmin edici bir seyahat vaat ediyor. Tarihi, müzeleri, parkları, gece hayatıyla sizi asla hayal kırıklığına uğratmıyor.
Güney Amerika’da belki de Avrupa kültürüne en yakın kalmış bu 7 milyon nüfuslu şehir, sizi öykülerini anlatmak için And Dağları’nın arasında bekliyor...